Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SIR SEVDALAR

      İstanbul/Kartal Uğur Mumcu.Gökyüzünde gri sonra bulutlarla harman olmuş kara,zift kara bir görsel.Kararan bu görselle kuşlar semalarda kanat çırparlarken,kargaların etrafın tüm gürültülerini bastırır ve dikkatleri üzerlerine çeken gaklayarak ötüşleriyle Aydos çam ormanlarının üzerinden uçup gidişlerinin ardından eski zamanlardaki gibi güçlü olmayan yağmurlar,hafif hafif çiseliyordu.Gezinti için çıktığım Aydos ormanları altındaki taşıt yolu kaldırımlarında yağmura aldırmaksızın yürümekteyim.Eski yıllarda sokaklarda oyunlar oynarken böyle az olmayan çok düşen yağmur yağışlarında,çelen altlarına siner,tüm çocuklar yağmurun dinmesini ve yarım kalan oyunlarımızı tamamlamaları beklerdik.Kahkahalarla geçen günler,her şeyleriyle çok güzeldi.Sorumluluklar silinmiş,Tanrı dünyayı usul usul döndürürken,bizlerde ayaklarımız nere alıp götürürse götürsün,hayatın akışıyla o yönlere yuvarlanan küçücük bedenlerdik.Yağmurlar üstüme üstüme damla,damla,şıp,şıp vururken,bir çelen altı bu...

ŞEYTAN

     Şeytan her şeyi bilirmi?Dairenin alanını,trigonometrik ve logaritmik hesaplamaları,semalarda uçak kullanıp pilotluk yapmayı,deryalarda gemileri yüzdürüp kaptanlık yapmayı,haritalar çizmeyi,yükseklerde uçmayı?, aklınıza gelen gelebilecek olan her şeyleri bilen gözle görülmeyen subjektif bir kavram bu kafalarımızda yarattığımız "ŞEYTAN".Bildiği için bilgilerden yetersiz bilmeyenleri yalanlar söyleyerek kandırıp ayartabiliyor.Neyin ne olduğunu bilmese,doğru yada eğri,kandırdıklarının kandırıldıkları irdelemelerini yapamaz,Şeytan bunu bilerek yapıyor.Bilgili olmalı,bilmeliki "Bu nasıl iddiacılık ve kincilikse?",insanları hiç geçmeyen bu iddiacılığı ve kinciliğiyle kandırabilip hak edecekleri cennetten mahrum edebilsin ve Tanrı'nın cennetten kovmasıyla,Tanrı'ya cennetten bu Şeytanı kovmasının pişmanlığını yaşatabilsin.Haşa..;Tanrı'nın Şeytana gücümü yetmezde insanları bu şekil kandırmalarına müsadeler etmekte,izinler vermekte,töleranslar tanımakta?.Düşün...

ÖNEMLİ KAVRAMLAR

Yer,ev,ocak,yatak bu kavramlarla doğar,ebevynlerinizin gülücükleri,sevgileri kucaklarda sarılıp öpülüp üzerinize "Bebeğim" diye,diye titremelerle gösterilen ilgilerle büyür,büyütülür,bu çizgilerde hayat yollarında yol alırken mücadelenize destekler verip ortak olan akranlarınız olur.Akrabalarınız dışında edindiğiniz dostluklar sürdürdüğünüz arkadaşlarınızdır onlarYerin,mahal olan bölgelerinin sokakları sizindir edindiğiniz arkadaşkarınızla.Kahkahalara dönen sevinçleriniz yaşanır sesleriniz vardır,koşmalarınız,düşmeleriniz,kalkmalarınız,kızmalarınız,öfkeleriniz ve siz kişilik olarak artık varsınız,bireysiniz.Akşamlar olur eviniz burnunuzda tüter,oyunlar bitmiştir oyunların bitmesi ve isteksiz eve dönüşünüzle midenizdeki gurultularla açlığınızı hissedersiniz "Annem ne yemek yaptı acaba" düşünceleri kafanızdan geçer.Bizlerin zamanlarında ocaklarda odun ateşlerinde yapılırdı yemekler.Gün geçişleriyle önceleri gazocağı adlı küçük ve basit,işe yarar bir aygıtı yaşadığımız...

