Ve Durgun Akardı Don – Mihail Aleksandroviç Şolohov
Ve Durgun Akardı Don, Don bölgesinin destanıdır. Eser, bir Kazak ailesi ekseninde Don bölgesini ve savaşın, devrimin ve iç savaşın bölgeye yansıyışını çok yönlü, derinlemesine ama sade bir dille anlatır. Birinci ciltte Don Kazakları’nın Çar dönemindeki yaşam koşulları, gelenekleri, görenekleriyle dile getirilir. Bu cilt, nehir romanın kahramanlarını ve ruh durumlarını da tanıtır. İkinci ciltte, Birinci Dünya Savaşı, 1917 Kerenski Hükümeti dönemi, General Kornilov Olayı ve 1917 Ekim Devrimi’yle, roman kahramanlarının bu olaylardaki durumuna ayrılmıştır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde Don Kazakları’nın ayaklanmaları, Don bölgesinde kurulan bağımsız cumhuriyetler, İç Savaş ve Avrupa’nın bu iç savaştaki rolü irdelenir. Bu kargaşada savrulan kahramanlarla canlı bir belgesel ve çağdaş bir destan sergiler Şolohov, Bozkır çiçekleri kadar canlı ve birbirine benzemez insanlarıyla, yaşanmışlığın sahiciliği ve olağanüstü anlatımıyla Ve Durgun Akardı Don, bütün zamanların en önemli romanlarındandır. Bu ölümsüz eserin tüm ciltlerini bir değil bir kaç defalar okumuş ve çok zevk almıştım.Şüphesizki Rus Edebiyatı'na çok güç katan Rus yazarlar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Rusyasında ve çarlık dönemleri evrelerinde yaşadıkları zor baskılar dönemlerinin imkansızlıklarının ürünleri olarak bu edebiyat eserlerini meydana getirmişlerdir.Kolay rahat bir yaşamın içindeki insanlardan yaşadıkları güzel günlerin içindeyken bir yanık türkü bir içli eser yahutta Sabahattin Ali'nin ölmez eseri "Kuyucaklı Yusuf"gibi ölümsüz bir şaheser çıkarmalarını beklemek galiba yanlış bekleyişler olur.Aşıkların piri,padişahı Aşık Veysel'in ve bazı halk ozanlarının şarkılarını günümüz şarkıcıları her ne kadar söyleyip bize sevdirmiş iselerde onların gerçek sahipleri bu mevzuu ettiğim şahsiyetlerdir.Ne güzel bir deyiştir"Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni"ki Aşık Veysel bu dizeleri karısı Esma'nın kendisini terk edip bırakıp kaçmasına dayalı bestelemiştir.Anasının Babasının ölümü ve Dünya'da yapayalnız kalıp kimseleri yok iken per perişan bir vaziyette bestelediği bu şarkı kendi sesinden içleri ezik ezik edercesine duygusal ve lirik bir hava yansıtırcasına dinleyenleri hüzünlere gark edip etkilemiştir...Şolohov"Ve Durgun Akardı Don"adlı eserini 23 yaşlarında o dönemin ağır yaşam şartlarında,rejim baskılarının zorluğunda meydana getirmiştir.Her eser içteki bir isyanın dışa yansıması olup sanatsal değerler olarak meydana gelmiştir.Kitapseverler ve okumayanlar için"Ve Durgun Akardı Don"tavsiyemdir... Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Ve Durgun Akardı Don, Don bölgesinin destanıdır. Eser, bir Kazak ailesi ekseninde Don bölgesini ve savaşın, devrimin ve iç savaşın bölgeye yansıyışını çok yönlü, derinlemesine ama sade bir dille anlatır. Birinci ciltte Don Kazakları’nın Çar dönemindeki yaşam koşulları, gelenekleri, görenekleriyle dile getirilir. Bu cilt, nehir romanın kahramanlarını ve ruh durumlarını da tanıtır. İkinci ciltte, Birinci Dünya Savaşı, 1917 Kerenski Hükümeti dönemi, General Kornilov Olayı ve 1917 Ekim Devrimi’yle, roman kahramanlarının bu olaylardaki durumuna ayrılmıştır. Üçüncü ve dördüncü ciltlerde Don Kazakları’nın ayaklanmaları, Don bölgesinde kurulan bağımsız cumhuriyetler, İç Savaş ve Avrupa’nın bu iç savaştaki rolü irdelenir. Bu kargaşada savrulan kahramanlarla canlı bir belgesel ve çağdaş bir destan sergiler Şolohov, Bozkır çiçekleri kadar canlı ve birbirine benzemez insanlarıyla, yaşanmışlığın sahiciliği ve olağanüstü anlatımıyla Ve Durgun Akardı Don, bütün zamanların en önemli romanlarındandır. Bu ölümsüz eserin tüm ciltlerini bir değil bir kaç defalar okumuş ve çok zevk almıştım.Şüphesizki Rus Edebiyatı'na çok güç katan Rus yazarlar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Rusyasında ve çarlık dönemleri evrelerinde yaşadıkları zor baskılar dönemlerinin imkansızlıklarının ürünleri olarak bu edebiyat eserlerini meydana getirmişlerdir.Kolay rahat bir yaşamın içindeki insanlardan yaşadıkları güzel günlerin içindeyken bir yanık türkü bir içli eser yahutta Sabahattin Ali'nin ölmez eseri "Kuyucaklı Yusuf"gibi ölümsüz bir şaheser çıkarmalarını beklemek galiba yanlış bekleyişler olur.Aşıkların piri,padişahı Aşık Veysel'in ve bazı halk ozanlarının şarkılarını günümüz şarkıcıları her ne kadar söyleyip bize sevdirmiş iselerde onların gerçek sahipleri bu mevzuu ettiğim şahsiyetlerdir.Ne güzel bir deyiştir"Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni"ki Aşık Veysel bu dizeleri karısı Esma'nın kendisini terk edip bırakıp kaçmasına dayalı bestelemiştir.Anasının Babasının ölümü ve Dünya'da yapayalnız kalıp kimseleri yok iken per perişan bir vaziyette bestelediği bu şarkı kendi sesinden içleri ezik ezik edercesine duygusal ve lirik bir hava yansıtırcasına dinleyenleri hüzünlere gark edip etkilemiştir...Şolohov"Ve Durgun Akardı Don"adlı eserini 23 yaşlarında o dönemin ağır yaşam şartlarında,rejim baskılarının zorluğunda meydana getirmiştir.Her eser içteki bir isyanın dışa yansıması olup sanatsal değerler olarak meydana gelmiştir.Kitapseverler ve okumayanlar için"Ve Durgun Akardı Don"tavsiyemdir... Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Yorumlar
Yorum Gönder