Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MEHMET-MİYASE ÇAKAN

    İlkokul yıllarımızda bizlere ilgiler gösteren arkadaşlarımıza yüreklerimizi verirdik.Mesala hobilerimizle ilgili anketler yapılıp sorular sorulsa önemli olduğumuzu düşünür bunlardan hazlar alırdık.Seni neler mutlu eder diye bir soru ile karşılaşsak,karşılaşmıştır çoklarımız,böyle bir şey bizce kayda değer bir önem vermedir bu ilgilenmeyle sevinçlere gark olur ve sıralardık yaptıklarımız,yapacaklarımız bir sürü dizelemeleri.Geçen yıllarda evlerimizde iş dönüşlerinin akşamlarında tek kanal televizyonlarımızın karşısına geçer bahtımıza ne çıkarsa misali TRT nin yayınlarını izler vakit geçirmek adına görsel medyada zamanlar harcardık.Bunlar arkası yarınlar gibi devam eden diziler ve belirli zamanlarda beklediğimiz filmler olurdu.Sonraları ünlü olmuş film yıldızı ve siyaset adamları televizyonlara çıkarılıp okuduğu ilk mektep yıllarından tutunda şimdiye kadarki geçirmiş olduğu tüm evreler bir bir anlatılır,ona sorular sorulur sonra ona sürpriz amaçlı o yıllarda arkadaşlık eden ...

KADINLARA YAPILAN ŞİDDET

    Dün 4/Aralık-2017 tarihinde tv.deki ajanslarda Mersin'de bir kadının daha doğrusu bir gençkızın zorla dolmuştan 2 kişi tarafından yanında teyzesi olduğu söylenen kişide bulunduğu halde bu 2 zorbanın dolmuşta oturan kişiyi tehditlerde savurarak adeta koltuktan yolarcasına ellerinden kollarından darp edici şekilde indirilmeye çalışılırken gösterilen haber niteliği taşıyan görüntülü sahnesini izledik.Tüyler ürpertici sahne,görüntü olmasına rağmen insanı  düşündüren ve bu ülkede bunlarda yapılabilyor varsayımlarını akıllara getirebilen nitelikte ve düşündürücüydü.Ayrıca insan hayatının bu ülkede 5 para etmez değerlerde olduğununda göstergeleri olarak,izleyenlerin zihinlerinde bu şekil ifadeler yansıtan bu görünümler hukuk adına inançların yittiğininde aşikar belirtileriydi.Bu ülkede kadın cinayetleri olmadan geçirebildiğimiz bir tek sene yok,cinayetlerin olmadığı bir tek sene olmamasına rağmen kadına şiddetin uygulanmadığı neredeyse bir tek saniye bile yok.Giyimiyle kuşam...

DİK BAŞIMIZ

    Hep zor olan çıktı engelsiz bir hayatımız olmadı yaşantımızda.Bir adım yaklaşıp tutacakken ya ayağımız tökezledi yada ayaklarımıza çelme atılıp düşürüldük.Zaman bize acımasız,zaman bizi dişlerinin arasına aldığı öğütücü bir çarktı.Çok değer verdiğimiz gururumuzun zincirlerle pranga vurulmuş gönül kırgınlığı çeken mahkumuyduk ama dikdi duruşumuz yerlere uzanmış sersefil perişan değil.    Şerafettin Sorkun/Konya'dan

SAZ SESLERİ

    Uzaklardan içimi ezen saz sesleri duyuyorum.Karacaoğlanın kara sevdasının Mut illerinden,bu illerin yörük obalarının hayvanlarının çan seslerine karışarak gönlümün duvarlarına nota nota işlenmiş saz sesleri.Kırşehir'in tepelerinden Toklumen'den Çiçekdağı'ndan Kızılırmağa doğru akıp giden Neşet Ertaş'ın sesiyle özünü bulup zamana bir akşam güneşinin batışıyla teslim olmayan yanık yanık saz sesleri.   Şerafettin Sorkun/Konya'dan

BİR PANTOLONLA

    Güne müzik dinleyerek başlamakmı,yürüyüş yada spor yaparakmı yoksa sizi zorunlu kılmayan bir yaşamınız varda yataktan istemeyerek kalkıp bahçenizde ufak tefek çapa işleriyle uğraşmakmı istersiniz diye bir soru yöneltilse,bu kişilerden kişilere değişir ama benim ve bir çok kişinin cevapları müzik dinleyerek başlamak olur.İnsanların sosyal hayatlarını edindikleri meslekleri belirler.Ayaklarınızın üzerinde durabilmek,ona buna muhtaç olmamak için hayatınızı idame ettirmek,para kazanmak zorundasınız.Paranın azıda çoğuda kimseye  yetmiyor hele hele bizim toplumumuzda hiç bir ferdi memnun etmiyor.Bir pantolonla orta 1,orta 2 ve orta 3 tahsil hayatımı tamamladığımı bilirim.Babam köy enstütileri mezunu bir köy öğretmeni olarak başladığı hayatında tüm zorluklarla mücadeleler edip,kahramanca karşı koyarak,bu zorlukların üstesinden gelmiş,birbirlerimizle aramızda yaş farkları fazla olmayan 6 çocuğunu bu günlere kadar getirebilmiştir.Ben buğday tarlalarını,buğdayların oraklarla iş...