BİR GÜN DAHA BİTERKEN

     2022/Aralık ayının son günleri.İstanbul'da farklı iklim geçişleri var.Bulutlarla çevrili gökyüzü,kararmış her an yağacakmış görselinde.Bir süre sonra epil epil yağmur düşüşlerini görüyor,pencere camlarından seyrine başlıyorum.Uzun sürmüyor yağışlar,seyir yaptığım pencere camlarından güneş ışınları oda içerisine vurmaya başladı bile.Dışarı çıkma ihtiyacı hissediyorum.Uğur Mumcu çamlık firuzan hn.siteleri 5.kattayım ve bazı bloklar asansörsüz.Yürüyüş kararı almış insana merdivenlerden inmek çıkmak angarya değildir.Kabanımı alıp,ayakkabılarımı giyip merdivenlerden aşağı iniyorum.Dış kapıdan çıkışımla,bahar çiğliği kokusunda,ılıman havanın getirdiği ılık rüzgarlar yüzüme ve bedenime vuruyor.Aydos ormanları çevre yoluna çıkıyorum.Benim gibi düşünen insanlar,aydos ormanları altındaki yol boyunca kadınlı erkekli tek tükde olmak üzere Yakacık tarafına doğru yürümekteler.Bu yoldan diğer semtlere geçişler yapan yolcular taşıyan münibüsler ve otobüsler geliş gidiş yolunda sürek...

GÜZEL KOZAN SEVDİĞİM GÜZEL BELDEM

      Oldum olası küsmeleri,gönül koymaları,dargınlıkları hiç sevmem.Geçmişin taa dip derinliklerine kadar iniyorum.Geriye dönük radarlar gibi taramalar yapıyorum.Bir dostumu incittimmi,kalbini kırdımmı düşünceleri us'umdan geçiyor.Belki farkındalıksızlıklarla nihayetinde melek değiliz yapmışız,bilmeziye bir kusur etmişizdir ama hatırladığım kadarıyla kimseleri kırmadığım,üzmediğim düşüncelerindeyim.Geçmişin taa dip derinlikleri dedimde,evet yine harmanlanmış anıların çokluğuyla  Adana/Kozan ortaokul yıllarımda,çok şey olmaları istediğim o eski günlerde takılı kalıyorum.İmkansızlıkların ulaşılması çok zor ve güçlüklerle dolu olduğu o evrelerde,yapamadıklarımızın çokluklarına üzülür,içimizden geçer isteklerimize bir an evvel kavuşmak için çabucak büyüyüverelim hevesliliğimiz,meğer hayatımızın en büyük yanılgı ve hatalarıymış.Kalbinizin dili yokturki ara ara konuşup sohbetler edesiniz.Yoktur ama bu kalp sizi hiç konuşmadan yönlendirir durur.İçinizden kopmayan koparamad...

2022 SENESİNİN EN UZUN GECESİ

 Hayatı yaşaya yaşaya öğrenmişlikle sürpriz ve umuların olduğu günlerin geçip gitmesiyle,adına yarınlar denilen iyi olduğunu düşündüğümüz geleceklerdeki beklentilere merak ve istek bir yerlerde durmuş ve sönük.Ne caddelerde yürümelerin,ne kalabalıklarda olmanın tadı tuzu bana göre kalmadı yada var ben bunları hiç hissetmez oldum.Bunun sebebi ve nedenleri üzerinde duruyorum bazı bazı ve bazende üzerinde durmuyor hani ot gibi derler ya,ot gibi önce yeşillenip sonrada mevsim dönüşlerinde sararmalara geçişleri gibi adına yaşamak denirse yaşayıp gidiyorum işte.Denize uzun bakardım çok yıllar ötesinde.Üzerindeki büyükçe bir vapur çok ilgimi çekerdi.O yıllarda belki insanlar daha bir sevecen ve hoşgürülü şimdilerde sifatlarında güvensizliklerin çok belirgin ifadeleri bir ayna görseli yansırcasına yansımakta.Belkide buz dağları görsellerindeki soğukluklara bürünmüş insan yapıları sevdirmiyor bana ortamları.Kahveye gitmek,cık şöyle dursun,stad delileri gibi heyecanlarla stadlardaki maçlara ...

