Bir kitap yazılıyor satır satır bir canlının doğuşu gibi.Sonra sayfalar dolup öbür sayfalara geçiliyor mevsimlerin gün gün geçtiği gibi.Kat kat sayfalar çoğaldıkça çoğalıyor yılların art arda yitik olup gidişleri gibi ve tamam bitti diyorsun.Al işte sana koskocaman bir kitap ve işte sana koskocaman yaşanan bir ömür.Açıyorsun ilk sayfasını başlıyorsun,okumaya.Bu kitapların ilk sayfalarından son sayfalarına kadar hayatında satır satır devam ediyor,günlerin kat kat hayatında devam edip bitip gittiği gibi.Gidilecek elbet,durmak yok bilinmeyene roman olunsun okunsun adına. Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...
Yorumlar
Yorum Gönder