UĞUR BÖCEKLERİ

    Benim senin şunun bunu bağlarda bahçelerde kırlarda ekinlerin üzerinde çoklukla rastladığımız Uğur Böceklerinden bahsediyorum.Çocuklar ellerinin üzerlerine kondurup uğur getirsin adına yürüttükleri,üzerindeki kırmızı mantosuyla dikkatleri çekip gözlerimize yansıyıp yürüdüğü bir ayrık otu sapı üzerinde yahut bir ağacın yapraklarının arasında ilişiveren Uğur böceklerinden.Çiftçiler mahsüllerini tarladan bol kaldırmışlarsa bilinki o yıl tarlalarda bahçelerde Uğur  Böcekleri çokluğu vardır.Uğur Böcekleri yaprakların,ekinlerin,otların üzerlerindeki ve adlarına yaprak bitleri denen haşareleri yiyerek geçinirler.Bunları bilen çiftçiler Uğur Böceklerinin çokluğuyla ürünlerini fazlaca kaldıracaklarınıda bildiklerinden bu böceğe Uğur Böceği adını koymuşlardır.Çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeyip dış ülkelerin ülke tarımımız üzerindeki baskınlıklarıyla bağlarımızda,bahçelerimizde,tarlalarımızda hasatları bol alacağız düşünceleriyle sıkılan,kullanılan tarım ilaçlarıyla ne ...

KINALI KEKLİKLER

    Kınalı keklikleri göreniniz onlara rastlayanınız varmı,yada uzaklardan dişisine kur yaparak kubarak kubarak ötüşlerini duyanınız?Yok,yok!! kent kültürlerimizle yok oldular.Artık onlara rastlayanlarımız,seslerini duyanlarımız çok az.Hayatlarımız doğuşlarımızla birlikte dar alanlara sıkıştırıldı.Hangimiz yüreğimizin götürdüğü yerlere gidebilme cesaretlerine sahip?Şüphesiz hiç birimiz.Hepimiz hepten kıskaçlara alınmışcasına bir şeylere mecbur edildik.Önce bebekliğimizle birlikte hiç görmediğimiz cicili  bicili şeylerle kandırılmaya başlanıyoruz.Sonra mahallede büyüklerin egemenlikleri baskılarıyla karşılaşıyoruz.Bizleri oynadıkları oyunlara adam eksikse adam yokluğuna alıyorlar.Aldıkları yetmiyor bu oyunlarda hep onlara hizmetler,onların istekleri doğrultusunda haraketler etmemizi istiyorlar.Tam 3-4 arkadaş edinip kendi kendimize bir hayatımız oldu derken okul çağın geldin diyorlar.Birde bakmışsınız sizlere hükmeden adına öğretmen denilen bir kişinin emir ve baskıları al...

KONYA YAĞMURLU

    Gecenin 03.00 lerinde yağan yağmurlardan sonra sabahın 10.10 saatlerinde Konya'nın ıslanmış görünümüne yukarılardan evlerimizin pencerelerinden yansıyışlarıyla içimizde ılım oluşturan güneş çavması,geçmişin o Kayacık köyümüzde geçen anılarıma aldı götürdü beni.Güz yahut İlkbahar pek hatırlamıyorum Dedemin köydeki evinin önüne her ne sebep için kullanacaksa,domuz damına benzer şekilde dizelettiği büyük kalasların güneşin doğuş tarafındaki bir kısmına küçük amcam la( Hayrullah Sorkun ) birlikte çömelir sabahın çok erken olmasından,gecenin ayazının hâla çözülmemesiyle meydana gelen serinlikten dolayı üşüyen ellerimizide ya yenlerimizin içine çekip yada ceplerimizden hiç çıkarmadan güneşin daha çok ısıtmasını sabırla beklerken gözlerimizlede evlerinden oyunlar oynayacağımız diğer çocukların çıkmalarını beklerdik.Bu gün 17/Aralık-2017 Konya geceki yağışlarla pırıl pırıl yundu yıkandı.Kahvaltımı yaptım,bu satırları yazarkende keyifle çayımı yudumluyorum.Dünya'daki tüm olumsuzluk...

SON MODEL ARAÇ TUTKUNLUKLARIMIZ

    Günümüzde insanını genciyle kadınıyla erkeğiyle yaşlısıyla en fazla etkileyen kavramlardan birininde model model arabaların olduğunu söylemek sanırım yanlış bir düşünce olmaz.Evet teknolojinin biz insanlara katttığı en büyük armağanlardan birisi olarak hayatlarımızda yer işgal eden arabalar artık sadece araba olmaktan ziyade marka olarakda biz insanları sarıp sarmalayıp etkileri altına almışlardır.Sanayileşmenin başlayıp KİT kuruluşlarının ağırlıklı olduğu evrelerde insanlar işlerine;konumlarına göre,toplu taşıma araçları,yayan yapıldak yada işverenin sağladığı servislerle giderlerdi.İşçi kesiminin ağırlıklı olduğu sanayii bölgelerinde(İskenderun Demir Çelik,Zonguldak Kömür İşletmeleri,Etibank'ın işletmeleri,Şeker Fabrikaları,Karayolları,DSİ ve YSE çalışanları gibi işletmeler)sadece ve sadece ulaşım için ağırlıklı olarak bu kesim insanlarının bisikletlerine ayrılmış adına bisiklet park yerleri diyelim.Bu bisiklet park yerlerinde,çalışan kesimin işe en önemli ulaşım araçlar...