BEKLENEN YOLCU

 Unutulmak istenmez yada gidilecek,yol tutacak bir yerler düşünülür,çıkılır tepelere doğru unutulup gidilmek istenir.Gidildiği zaman unutulmuşmusunuzdur,unutmuşsunuzmudur?Hiç biri olmaz,hiç sönmez çırakman ateşleri gibi yanar ha yanar içinizde yaşanmış birikimler.Güzel günlerdir geçirilen şiir kokuludur tüm zamanlar.Ağaç aralarında patikalarda sarılarak yürümeler,çimenlerde yan yana oturmalar,omuz omuza değmeler,bir birinizi yüreklerde hissetmeler.Son buluşmalar değil,son görüşmeler değildir ayrılınsa bile.Kalplerde istekler vardır,görselinize yansımasa bile.Görür kalpler yaşar tüm sevinçleri,efkarları.Gönlünüzü sarhoş eder bu duygular,sayısız kadehlerin dip edildiği.Gözleriniz yoldadır kara trenlerin dumanlarını savurup geçip giderlerken süren bekleyişleriniz.İnecek bir yolcudur istasyonlara heyecanlarla koşarak gitmelerinizde,peronlarda yürek titremeleriyle inivermesini ister,posta vagonlarına bakarken gözlerinizle arayışlarınız.Sonra yeniden kalkar lokomatif raylardan çuf çuf di...

İSTANBUL NEFES ALIRKEN

 İstanbul'un bu mevsimlerinde davranışlarınızda serbestlikler vardır.Kuşların gökyüzünde sonsuzluklara özgürlükler estirir kanat çırpışlarına benzer duygular yaşarsınız.Yürümek istersiniz caddeler boyu,oturma düşüncelerini taşırsınız mesken olmayan çam ağaçları altlarına konulmuş banklarda.Bu kentin hayvan sevgileri çoğunluklu insanlarından yüz bulmalarından ötürü kediler ve daha çok köpeklere rastlarsınız.Yatarlar boylu boyunca kaldırımlarda yada okşayacak bir el arar gibi bakar dururlar gelene geçene.Onları uzaktan görür ürküler çekersiniz,köpektir ne olur ne olmaz geçerken bacaklarıma bir diş atarmı düşünceleri ağaç yapraklarını hafif sallayan rüzgarlar misali zihninizi yalar geçer ama aradıkları bir lokma yiyecek ve başlarını okşayacak şefkatli bir eldir.Mazi derin bir yara gibi eşer ve deşer içinizi.Hasret ve özlem şarkıları dinlemeleriniz o derinlerdeki maziye olan özlemlerinizdir.Aralık ayı ortalarındayız.Güneş var,hava ılıman,hafiften ılık ılık bir rüzgar yüzünüze sırtınıza...

DEVEYE HENDEĞİ ATLATIRSINDA

  Yüzme bilmeyen adamı suya atarsan boğulur,hızar makinasının başına usta olmayanı koyarsan elini kestirir,parayı bilmeyen cahili pazara alışverişe gönderirsen alışverişten sonra ya parasının üstünü almadan gelir yada her alışverişte fazla para veririr,laiklik ve cumhuriyet kavramlarının ne olduğunu bilmeyene oy verdirirsen iki dudağının arasından seni keyfine göre yönetecek diktatörler çıkartırsın.Fazla konuşmaya gerek yok,deveye hendeği atlatırsında cahile asla anladığından fazla lafı anlatamazsın.31/Mart-2014 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

