Benim senin şunun bunu bağlarda bahçelerde kırlarda ekinlerin üzerinde çoklukla rastladığımız Uğur Böceklerinden bahsediyorum.Çocuklar ellerinin üzerlerine kondurup uğur getirsin adına yürüttükleri,üzerindeki kırmızı mantosuyla dikkatleri çekip gözlerimize yansıyıp yürüdüğü bir ayrık otu sapı üzerinde yahut bir ağacın yapraklarının arasında ilişiveren Uğur böceklerinden.Çiftçiler mahsüllerini tarladan bol kaldırmışlarsa bilinki o yıl tarlalarda bahçelerde Uğur Böcekleri çokluğu vardır.Uğur Böcekleri yaprakların,ekinlerin,otların üzerlerindeki ve adlarına yaprak bitleri denen haşareleri yiyerek geçinirler.Bunları bilen çiftçiler Uğur Böceklerinin çokluğuyla ürünlerini fazlaca kaldıracaklarınıda bildiklerinden bu böceğe Uğur Böceği adını koymuşlardır.Çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeyip dış ülkelerin ülke tarımımız üzerindeki baskınlıklarıyla bağlarımızda,bahçelerimizde,tarlalarımızda hasatları bol alacağız düşünceleriyle sıkılan,kullanılan tarım ilaçlarıyla ne yazıkki bu Uğur Böcekleri ve Uğur Böcekleri gibi tarıma faydalar sağlayan her türden canlılarda yok edilmektedir.Dış ülkeler ülkemizi öyle bir avlayıp kandırmışlardırki kendilerinin kullanmadığı ilaçları satmak adına yanlış politikacı,yanlış siyasetçiler yüzünden ülkemizi bu ilaçların en iyi pazarı haline getirmişlerdir.Bu ilaçlar zaman içerisinde yediğimiz ürünlere sirayet edip kanser ve buna benzer hastalıklarında ciddi bir şekilde artmasını gerektirmiştir.Sadece Uğur Böceklerimi?elbette yeterli değil ve olamazlar!Kuşlarda bu haşareleri yiyerekten bizlerin doğal ürünlerden yararlanmalarımıza etkendirler.Artık bağlarımızdan bahçelerimizden o salkım salkım topladığımız üzümler ve leziz tatlar aldığımız meyveler toplanmamaktadır.Birileri toptan bizlerin ne zaman akıllarını başlarına getirecek merakla beklemekteyim.Galiba bizler bunu göremeyecek ve dışa bağımlı bir ülke olarak her tür malzemede olduğu gibi tarımdada bu şekil bağlılığı devam ettireceğiz. Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...
Yorumlar
Yorum Gönder