HAYAT SEVİNCE GÜZEL

    Bazı şeyleri fazla kurcalamamak gerekir ve bilhassa hayatı.Sağlığınız yerindeyse olur olmaz şeylere öteye beriye şuna buna kafayı takmanın gereği yoktur.Doya doya küçük şeylerden mutlu olmayı bilmeyi ve bilmeye kendinizi zorunlu kılarmalıyız.Yaşamdan zevk almayı bilmek ve düşünmek çok önemlidir.Gezegeni fethetmeye hiç gerek.Bulunduğunuz yerin gezegenin en önemli yeri olduğuna kani gelin ve buna inanın.Göreceksiniz çok mutlu olduğunuzu hissedeceksiniz.Duvar da asılı duran bir saati düşünün.Bu kurulu alet eğer canı olsaydı insanlığa ne kadar büyük bir hizmet yaptığı anlayışını ön plana alaraktan bundan mutluluk duyabilirmiydi?Elbette hayır.Gün boyu rakamların üzerinden atlayarak insanlara çok önemli bir hizmet anlayışında olmanın kendine göre eğer canlı olsaydı mahkumiyet olduğu kanısıyla bundan zevk alamazdı.Her şey yaşayan canlıların istekleri doğrultusunda geçen günle birlikte gelişmeler gösteriyor.Örneğin,mevsimler.Mevsimler bir döngünün devam eden işleyişiyle bizlere ha...

MİHAİL ALEXANDROVİÇ ŞOLOHOV

    Ve Durgun Akardı Don – Mihail Aleksandroviç Şolohov Ve Durgun Akardı Don, Don bölgesinin destanıdır. Eser, bir Kazak ailesi ekseninde Don bölgesini ve savaşın, devrimin ve iç savaşın bölgeye yansıyışını çok yönlü, derinlemesine ama sade bir dille anlatır. Birinci ciltte Don Kazakları’nın Çar dönemindeki yaşam koşulları, gelenekleri, görenekleriyle dile getirilir. Bu cilt, nehir romanın kahramanlarını ve ruh durumlarını da tanıtır. İkinci ciltte, Bi rinci Dünya Savaşı, 1917 Kerenski Hükümeti dönemi, General Kornilov Olayı ve 1917 Ekim Devrimi’yle, roman kahramanlarının bu olaylardaki durumuna ayrılmıştır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde Don Kazakları’nın ayaklanmaları, Don bölgesinde kurulan bağımsız cumhuriyetler, İç Savaş ve Avrupa’nın bu iç savaştaki rolü irdelenir. Bu kargaşada savrulan kahramanlarla canlı bir belgesel ve çağdaş bir destan sergiler Şolohov, Bozkır çiçekleri kadar canlı ve birbirine benzemez insanlarıyla, yaşanmışlığın sahiciliği ve olağanüstü anlatımıyla V...

BOŞVER ARKADAŞ

    Bağdat'ı hiç görmedim ama hiç görmediğim hiç bilmediğim Bağdat,"Bağdat Yolu" şarkısıyla geçmişte kalan anılarım arasında bu günlere kadar gelen dinlenileriyle,her kesimin muhakkak beğenilerini kazanmıştır.Bendeki etkisi çok daha farklıdır.Ben bu şarkıyı 3.sıradaki(6 kardeşten en şanslı olanımız)kardeşim Nurettin'e sınıflarına bir yılbaşında öğretmenlerinin her öğrenciden para toplayarak,iştirak ettirip aldıkları yılbaşı biletine ikramiye çıkmasıyla kardeşime düşen payına eve bir pikap alınıp haliyle bir kaçta taç plak alınarak bu plakların birindeki dinlediğim şarkılar arasında dinlemelerimle tanıdım.Sonradan Sevim Tuna Hanımefendiyle "Bağdat Yolu" şarkısı ortalığı kırdı geçirdi.Sevdalar her çağda her evrede güzeldir.Bizim çocukluğumuz evrelerinde o dar baskılar üzerlerimizdeyken karşıt cinsi sosyalleşerek tanımak istemelerimizin önünde toplumun koyduğu aşılması güç engeller vardı.Her iki cinsinde bu sosyalleşmeye ılımlı baktığı ve düşündüğü ama çevre ba...

HER YERDE KAR VAR

    Her yerde kar var.Birde şarkısı var"Her yerde kar var"diye bu şarkıyla hemen akıllara bir kuşağın çok iyi bildiği Belçika'lı şarkıcı Adamo'nun şarkısı gelir.Bu şarkı uzun bir süre o dönem insanlarının dillerinden düşmeyip,kulaklarından silinmemiştir.Sonra Ajda Pekkan o kendine has okuyuculuğuyla bizlere daha çok sevdirmiştir.Evet her yerlerde kar var.Akşamın ilk saatlerinde Konya'yı etkisi altına alan kar kentimizi bembeyaz örtüsüyle kaplayıvermiş. İnsanın kar tüm duyularında  değişik duygular hasıl eder.Son yıllarda küresel ısınmalarla birlikte öyle naz ederek geliyorki,özlettiriyor adeta o eski yeri göğü kaplayan yağışlarını.İnsanlarda değişik duygular hasıl eder dedimde,bilhassa çocuklarda bu heyacanlar doruklardadır.Hele tüm mahallenin iştirakıyla kar görsel bir şölene çevrilmişse.Büyükler onları bu görsel şölenlerden mahrum etmemeli,dışarlarda,bahçelerde sevinçlerini karla oynayarak,koşarak,kar topu atarak oyunlar oynatarak uç seviyelerde yaşatmalı.Bence ...

