Ana içeriğe atla

HER YERDE KAR VAR

    Her yerde kar var.Birde şarkısı var"Her yerde kar var"diye bu şarkıyla hemen akıllara bir kuşağın çok iyi bildiği Belçika'lı şarkıcı Adamo'nun şarkısı gelir.Bu şarkı uzun bir süre o dönem insanlarının dillerinden düşmeyip,kulaklarından silinmemiştir.Sonra Ajda Pekkan o kendine has okuyuculuğuyla bizlere daha çok sevdirmiştir.Evet her yerlerde kar var.Akşamın ilk saatlerinde Konya'yı etkisi altına alan kar kentimizi bembeyaz örtüsüyle kaplayıvermiş. İnsanın kar tüm duyularında değişik duygular hasıl eder.Son yıllarda küresel ısınmalarla birlikte öyle naz ederek geliyorki,özlettiriyor adeta o eski yeri göğü kaplayan yağışlarını.İnsanlarda değişik duygular hasıl eder dedimde,bilhassa çocuklarda bu heyacanlar doruklardadır.Hele tüm mahallenin iştirakıyla kar görsel bir şölene çevrilmişse.Büyükler onları bu görsel şölenlerden mahrum etmemeli,dışarlarda,bahçelerde sevinçlerini karla oynayarak,koşarak,kar topu atarak oyunlar oynatarak uç seviyelerde yaşatmalı.Bence kardan hasta olurlar korkularıda yaşanılmamalı zira bu yağışlar yağmayışlarla meydana gelen tüm hastalık yapıcı pislikleride yok etmişlerdir.Öfff yazıyorum ama bir yandanda bu doyumsuz bembeyaz güzelliği penceremden izlemekteyim.Bahçeye çıkıp bu güzelliklere basmak,yürümek düşüncesi hasıl oluyor.Belirli yaşlara gelindiği zaman üzerimizde belirli kalıplar oluşuyor.Bu büyümede hakikaten zor.Keşke hep çocuk kalabilseydik.Bu kalıplaşmalardan sıyrılıp şöyle sokaklarda çocukluğumuzdaki gibi bağıra bağıra bir kartopu oynayabilseydik .Diyoruz ama kaçımız bunu yapıyor yahutta kaç aile tümden buna iştirak eder?Olmaz yetiştirildiğimiz yahut tabu haline gelen islam anlayışı buna müsade etmez "Şorda ilerde bir sürü adım başı camiler var,ezan saatini bekle,git namazını kıl.koca koca adamlar,günah bunlar günah"Hep böyle yozlaştırıldık,hep böyle cahil bırakıldık,hep böyle birbirimizle samimi olmalardan ayrıştırıldık.Bu arabın içlerimize işleyip kanlarımıza karışan safsatalarından bir türlü kendimizi çıkarıp kurtaramıyoruz ve çıkaramadıkçada bu birilerinin saltanat sürmelerine birilerininde en güzel yıllarının çalınıp sefalet sürmelerine neden olunuyor.Göz erimimde beyazlıklar her yerde kar var.Kahvaltımı yapıp,botlarımı giyip dışarılarda bunun tadını ve zevkini yaşayıp çıkaracağım.İsteyen herkes bana katılabilir..
24/Aralık-2017     Şerafettin Sorkun/Konya'dan 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...