ANILARDA BOZKIR-1

      Konya/Bozkır yöremizde,lafın gelimi o yıllarda,Bozkır'da yaşayan kişilerce,günlük hayatlarda yapılan iş ve eylemlerden dolayı,genelinde insan yapılarının alışılagelmiş günlük giydikleri giysi ve kostümleri,şapkadır,şalvardır,pantolundur,etektir,boyuna takılan fular yada renk bakımından takım elbiseyle uyum içinde olsun diye bağlanıp,tamamlanan kravattır,yahut mevsim dışı giyilen paltodur,kışın üşütmesin diye yine boyunlara dolanıp,sarılan atkıdır,anında tümden bunları giyenlere bir yakıştırma yapılır ve o kişi yakıştırılan bu ünvanla ölesiye mezarına kadar giderdi.Benim olduğum senelerde tek tek örnekler vererek bu ünvanlara haiz olmuş,tanıdığım kişilerden ve Bozkır'ın o evrelerindeki kültüründen bahsedeceğim.Bu insanlardan bazıları bu Dünya'dan göçüp ebediyete intikal etmelerine rağmen Bozkır'ımızın unutulmayan efsaneleri olarak Bozkır'da aynı evrelerde yaşayan herkesler tarafından aldıkları lakaplarıyla bilinirler.Sıralamaya koyup başa aldığım bir kişi yoktu...

PAPATYA KOKULARI OLAN

Hasret sancılarına tutulursunuz.Çıkarsınız tepelere ufuk erimi bakışlarınız bir şeyler bulacakmışcasına boşluklarda arayışlarınız olur.Gözleriniz arayıp arayıp göremedikçe kalbinize akıtırsınız kayboluşunun hüzünlere boğan acısını.Mahsunluğunuz  tutar ve başlar sancılar,içinize derin derin işler bıçak kesikleri gibi.Tutulmuyor ve tutamazsınız yarını olmayan günleri ve bu günlere kalmak gibisi yokmu,debelen debelen çıkamamak gibisi yokmu der durursunuz sabit durağan kımıldamasız yalnız bırakıldığınız bu kentte.Avutulmazsınız avutulamazsınız,yapamazsınız ışığınız sönmüştür sokakların lambalarının yanmayışları,odaların karanlıklara boğuluşları gibi.Giden sevdiğinizdir anılarınıza gömüp sizi. Alıştığınız kentin tüm sokakları bomboştur.Gezdiğiniz tozduğunuz o yolları sular sellermi götürdü,rüzgarlarmı sildi süpürdü der batan sizi acıtan bir hummanın reçeteleri yazılmayan yazılamayan çaresiz hastası olmuş vira vira deyip demir alamayacak,halatları limanlardan sökemeyecek bahtsız durdukça...

MERAM da KARA KARTALLAR SPOR OKULU

  Saatlerce kulaklıkları takıp müzik dinlenirmi?Dinliyorum ve rahatlıyorum.Aklınıza gelen,gelebilecek olan her tür müzikle dış dünyaya kapanıp ruhumu dindirip,sükunetlere erdirip oyalanıyorum.Heveslerimiz kırıldı,ne yürümemiz tutuyor nede bir yerlerde kalmışlıklarda,oturmalarımızda gönlümüzü ferah tutarak geçirdiğimiz zamanlar.Aslında yok hiç kalmadı desem yerinde ve doğru bir tespit yapmış olurum.Buna neden ne?Dünya'nın rengini değiştirip,yaşanmaz kılıp,sömürüye dönüştüren,sömürücü ülkeler ve siyaset yapısının içindeki beceriksiz insan nüsvetteleri.İşte bu soykalar yılgınlıklara,nefretlere,can sıkıntılarına ve isteksizliklere neden oluyor.Caddelerde,sokaklarda yürünebilecek gibi değil.Araba,araba,her tarafta,göz açıp kapamalarla,gözlerinizin önlerinde beliren bir sürü,model model araba.Bu yetmedi bir o kadarda park yerleri olmayan insanlara mahsus kaldırımlar bile park edilmiş arabalarla dolu.Sokakların kaldırımları yayaların gidiş geliş yol seyirlerinde kullanımlarına mahsustur.A...