BABAMIN ATI YAVUZ

        Onları yaşantımda ayrı bir yere koymuşumdur.Çocukluğumla birlikte ürküyle karışık bir sevdadır atlara olan tutkunluğum.Görünüşlerindeki asillik,koşarken yelelerinin rüzgarla birlikte savruluşu,dereleri tepeleri rüzgar gibi geçişleri,4 nala giderlerken çıkardıkları nal sesleri,kişnemeleriyle içimde ürpertiler uyaran atlar;Sevgi sıralamalarımda ilklerim olarak yerlerini korumuşlardır.Çift çubuk işlerinde,ulaşımlarda,akıllara gelen bağ bahçe tarla hizmetlerimizde vazgeçilmez yardımcılarımız olmuşlardır atlar.Babamın İvriz/Ereğli köy enstitüsünden mezun oluşuyla,çocuk yaşlarda hemen Anamla evlilikleri gerçekleşmiş,ilk atandıkları Karaman'ın Dağ Durayda köyünde geçen hizmetlerinden sonra,Bozkır/Akkise'ye atanmış buradaki öğretmenliğinden sonra kendi köyü Kayacık köyüne nakil edilmesiyle,öğretmenliği köyünde devam ederken,yavuz ismini verdiği bir at sahibi olmuştur.Yavuz Babamın bazı zamanlarda ve genelinde köyümüzden gözle görülür uzaklıktaki bağlı olduğumuz Ahırl...

FATMA SORKUN

Bir ikindi gün batarken içinde bir dem karaları andırır hasret sancısıyla irkilir,kimsesizliğin,yitmişliğin,garipliğin en koyularını yaşar,seni senle bırakıp gidenin gelmeyeceği duygusuyla gün batımlarını onun yok oluşuyla özdeşleştirir,efkarlar üstüne efkarlar yaşarsın.Sana ait bir hayat,sana ait bir ömür yoktur.Varsada komadaki yoğun bakım hastaları gibi bitkisel hayatta yaşarsın.O özlediğin güneşin batışıyla dem dem daha çok uzaklara,erişilmeyecek uzaklara,ge lmesi mümkün olmayan ıraklıklara gitmiştir.Hayat sanki bir dert yığını o yetmedi bitmek tükenmek nedir bilmeyen bir çile yumağı gibidir.Bizimde öyleydi hikayemiz sırt sırta omuz omuza verip bize ait olduğunu sandığımız,sonra kimsenin olmadığını öğrendiğimiz Dünya'da.Önce Kayacık Köyümüzden çıkıp sonra Bozkır ve bu küçücük kentte geçen yıllardan sonra önümüzde bizleri bir giz gibi saran korkuların perde perde tüm bedenlerimizde ürpertiler uyaran yolların göründüğü,yolculukların başladığı,gidilen,varılan beldelerde zor arkada...

İ S T A N B U L

    Ülkemizde bir zamanlar yabancı ve yerli müzik rüzgarları eser bizler alışverişlerden öte ve alışveriş çılgınlıklarını bilmeyen o günkü dünyamızda bu güzel müziklerin rüzgarlarının esintileriyle mutlu musmutlu günler yaşardık.O yıllarda ülkemize gelen ve sempatik gülecen tavırlarıyla kalbimizde tahtlar kuran Anna Maria David'de "Neşeli Gençleriz Biz"adlı şarkısıyla bir pantolon bir gömlekle mutlu olunabileceğini,uzaklara gidilebileceğini,elemlerden uzak bir yaş am sürdürebilineceğini anlatmış bu şarkısıyla bizlere mutluluk fısıldamıştı.Bir yıldızın gökyüzünden kayıp gittiği gibi o yıllarımız uçup gidiverdi hayatlarımızdan.Düşüncelerimizde sadece sevmek daha fazla sevmek,çok sevmek,pek çok sevmek vardı.Bu sevmelere ne oldu,nerden çıktı bu gecemizde gündüzümüzde Ortadoğunun hiç bitmeyen terörü,cinayetleri,elleri silahlı kan içicileri?Nedir bu sokaklarda sadece hiç durmamacasına göz açıp kapamadan geçen araç çılgınlıkları,nerede bizim bir pantolon bir gömlekle genç erkekl...

ÇALIŞ ÇALIŞ BİR KARIŞ

    Çocukluğumuzda etkisinde kalınan romanların başında gelen "Robenson Crusoe ve Issız Ada'da geçen Günler" romanları yıllar sonrada bazen o romanın kahramanları gibi yaşamaya özlemler duymamıza neden olmuş,kentlerin içindeki insan fazlalıkları ve onların bize ters gelen aksi tavırları bu şekil isteklere yönelmemize gerek duyurmuştur.Biz herkeslerin doğrusumuyuz,hep doğru düşünenmiyiz?Burası tartışılır ama insan devamlı kendisini mükemmel mükemmelden öte ha rika bulur.Böyle olmasa böyle düşünmese ruh sıkıntılarına alışık bir hayatın paydası olur onuda bir türlü aşamayarak özgüven eksikliğiyle korkularla yol alacak gidişatın direksiyonundadır.Şoförlük kolay değildir.Nerde ne zaman vites küçültülür,virajlarda ve yağışlarda ne hesap edilir,tek yönlü yollarda arabalar nasıl sollanır,uzun yollarda uyuklar hallerden nasıl kurtulunur tüm bu ve buna benzer kavramların asgariye düşürülüp veya tamamen sıfırlanmasıyla elde edinilen bir mertebenin yanısıra uyuşturucu ve alkoldende u...

