Ana içeriğe atla

KINALI KEKLİKLER


   
Kınalı keklikleri göreniniz onlara rastlayanınız varmı,yada uzaklardan dişisine kur yaparak kubarak kubarak ötüşlerini duyanınız?Yok,yok!! kent kültürlerimizle yok oldular.Artık onlara rastlayanlarımız,seslerini duyanlarımız çok az.Hayatlarımız doğuşlarımızla birlikte dar alanlara sıkıştırıldı.Hangimiz yüreğimizin götürdüğü yerlere gidebilme cesaretlerine sahip?Şüphesiz hiç birimiz.Hepimiz hepten kıskaçlara alınmışcasına bir şeylere mecbur edildik.Önce bebekliğimizle birlikte hiç görmediğimiz cicili bicili şeylerle kandırılmaya başlanıyoruz.Sonra mahallede büyüklerin egemenlikleri baskılarıyla karşılaşıyoruz.Bizleri oynadıkları oyunlara adam eksikse adam yokluğuna alıyorlar.Aldıkları yetmiyor bu oyunlarda hep onlara hizmetler,onların istekleri doğrultusunda haraketler etmemizi istiyorlar.Tam 3-4 arkadaş edinip kendi kendimize bir hayatımız oldu derken okul çağın geldin diyorlar.Birde bakmışsınız sizlere hükmeden adına öğretmen denilen bir kişinin emir ve baskıları altında devam eden hayatınız sıraların üzerinde peydah oluveriyor.Ödevler ödevler hiç bitmeyen ardı arkası kesilmeyen ödevler.Özlediğiniz özlemler duyarak hayıflanıp iç geçirdiğiniz kırlar,dışarılar,edindiğiniz arkadaşlıklar kapsamlar altına alınıp zorunlu tutulan bu kapsamlarla hayatlarınızda çok uzaklarda erişilmesi güç bir hayale bürünüveriyor.Az daha biraz daha büyümeler derken sizi hormonlar kontrol altına alıveriyor.Karşıt cins her iki tarafıda yani birbirlerini gizemli bir şekilde etkisi altına alıverip bambaşka bir esaretin içine sokuyor.
Oldum olası kuşlara imrenmişimdir.Saksağanlar(Alacakarga)Kırlangıçlar,Yaban Ördekleri,Allı Turnalar,Kınalı Keklikler,Bıldırcınlar,Üveyikler,Çuluklar,Kara Tavuklar daha akla gelen gelebilen tüm kuşlar.Onları gökyüzünde sıra sıra dizilip uçarlarken gördüğüm zaman karlı dağları keşfetmişcesine içimde hiç durmayan özgürlük rüzgarları eser.Özgürlük timsalı ve temsilcileri olmuştur tüm yaşamımda kuşlar.Leyleklerin İlkbaharla birlikte gökyüzünde görünüvermeleri hep çocukluğumda köyümüzün Darıyeri olarak adlandırılan üzümbağları ve bağların hemen altından akarken şırıl şırıl sesler çıkaran ve uzaklardaki soğlaya dökülen ırmak gelir aklıma.O ırmağın kenarında söğütlerin güvermeye başlamasıyla tüm köy çocukları sözleşmişçesine oraya gider bu güveren söğüt dallarından düdükler yapardık.Öttürürken çok haz aldığımız o düdükleri şimdlerdeki çocuklar ebevynleri alışveriş merkezlerinden parayla satın aldıklarından onlar bizim yaşadığımız bu güzellikleri hayatlarında hiç bir şekilde göremeyecekler.Bunlar gerilerde hayatlarımızda çok güzel anılar olarak bir daha yaşanmamak üzere geçmişin derinliklerine gömülüp yok olup gittiler.Şimdilerde bana yeni baştan Dünya'ya gelirmisin diye sorsalar yahut öyle bir hak verilse asla asla bir daha bu hayatı yeni baştan imtihanlarla,çalışmalarla,okullarla yaşamak istemem.Yüreğimin götürdüğü yere gidemeyip bir şeylere mahkum edildikten sonra bir daha asla..19/Kasım-2015  Şerafettin Sorkun/Konya'dan                                                                                                                                                                                                                                                    
Şerafettin Sorkun;İşte Kınalı Keklik.Sevdalara,hasretlere konudur kınalı keklik.Rahmetli(Sait Sorkun)Dedemin kafes içinde böyle kınalı bir kekliği vardı.Genelinde keklikleri av için kırsala kafes içine koyup ötüşüyle diğer kekliklerin gelmesini sağlayıp avlarlar ve bu yüzden taşırlardı ama Dedem kekliğin ötüşüne sevdası yüzünden taşıyanlardandı.Mest olurdum onun ötüşüne.Sevgili Gökçen Gözde Canlı'nın böyle bir paylaşımını ona teşekkür ederekten bende sayfamda Kınalı Keklik sevdalılarıyla paylaşıyorum.19/Kasım-2015  Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...