Ana içeriğe atla

KADINLARA YAPILAN ŞİDDET

    Dün 4/Aralık-2017 tarihinde tv.deki ajanslarda Mersin'de bir kadının daha doğrusu bir gençkızın zorla dolmuştan 2 kişi tarafından yanında teyzesi olduğu söylenen kişide bulunduğu halde
bu 2 zorbanın dolmuşta oturan kişiyi tehditlerde savurarak adeta koltuktan yolarcasına ellerinden kollarından darp edici şekilde indirilmeye çalışılırken gösterilen haber niteliği taşıyan görüntülü sahnesini izledik.Tüyler ürpertici sahne,görüntü olmasına rağmen insanı düşündüren ve bu ülkede bunlarda yapılabilyor varsayımlarını akıllara getirebilen nitelikte ve düşündürücüydü.Ayrıca insan hayatının bu ülkede 5 para etmez değerlerde olduğununda göstergeleri olarak,izleyenlerin zihinlerinde bu şekil ifadeler yansıtan bu görünümler hukuk adına inançların yittiğininde aşikar belirtileriydi.Bu ülkede kadın cinayetleri olmadan geçirebildiğimiz bir tek sene yok,cinayetlerin olmadığı bir tek sene olmamasına rağmen kadına şiddetin uygulanmadığı neredeyse bir tek saniye bile yok.Giyimiyle kuşamıyla,kadınsı yaradılış özelliğinin yansımasıyla daha evvelde kadınlar otobüslerde,tren garlarında tekmelenmelere,itilmelere,hakaretlere uğramalara maruz kalmadılarmı?Ne oldu bu kadınlara şiddet uygulayan faillere?Mahkeme kapılarının bir kapısından girdirip öbür kapısındanda salıverildiler.Kimse bu ülkede eşit hak ve özgürlüklerden bahsetmesin.Dolmuşta oturan diğer yolcuları gördük.Kimseler bu sürükleniş,kollarından 2 magandanın çekiştirerek feryatlara rağmen götürülüşüne hiç ses çıkartmayacak,ağızlarını açamayacak biçimde sessizlik ve sükut içerisinde bir görüntü sergilediler.Bu ülkede çocukluğumdan bu yana hatırlıyorum 2 kişi kavga etse hemen orada bu olaya şahit olanların vijdanları devreye girer olaya anında müdahale edilirdi.Şimdilerde vatandaşlarda bela banada bulaşır düşünceleriyle tık çıkmıyor.Yazık bizler toplum olarak hakikaten değer yargılarından çok şeyler kaybetmiş sadece insan görünümü arzeden kalıplara dönmüşüz.Bu sabahki 5/Aralık-2017 haberlerinde Mersin'de bu şiddeti uygulayanların uzun bir takip neticesinde yakalandıklarını ve genç kızında kurtarıldığını sabah haberlerinde dinledim.Bu mesele çok yönlü çağırışımları kafalarda peydah ediyor.Bu failler zorla bu gasp olayından dolayı bir kapıdan girdirilip öbür kapıdan daha evvelki olaylarda olduğu gibi salınımıverilecek?.Bu failler salınınca daha bir bilenmiş olarak bu genç kıza aynı şiddeti uygulamayacaklarmı?Bu gençkızın bu olayla birlikte ruh halinde Meydana gelen hasarın tamiri şöyle arabalar bozulduğu zaman tamirciye götürüpte hasarı düzelttirdiğiniz cinsten bir hasar gibi düzeltilecek bir hasarmı?Şüphesiz o genç kız bu şiddeti yaşadıkça unutamayacak ve devamlı bu şiddetin korkusuyla yaşayacak.   Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...