DÜZENEĞİN SEÇTİKLERİ

    20/Şubat-2018 bulunduğum kentte yaşam devam ederken yani bu gün bu tarih 8 gün sonra hayatımızdan çıkıp gidecek ve eskilerin odun kömür yaktıkları zamanlarda odunu kömürü tüketip ayazlardan korkular çektikleri Mart ay'ı girecek.Her ne kadar doğalgazın henüz ulaşmadığı bazı yörelerimizde odun kömür halâ ısınma yakacak ihtiyacı olarak kullanılsada kentlerimizde yaşayan insanlar olarak doğalgaz nimetlerinden yararlanan insanlar arasındayız.Hayatlarımızda ref ah düzeylerimizin artması adına hiçbir değişiklikler yok.Her şey ateş pahası,elimiz değmeyecek kadarda yakıcı.Vatandaşlarımız kaptırmışlar kendilerini hayat şartlarının getirdiği ihtiyaçları temin etme adına bankaların kredi kartlarına ve ihtiyaç kredilerine,bu taşıma sularla değeirmenin çarklarını döndürebileceklerini sandıkları çarkların dişlerine düştükleri bataklardan kurtulmaya çalışıyorlar,kurtulmaya çalıştıkçada daha fazla batakların diplerine çekiliyorlar.Eskiler olumsuzlukla karşılaştıkları,kendilerini üzen bir m...

DEMİRYOLU ÇOCUKLARI

    Gece devam eder,kış günlerinin ayazlarında devam eden gecede,rayların üzerinde manevra yaptırılan trenin siren sesleri öterken,makasçıların trenin vagonlarını amaca hizmet için başka demir yollara aktarmak adına çevrilen makas kollarıyla ve hemen akabinde bu işlemi yaptık adına öttürdükleri "tamam" anlamına gelen makiniste haber verdikleri düdük sesleri gece boyu Çumra'da o istasyona yakın evimizde biz sobanın başında otururken kulaklarımızda yankılar yapa rdı.6 Kardeş bir hayal dünyasının içinde hiç beklentimizin olmadığı,sadece yarının olmasını ve yarınla dünden doyamadığımız oyunları oynamayı beklediğimiz o zamanlarda şüphesiz hayatımızda güzel günler yaşıyormuşuz.Çumra'da Atatürk ilkokulunun hemen sol köşesinde bulunan,Karkın ve Çatalhöyük tarafına giden yol kenarındaki 2 katlı sarı boyalı evimiz tren istasyonuna yakın olduğundan biz trenin raylar üzerinde çıkardığı gürültülü sesini,sirenlerini mütamadiyen duyar bu seslerle bilmediğimiz düşlere dalar giderdik....

SANDI YAYLASINA GİDERKEN

       Aşağılarda sıcaklar başlıyor ve ekili alanlar var.Yukarılardaki hayvan otlaklarına çıkılması ve hayvanların yayılmaları gerek.Hayvanları yemlerle samanlarla ahırlarda uzun süreler kapalı alanlarda tutamazsınız.Bahar uyanıştır tekmil tüm canlılar şartların gereğine doğası gereği uyar.Hayvan sürüleri ve eşeklerle köylü yayla eylemini başlatır.Eşeklerin üzerine yaylada kullanılacak bakraç,çapa,yatak,yorgan birde süt kaynatacak tencerelerle turfan yayacak yayıklar yüklenir.Sandı Yaylası Yalıhüyük'ün Gölcük yaylası dahil o yörelerdeki tüm köylerin yaylalarından daha yüksek,Toros dağlarının doruklarındaki tepelerdedir.Köyden çıkıp Kayacık köyü ve Çiftlik köyü arasındaki koru'luğunun altında bulunan patika yolu,eş eklere yüklü malzemelerle geçer,geçtikten sonra tarlaların bitimiyle hayvanlarıda güderekten,kontrollü vaziyette yazılardandan tepelere,Torosların İç Anadoludaki devamı olan dağların doruklarına yol alınır.Yalıhüyük'ün Gölcük yaylasına varmadan azıktır,şud...

DÜNYA'yı KÜSTÜRDÜK

        Olmayan pencerelerden dışarılardaki güzelliklere baktığınızı düşünmek.Yıldızları geceleri göremediğiniz büyük şehirlerde yaşamaya mecbur olmak.Sahi gökyüzündeki yıldızlar,ışıklarla kaplı her yer,gündüz gibi olan şehirlerde görünmezlermi?Evet insanlar bu yapay ışıklar yüzünden gökyüzündeki yıldızların farkında olmazlar.Bazı insanlar geceleri ağustos böceklerini dinlemeden,yıldızları göremeden geçen yaz akşamlarından hoşlanmazlar.Bahar;Kışın bitimiyle doğayı yeni  baştan benek benek bezeyip güzelleştirir.Baharın görevi doğaya makyaj yapıp,süslemek bezemektir.Kurda,kuşa,böcüye,böceğe tüm tekmil canlılara elindeki aşk kırbacıyla şakkadak vurarak,canlıların bu duygunun büyüleyici gizemlerine takılmalarına neden olur.Tüm evren hayat bulur.Kavgalar bitmiş Baharla birlikte yaşam canlanmıştır.Uzaklarda,yıllar yıllar önce,tepelerinden aşağılardaki güzelliklerine baktığım,akarsularında yüzüp,çimenlerine sere serpe uzanıp,gökyüzünün bembeyaz uçan bulutlarını seyrett...