İYİ ÇALIŞMALAR

      DDK bu 3 harfin açılımı Devlet Denetleme Kurulu.Kime karşı neye karşı denetleme?.Devleti elinde tutan şahsiyetin keyfine göre yaptığı harcama ve ihalelere değil.Sendikalar,şirketler,vakıflar,muhalif belediyeler vs.gibi kendilerinde olmayan varlıkların tümü bu denetlemelere tabi tutulacak.Onların harcamalarına kurumların ihtiyaçları olan her türden malzemeler bunları kurumların türlerine göre değerlendirebilir veya niteleyebiliriz.Bu harcamalar 1 lira ise 1000-1500 TL.ler olarak vatandaşların üzerine yansıtılırsa burada da kendi adamları var ise her şey yerinde ve doğru.Bu yansıtmalar denetleme dışı.Kendi yetkisinde olmayıp muhalifte olan tüm mevzuu yerler kayyumlar atanarak ellerden alınacak kendi yetkilileri olan bu kişilerle arpalığa,sağmalı ineğe döndürülecek.SSK da şişmeler var olduğu haberlerde geçmekte ve vatandaşlar olarak bizler bunu duymaktayız.Daha evvel bir bakan hanmın kendi veya bir yakın akrabasının şirketinden 10 milyon dolarlara varan temizlik malzem...

DIŞARILAR

      Ç arşıları,pazarları,caddeleri,sokakları barındıran dışarılar.Köyler,kırsallar,mezralar,ormanlar,dağlar,nehir,göl kenarları ve buralara adlar,isimler veren yöreler haliyle tümden dışarılar.Dışarılar olarak mevzu ettiğimiz bu yörelerde gezmeleriniz,tozmalarınız,ayak sürümeleriniz,bir yerden bir yere geçmeleriniz,seyri seyahatleriniz esnasında saldırılara uğrayabilir,dayaklar yiyebilir,kolunuz kanadınız kırılabilir,ağzınız burnunuz dağılabilir,devam edecek yaşamınızın bundan sonralarını bu saldırılardan mütevvellit bir uzvunuz eksik olarak ve acılar içerisinde sürdürebilirsiniz.Neye dayalıdır bu saldırı?.Bunun bir çok sebepleri vardır.Kadınsınızdır giyiminizle kuşamınızla,saçınızla başınızla,gözünüzle kaşınızla yaşamanın ve kanunların bir tek ona hak tanıdığı ademiyeye şehveti duygular içermişsinizdir bu suçtur.Ortada tahrik vardır ve hemde boyutları tarif edilemeyecek büyüklükte bir tahrik.Böyle açıktan açığa,joydak joydak,kısacık eteklerinizle fink atacak,karşıdaki ...

YAŞADIKÇA YOK ETTİKLERİMİZ

     Hasret sarar sarmalar,rüzgarlar misali bedenlerde etkiler göstererek eser durur.Gelmesini gözlersiniz uzaklardan.Gelmez,gelemez siz onun yokluğunu çekerken o başka yoklukların sarmallarının içine alınmıştır.Gurbet acıdır yokluk ise başka bir acı.Topu,yekünüyle bilinmez bir bilmece misali hepten bir sancı.Gökyüzünden karlar düşer,örter bembeyaz bir yorgan gibi tepeleri,dağları,yolları.Yaşam senin bir gıdım bile farkında değildir.Karlar düşerken tohumlardır,bitkilerdir,ağaçlardır,ormanlardır düşünülen.Sen kendini önemser itibara sokarsın nezdinde.Köprüleri yapan sensin nehirler üzerine,evleri kuran sensin yüksek,yüksek tepelere,yeşil bitki örtülerine.Bulunduğun mahallerden terki diyarlar ederek sensin gurbetleri yaratan,gitmelerin türettiği yokluklarla bunları hasretlere,bitmez sancılara sokup dönüştüren sen,sen.Karlar ılımanlığa dönüşümle,güneşin vuruşuyla,mevsimlere geçişle erimeye başlar.Eriyen karlarla sulanır topraklar.Otlar yeşerir sarı çiğdemler topraklardan fış...

