Ana içeriğe atla

MÜZİK RUHUN GIDASIDIR


      
Müziğin tarifi sorulduğu zaman,kısaca"Ruhun Gıdasıdır"diye karşılık verilir.Hakikaten sırtlanların,çakalların,aç kurtların,kan emici vampirlerin bile sömürü düşüncelerinde olan insanlarla karşılaştırmaları,kıyaslamaları yapılsa sömürücü insanlar karşısında mevzuu ettiğim hayvanların çok daha masum oldukları gerçeği ortaya çıkar.Gördükçe,yaşadıkça bu kıyasta düşüncelerimin doğru olduğu inanç ve görüşlerindeyim.Bu hayvanlara ihtiyaçları kadar günlük yiyecekleri temin edilse sizlere sadık ve dost davranacaklarından kimselerin şüpheleri olmasın.Biz insanlar öylemiyiz?günlük ihtiyaçlarımız temin edilip,giderilse bile ne açgözlülükten kalır,nede çalmalardan,çırpmalardan vazgeçeriz.Dilimiz başka söylerken düşüncelerimiz dilimizle çelişir.Yeni dünya kıtasının gerçek sahipleri olan kızılderililer topraklarını işgal eden beyaz adamlar için "Beyaz Adam çatal dilli" yakıştırmasını yapmıştır.Çatal dil bir dediği bir dediğini tutmayan,sözüne güvenilmeyen anlamında değerlendirilir.Ortadoğuda hiç durmamacasına tetiklere basılıyor,bombalar atılıyor,uçaksavar füzeleri fırlatılıyor ve çatal dilli beyaz adam egosunu bir türlü dindiremeyip kan diyor daha fazla kan.Ne için bütün bunlar?.İsrailoğullarının kutsal kitapları Tevrat'ta yazan,mevzu edilen vadedilmiş topraklarına kavuşmak için.Ortadoğu'da çocuklar ölmüş,okullara gidememiş,kadınlara yaşamları dar edilmiş,yüzlerce,binlerce insanlar katledilip yok edilmiş hiç birisinin önemi yoktur.Önemli olan sadece onların çocukları,onların kadınları ve onların Tanrı tarafından bunlara vadetmiş olduğu vadedilmiş topraklarda ibadet ederek Tanrı'ya kulluklarını göstermeleridir.İşte bu yüzden buralarda yahudi ve çataldilli emperyalist ve onun peykleri konumundaki ülkelerin vatandaşlarının haricinde herkeslerin kanları akmalı ve itlaf edilip yok edilerek,vadedilen kutsal toprakları boşaltılıp bu muhteremlere yer açılmalıdır.Gelelim içteki siyaset kurumlarımıza ve yapılarına.Bir dedikleri birini tutmayan,nerelerinden konuştuklarını bilmeyen,devlet imkanlarını kullanarak servetler sahibi olan parti liderleri ve onların avenalarına.Ülke bataklara gitmiş,o yetmedi bazı bölgelerimizde depremlerden binlerce vatandaşlarımız yok olmuş,vatandaşın pazarlara panayırlara çıkacak mali güçü kalmamış halâ oylarınızı bize verin,ülkeyi biz yönetelim derdindeler.Yahu iyiki müzik varda ona kapılıp,onu dinleyerek ruhumuzu bu kötülüklerden,katliamlardan,yalan geven sahtekar siyasetçilerden,sahtekar din tellallarından arındırıp rahata ve sükûnete erdirerek mutlu vakitler geçirebiliyoruz.Demekki boşuna dememişler;"MÜZİK RUHUN GIDASIDIR"diye..09/Mart-2024 Şerafettin Sorkun /Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...