8/Mart DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

     Salt idarecilikler,tümden yönetim,erk onların elinde olsaydı savaşlar asla olmaz şu yahut bu şekilde tuzaklar kurulup tetiklere basılıp günahsız insanlar katledilmezlerdi.Kimden bahsediyorum?yeryüzünün tüm kadınlarından.Silah;ölüm demek,yok oluş demek,bu paylaşılmayan ne,kim kazanıyor,bu kavgaların bir kazananı varmı?Yok,hiç bir kavgada hiç bir şey kazanılmaz.Kim çıkarıyor bu hırı,gürü yaşamak için gelinen dünyada öldürmeleri,savaşları?Elbetteki  biz erkekler.O zaman yapamıyoruz,ya çalıyor yada çırpıyoruz,o yetmedi azıcık bitimiz kanlandımı paranın gücüyle bir değil bir kaç tane dost tutup kapatmalar alıyoruz.Kadınlar böyle bir şeyler yapıyorlarmı?Sadece bizlere,çocuklarına bakıyorlar,onları el emek bin bir zahmetlerle büyütüyorlar,üstlerimizi başlarımızı yıkayıp,yemeklerimizi yapıpı,aşlarımızı kursaklarımıza sokuyorlar.Kadın güzellik demektir,kadın kırmızı güller,kırmızı güller ise aşk demektir.Öyleyse bir kadın yokluğa mecbur edilip aşkta paraya yönlenmemeli.G...

SUSMAK GEREKİR

    Sözün bittiği,kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlar vardır,o yüzden susmak gerekir sadece susmak..Sizin düşünceleriniz farklıdır,karşının düşünceleri daha bir farklı.Kimseleri kendi düşünceleriniz doğrultusundaki görüşlere zorlayamaz,aldıkları kararlardan dolayı kendi kararlarınız kapsamında baskı altında tutamazsınız.Bazen sular ayrışır ve ayrı ayrı kollara ayrılılıp değişik yönlere akarlar.Birleşecekselerde birleşip daha gür,birleşmeyecekselerde daha cılız,yok olmak pahasına,var olmak pahasına aksalar bile susmak sadece susmak gerekir.Bilinmeliki şartlar ne şekil olursa,ne şekle yönelirse salt yalnız her bir zorluğun,engelin üstesinden gelmek hayatınızda zorunluluktur.   Şerafettin Sorkun/Konya'dan

KURAKLIKLARMI GELİYOR

    10 Şubat/2018 tarihlerinde Kış yaşanmadan bitiverdi düşüncesini oturduğum koltukta yaşatırken cüce Şubat ay'ınında 2 hafta sonra bitişini görüp Mart ay'ına merhaba diyeceğiz.2017 Yaz'ının bitimiyle gelen Sonbahar ne serin serin esti,ne beklenen yağmurları nede o eskilerde diye abartarak başlayıp dam boyu kar yağdı dış kapılar karlarla kapanıp dışarılara çıkamadık mevzularını ettirdi.Abartılarda olsa benim çocukluğumda kezlerce karlar yağar biz çocuklara  kendimize göre sele,çul,yatay bir kaç tahtanın yan yana çakılmasıyla meydana getirilen kızaklarla tepece bir yere çıkar oralardan çığlık çığlığa kendimizi aşağılara bırakır buzlar üstünde kayışlardan tarifsiz zevkler alırdık.Alışveriş merkezleri yoktu,sokaklardan vesait şu bu da olmadığından boş yollar sadece biz çocuklara kalırdı.Güz bağ bozumlarıyla farklı bir güzel.Yaprakların sararıp rüzgarla birlikte ağaçlardan savrulup dökülmesiyle Sonbahar insanların Kış için hazırlıkların habercisidir.Odun kömür gibi yakacakla...

BENİ BEKLE KOZAN

    Ara ara bana hepten gelirler sebepsizce duygu akımına yakalanır hallere düşerim.İçimde hiç bitmeyen özlemlerin vardır,tutamaz ama onları yıllarca taşırım.Kara sevdalar gibi yakıcılığını içimde taşıdığım anılarımı salıverip bir derelere savururcasına bırakıverip azad edemem.Çok kentler gördüm ama hiçbir kenti çocukluğumun en güzel hatıralarının geçtiği güzel Kozan kadar sevemedim.Biliyorum gidiversem bu sihir bitecek,son halini betonlara boğmuşlar olarak görec ek ve çok üzüleceğim.Beton yığınlarıyla bunaltılmış,boğulmuş olsanda sana gelip her sokağında yeni baştan dolaşıp oralarda bıraktığım çocukluğumu bulacağım.İçimde ve hayallerimde hiç dinmeyen kronik bir sancı oldun güzel Kozan'ım.Bir gün dayanamayıp yollara ve yıllara sığdıramadığım özlemlerim ağır basıp sana geleceğim.Sana gelip tepelerinden o çocukluğumun yürek çarpıntılarıyla geçen her anının hayallerini yeniden yaşayacağım.Beni bekle güzel Kozan'ım,kalbimden hiç silinmeyen güzel beldem..23/Nisan-2020  Şerafet...

