Ana içeriğe atla

UĞUR BÖCEKLERİ

    Benim senin şunun bunu bağlarda bahçelerde kırlarda ekinlerin üzerinde çoklukla rastladığımız Uğur Böceklerinden bahsediyorum.Çocuklar ellerinin üzerlerine kondurup uğur getirsin adına yürüttükleri,üzerindeki kırmızı mantosuyla dikkatleri çekip gözlerimize yansıyıp yürüdüğü bir ayrık otu sapı üzerinde yahut bir ağacın yapraklarının arasında ilişiveren Uğur böceklerinden.Çiftçiler mahsüllerini tarladan bol kaldırmışlarsa bilinki o yıl tarlalarda bahçelerde Uğur Böcekleri çokluğu vardır.Uğur Böcekleri yaprakların,ekinlerin,otların üzerlerindeki ve adlarına yaprak bitleri denen haşareleri yiyerek geçinirler.Bunları bilen çiftçiler Uğur Böceklerinin çokluğuyla ürünlerini fazlaca kaldıracaklarınıda bildiklerinden bu böceğe Uğur Böceği adını koymuşlardır.Çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeyip dış ülkelerin ülke tarımımız üzerindeki baskınlıklarıyla bağlarımızda,bahçelerimizde,tarlalarımızda hasatları bol alacağız düşünceleriyle sıkılan,kullanılan tarım ilaçlarıyla ne yazıkki bu Uğur Böcekleri ve Uğur Böcekleri gibi tarıma faydalar sağlayan her türden canlılarda yok edilmektedir.Dış ülkeler ülkemizi öyle bir avlayıp kandırmışlardırki kendilerinin kullanmadığı ilaçları satmak adına yanlış politikacı,yanlış siyasetçiler yüzünden ülkemizi bu ilaçların en iyi pazarı haline getirmişlerdir.Bu ilaçlar zaman içerisinde yediğimiz ürünlere sirayet edip kanser ve buna benzer hastalıklarında ciddi bir şekilde artmasını gerektirmiştir.Sadece Uğur Böceklerimi?elbette yeterli değil ve olamazlar!Kuşlarda bu haşareleri yiyerekten bizlerin doğal ürünlerden yararlanmalarımıza etkendirler.Artık bağlarımızdan bahçelerimizden o salkım salkım topladığımız üzümler ve leziz tatlar aldığımız meyveler toplanmamaktadır.Birileri toptan bizlerin ne zaman akıllarını başlarına getirecek merakla beklemekteyim.Galiba bizler bunu göremeyecek ve dışa bağımlı bir ülke olarak her tür malzemede olduğu gibi tarımdada bu şekil bağlılığı devam ettireceğiz.   Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...