TEPELER

      Tepeler tepeler uzak tepeler,içimde eksikliklerini duyup özlediğim çıkmak isteyip aşağıları seyretmek istediğim tepeler.Rüzgarlar uğuldasın,gökyüzünün maviliklerinde kuşlar kanatlar çırpıp,cıvıldaşarak musukiler sunsunlar.Aşağılarda deniz maviliklerini sergilesin.Dizleyi dizleyi çıktığım tepelerden kulaklarımda uğuldar rüzgarlarla aşağıları seyreylemek isterim.Dağlardaki garip çoban sürülerini önüne katıp çayırlara otlaklara sürsün.Onlara kavalıyla hükmetsin.Kavalının sihirli,büyüleyici sesi ruhumu dinlendirip büyülesin.Karanlığa kadar beklerim gece uzasın şikayetim olmaz.Çimenler üstüne uzanır cır cır böcek ötüşleri dinlerim.Gönlümde ne hüzün kalır nede kederim.14/Ağustos-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan   

DERECE

      Artık bana Konya'dan ayrılıp Anamur'a doğru,yükü tutup,yol alma zamanı geldi.Her mevsim Akdeniz görülesi yaşanası güzelliklerle dolu.Torosların tepelerinden çam ve ladin ağaçları arasından görülebilir uzaklıkları seyreylemek gerek.Kokuları ise daha farklı ve etkileyici.Günümüz koşulları her fırsatta doğaya sığınma mecburiyetlerini arzulatıp,istetiyor.Çocukluğumda keşiklerle (güdüm sırası) gelen köyümün hayvanlarının güdümünde yazılara,yazıların tepelerine çıkar,hayvanların peşlerinde onları otlaklara götürürken,ekine,bostana girmesinler diye arkalarından gönlümce bağırır,bu bağırıklarla hayvanları kontrol altına aldığımdan kendimce önemli bir kişi olduğum kanısına varır ve bundan hoşlanırdım.Kentlerde dilimiz kayboldu,yuttuk,bu yaşam ise tamamen pısırıklaşmaları getirdi.Anamur'dan telefonla arayan komşularımız "Ne duruyorsunuz Konya'da çakılı kaldınız,biz halâ deniz keyfi sürdürüyoruz"diyorlar.Denize dayanamadığımı bildiklerinden beni galeyana getirmek i...

SIRA CEVİZLERİM

      Gökyüzünün hüznü,hüznüyle gözyaşları döküşü benim mutluluğumdu,bir gıdım pencereden yağmur görüşümle.Bu sabah yağmurun çiselemesi bu tarifte yani bir gıdımlık hafif,tatlı ayaz havayı Konya'nın üzerine serpmiş.Bahçeye çıktım.Yerlerde ağaçlardan düşen kızılımsı ve sarı yapraklar var.Ağaçlar artık serinlemeye yüz tutma ve gece ayazlarıyla üşüyüp solgunlaşıyorlar.Kuşlar çelen altlarına sinmişler,cıvıldamaları kesilmiş beklemedeler.Yağış onları bu tür siperlere saklanmalara itiyor.Bahçedeyken gökyüzüne semalara bakıyorum.Kurşuni bir görünüm.Keşke diyorum sicim gibi yağmurlar inse bu mevsimlerde gökyüzü hüzün hüzün hüzünlense.Bahçeyi dolaşıyorum.Üzüm vermeyen asmaları budadım.Niye üzüm vermiyorlar?cinslerinden olsa gerek.Kabül ederimki sarmalık yaprakları çok güzel.Kıyamadığımdan söküp kaldırmıyor baharla yeşillikleriyle avunuyorum.Aşısız meyve verme aşamasına gelmiş iki cevizim var.Bahçenin biri bir,diğeride öbür köşesinde.Aşısız oldukları için beni pazardan ceviz almaya...