GARİBAN ÇOCUKLARI

    Vatandaşa hizmet anlayışıyla yollara çıktık diyenlerin çocukları askerlik yapmıyorlar.Sapasağlamlar,elleriyle taşı alıp sıksalar suyunu çıkarırlar ama ne yazıkki vatandaşa her fırsatta hizmet anlayışını naralar atarak ifa eden bu sahtekarlar,çalıp çırpıcılar anıra anıra şehitlik mertebelerinin çok iyi mertebeler olduğunuda kürsülerden devamlı feryadı figan ediyorlar.Yazılı ve görsel medyadan takip ediyorumda şehit olan vatan evlatlarının çoğunun kafalarını sokacak bir damları bile yok ve hepsi gariban çocukları.   Şerafettin Sorkun/Konya'dan

HAYATIMIZ BİR KİTAP GİBİ

    Bir kitap yazılıyor satır satır bir canlının doğuşu gibi.Sonra sayfalar dolup öbür sayfalara geçiliyor mevsimlerin gün gün geçtiği gibi.Kat kat sayfalar çoğaldıkça çoğalıyor yılların art arda yitik olup gidişleri gibi ve tamam bitti diyorsun.Al işte sana koskocaman bir kitap ve işte sana koskocaman yaşanan bir ömür.Açıyorsun ilk sayfasını başlıyorsun,okumaya.Bu kitapların ilk sayfalarından son sayfalarına kadar hayatında satır satır devam ediyor,günlerin kat kat hayatında devam edip bitip gittiği gibi.Gidilecek elbet,durmak yok bilinmeyene roman olunsun okunsun adına.  Şerafettin Sorkun/Konya'dan

İNSAN EĞİTİLMEZSE ZOR VARLIKTIR

    "Bozulduğu zaman insandan daha korkunç yaratık yoktur"Bunu ben değil TOLSTOY"söylemiştir.Dün Konya'da "Evde ne duruyorsun dışarı çıksana"dercesine davetkar güzel bir hava vardı.Bende bu davete uyup çok sevdiğim Meram'a doğru alışılagelmiş yürüyüşlerimden birine daha başladım.Meram Konya'nın inşaatlardan korunmuş müstesna yer özelliğini can çekişerek korumakta.İleri senelerde para buralarıda boğar,siyasiler rant düşüncesini ön plana alırlarsa üzülmekten başka yapılacak bir şey olmuyor.Bir kentin imarı bozulur,bu bozulmayla hüviyeti görünümü değişirse çocukluktan bu yana büyüyüp hatıralarını,anılarını yaşadığı belge niteliği taşıyan değerleride yok ediyorsunuz.Lise yıllarında sadece bahçelerin ve büyük meşe,çınar ağaçlarının olduğu bu beldede okuldan kaçarak,büyük ulu ağaçların dış yüzeylerine,ağaçlara zarar vermeyecek şekilde derinlemesine değilde yüzeysel olarak çakılarımızla bir kalp resmi çizer ve bu çizdiğimiz kalp resminin içine sevdiğimiz,g...

GEÇEN YILLARLA BİRLİKTE ÖZLEDİĞİMİZ ÇOCUKLUĞUMUZ

     İşte bana göre Kış bitti.Akdeniz akşamları bir başka,hele Anamur'da daha bir başka.Akdeniz'in bu güzel beldesi benim tüm varoluşumla,benliğimle kendimi teslim edip,çam ormanlarıyla,kekik kokan tepeleriyle,yine tepelerinden doyumsuz maviliklerini seyretmeye doyamadığım deniziyle,gün batımlarında ebabillerinin (Kırlangıç) kendilerine has yuvalarına dönerlerken ötüşleriyle,kendimi özgürlüğe teslim ettiğim güzel bir belde.Cahit Sıtkı Tarancı'nın çok güzel bir şiiri vardı,adıda "ÇOCUKLUK" .Mektepli yıllarımızda,okuma kitaplarında okuduğumuz bu şiire bayılırdım.Nasıl Zeki Tunaboylu'nun"GÖÇMEN KUŞLAR"şiirinden çok etkilenip yıllarca unutmamış,unutamamışsam,Tarancı'nın bu şiirinide çok zamanlar,çok devirler geçmesine rağmen hiç unutmadım.Aklımda kalan bu dizeleri buraya eklemeden geçemiyeceğim.                                                    ...

BEDAVA

    Dünya'nın en güzel şeylerinden birisidir"Bedava"Bu fırsatı kıyısından,köşesinden bir şekilde yakaladığınız zaman düşünün altınızda model model arabalar,özel uçaklar,size hizmetkarlık eden insanlar kapıkulu askerleri gibi el pençe divan durmuşlar emirlerinize amade.Siz bu araçları kullanmıyorsunuz.Size hizmet eden insanlar geçiyorlar bu araçların direksiyonlarına,öyle trafiklerde bekleyeceğim,sıkışacağım durumları hiç yok,bütün yollar önceden pırradak başka araçların sizi rahatsız etmeyeceği anlamında görevliler tarafından başka yollara yönlendirilmiş.Siz geçiyorsunuz rahat edeceğiniz koltuklara eliniz bilmem nerenizde.Bu koltuklarda havada karada yahutta denizde giderken rahat rahat gaz çıkarma ihtiyacı duyarsınız buda gayet normal zira o kadar çok ve çeşitli yiyecekler önünüzde seriliki haliyle yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda olan bu yiyecek çokluğundan ve karışık karışık bunlardan götürdüğünüzden zangır zangır gaz çıkarma ihtiyacınızda zaruridir.Keyfe keder...

