20/Şubat-2018 bulunduğum kentte yaşam devam ederken yani bu gün bu tarih 8 gün sonra hayatımızdan çıkıp gidecek ve eskilerin odun kömür yaktıkları zamanlarda odunu kömürü tüketip ayazlardan korkular çektikleri Mart ay'ı girecek.Her ne kadar doğalgazın henüz ulaşmadığı bazı yörelerimizde odun kömür halâ ısınma yakacak ihtiyacı olarak kullanılsada kentlerimizde yaşayan insanlar olarak doğalgaz nimetlerinden yararlanan insanlar arasındayız.Hayatlarımızda refah düzeylerimizin artması adına hiçbir değişiklikler yok.Her şey ateş pahası,elimiz değmeyecek kadarda yakıcı.Vatandaşlarımız kaptırmışlar kendilerini hayat şartlarının getirdiği ihtiyaçları temin etme adına bankaların kredi kartlarına ve ihtiyaç kredilerine,bu taşıma sularla değeirmenin çarklarını döndürebileceklerini sandıkları çarkların dişlerine düştükleri bataklardan kurtulmaya çalışıyorlar,kurtulmaya çalıştıkçada daha fazla batakların diplerine çekiliyorlar.Eskiler olumsuzlukla karşılaştıkları,kendilerini üzen bir musibetle kurtulmaz durumlara düştükleri zamanlarda bu musubete kanere derlerdi.Kanere kan kurutan yahut kan emici anlamında değerlendirdikleri bir şey olsa gerek.Türk toplumu olarak bizlerde bindik bir alemete gidiyoruz kıyamete misali üfürüklerle,atmacalarla,mavallarla ömürlerimizde iyilere yönelik bir değişmeler olmadan ömür törpülenerek günler geçirmekteyiz.Elalemin ülkelerinin seçtikleri yöneticiler toplu taşıma araçlarıyla işlerine güçlerine giderlerken bizim seçtiklerimiz kendilerine saraylar yaptırıp adeta lüks tuvaletlere bile vatandaşların kesesinden yine çok pahalı lüks araçlarla gidiyorlar.Düzenin çarklarınıda öyle bir kendilerine yönelik hale dönüştürdülerki gak diyeni guk diyeni vatan haini diye tutuklatıyorlar.Bu politikacı saltanatlarından ve sultalarından nasıl kurtulunacak bilebilmiş değilim.Sahi halk olarak gerçekten sandıktan bu adamları bizlermi seçiyoruz yoksa bu bir düzenekmi? Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...
Yorumlar
Yorum Gönder