MÜZİK RUHUN GIDASIDIR

       Müziğin tarifi sorulduğu zaman,kısaca"Ruhun Gıdasıdır"diye karşılık verilir.Hakikaten sırtlanların,çakalların,aç kurtların,kan emici vampirlerin bile sömürü düşüncelerinde olan insanlarla karşılaştırmaları,kıyaslamaları yapılsa sömürücü insanlar karşısında mevzuu ettiğim hayvanların çok daha masum oldukları gerçeği ortaya çıkar.Gördükçe,yaşadıkça bu kıyasta düşüncelerimin doğru olduğu inanç ve görüşlerindeyim.Bu hayvanlara ihtiyaçları kadar günlük yiy ecekleri temin edilse sizlere sadık ve dost davranacaklarından kimselerin şüpheleri olmasın.Biz insanlar öylemiyiz?günlük ihtiyaçlarımız temin edilip,giderilse bile ne açgözlülükten kalır,nede çalmalardan,çırpmalardan vazgeçeriz.Dilimiz başka söylerken düşüncelerimiz dilimizle çelişir.Yeni dünya kıtasının gerçek sahipleri olan kızılderililer topraklarını işgal eden beyaz adamlar için "Beyaz Adam çatal dilli" yakıştırmasını yapmıştır.Çatal dil bir dediği bir dediğini tutmayan,sözüne güvenilmeyen anlamında değerle...

BİR RÜZGAR ESTİ ALDI GÖTÜRDÜ

    Özgürlük başına buyruk yaşamakmı?yaşanmaz,yaşayamazsın.Göze alabiliyorsan,karları üzerine yorgan olarak örtmeyide göze alacaksın.Açık havalarda uçsuz bucaksız otlaklarda çimenler yeyip,göllerdeki sulardan içip,dağlardaki kaya tuzlarından yalayacaksın.Olamaz hiç böyle avaralık olamaz,yüreğiyin bir tamamlayıcısı vardır onu bilmeziye hissederek bağlayıcı kılan etkisine kilitlenir olduğun yerlerde kazıklar gibi çakılı kalır bir milim ilerleyemez bir s antim yol alamazsın.Haydi dedin:olmazya bir umursamazlığın,bir eserliğin tutarda kendini gitmiş saydın.O zaman bile çile.Hatıraların geride kalan anıların her adım attığın yerlerde aklında takılı kalıp;çektiğin çile çekeceğin çile olarak benliğinde yer işgal edecek.Bir zamanlar taa o çocukça heyecanların kalplerde ritimsiz çarpıntılarını yaşadığım Adana/Kozan'da hayatı doyası sever uç hayalleri gönlüme sığdıramaz,bakraçlar dolusu taşırır kalbimde tutamazdım.Ne güzel yıllardı o ortaokul ve ilkokul yıllarım.Her şarkıyı ayrı bir tu...

NE DURUYORSUN ÇOCUK

   Neden akşamın koyularında zifire dönüşen karanlıklarında yollara çıktın?Varmakmıydı yoksa kaybolup yitmek adınamıydı bu gidişin?Bir eylemmiydi bu yaptığın haraket?aklımca,kararına varamadım,belirsiz sebeplere kafamı yordum durdum.Varmaksa,güzel;bir bekleyen var elbet ve hiç zaman kaybetme ay ve yıldızlar yol göstericilerdir,zifir karanlıklar bile olsa hiç vakit kaybetme çık yollara çocuk.Varmak değil,gitmekse;geceler ayaz,karanlıklar koyudur.Ayaz gecelerde üşür,zifir karanlıklarda gözlerin yolları görmez ayakların engellere takılır,tepeleri dağları aşamazsın.Sebebi güzel olmalı gitmelerin,ayrılmaların ve varmaların.   Şerafettin Sorkun/Konya'dan

KAPADOKYA

    Hayat beklentilerinizin dışında bir yollara sürükleyebilir seyrinizi.Seyir;durmak,gitmek,oturmak,çalışmak,uyumak gibi,ömür içinde geçirdiğiniz evrelerdir.Bu evrelerde kuşlar gibi derelerden,tepelerden,yaylalardan,dağlardan,koyaklardan uçmaları,geçmeleri düşlersiniz.Ederi en yüksek değerlerde olan para birimlerinden çantalar dolusunu hayallerinizin iç dünyasına sığdırabilir bu manihullelerden keyifler alabilirsiniz.Kötü kötü düşünceler üretmektense böyle manihulleler içinde olmak,kimselere zarar vermez.Hayallere dalarak mutlu olmanın,birilerinin canına,malına tecavüz edenler ile kıyaslanmalarla düşünülecek olursa,kimselere pek zararlı olduğu söylenemez.Hayaller kurup,hayallerle mutlu olmaya çalıştığınız için yaygara yapan,iktidar olabilmek için halkın oylarına kadar çalan çırpan,bizlerin geleceklerini,yaşamlarını tutu haline getirip bütün güzelliklerden men eden politikacılar kadar alçak değilsiniz.Bu yüzden yaşamınıza biraz olumlu hayaller katmanın zararı yok sizleri mutlu...