HATIRASI KALIR

      Dillerinizde söylenerek dudaklarınızda kalan olmuşmudur?Kalır dudaklarınızda ve o size eşsiz gelen sesi ise her daim kulaklarınızdadır.Hatırası yeter ömür biterde hatırası yeter.Öyleyse onu düşünmek hayalen bile olsa onu yaşamak güzeldir.Yılları zaman rüzgarların sonbaharda sararan yaprakları önüne katıp sürükleyip götürdüğü gibi alır siler götürür ve gerilerde yaşananların yaşadıklarınızın hatırası kalır.Verilen pozlar çekilen resimler boşu boşuna değildir siyah beyaz olsalarda geçmişte bir yerlerde durmuşluğun var olmuşluğun bakılası an an gerilere gidip hatırlanası tutar ve hatırası yeter.Günler,haftalar,aylar,mevsimler,seneler geçti.Iradık gittik,güzelliklerden,aşklardan.Bize sadece yaslar,öenlerimizi göremediğimiz setler çıktı.Yol alamıyoruz karanlıklar,zifirler var.Ömür diyorlar buna. 27/Ekim-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

KADINLARIN GÖZYAŞLARI

          Kadın ağlamaları,göz pıarlarından yaşlar inmesi kadar,içe işleyen bir şey yoktur.Kahverengi,siyah,yeşil,mavi gözlerin ağlayışları çok etkilidir.Ben ve benim gibi bazı insanlarda kadın ağlamaları içleri koparacak sarsıntılara neden olur ve yürekleri burkar.Kadınlar yapıcıdırlar,güçlüdürler,çalışkandırlar,derleyici,toplayıcıdırlar.Çok çaresiz olmazlarsa gözleri ıslanmaz.Onlar çaresiz bırakılmamalı,her kadına devlet desteği aylık maaşlar bağlanıp,hayatları güven altına alınmalıdır.Kadınlarının güvenli olmadığı ülkeler,yıkılmaya,yok edilmeye,talan edilmelere maruz kalırlar.Vatandaştan sandıklarda oy aldım deyip,bir oldu bittiyle iktidar olan zatı muhterem tarafından güzel yurdumuza mülteciler adı altında bir sürü ne olduğu belirsiz insanlar sokulup,bunlara devlet bütcesinden ekonomimizi zora sokacak maaşlar ödenmektedir.Bu paralar ne diye ödenmektedir,bu insanlar halâ neden ülkemizde semizlenip beslenilmektedirler?.Türk halkı bunu bilememekte ve isyan etm...

HIZLI KOŞULDU

      Biz farklı güzelliklerin olduğu seneleri yaşadık.Hele sinemalar.Ne güzel filmler seyrettik.Farklıydı o zamanlar.Sinemalarda seyrettiğimiz filmleri bir arkadaşımıza dostumuza olası bir yerde rastlamışsak anlata anlata bitiremez ve sinemaya gitmenin o filmi görüp seyredebilmenin kasım kasım kasılmanın övünmesini yapar bu övünmelerden hazlar alırdık.Bu zaman diliminde sinema kültürdü hemde üst düzey kültür.Ne güzel zamanlar geçirdik ve Yeşilçam sinema aşkımız hayaller ötesi bir rüyaydı,aşkı sevdaları,sevmeleri öğrendiğimiz güzel yeşilçam,yapraklarını tek tek birer birer döktüler ve seni kurutup yaşamanı sonlandırdılar.Dünya insanı çok hızlı koştu,yerinde durmuyor koştukça koşuyor ve bu koşmalarla yaşam düzeni ister istemez değişimlere zorunlu kalınıyor..04/Kasım-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

DOYAMADAN

      Ağaç oluklardan akan buz gibi suları avuçlarınıza alıp hapam hapam içtiğiniz olmuşmudur,yaylalarınızın koyaklarından çimenler üstüne oturup kar sularının eriyip şırıl şırıl aşağılara akıp giderken bir musukiyi andırır su seslerini dinlediğiniz olmuşmudur,yaban ördeklerinin vak vak diye öterek kanat çırpıp uçuşlarının gökyüzünde görüntülerine şahit olmuşluğunuzun güzelliklerinin etkilerinden kendinizi alabildiğiniz olmuşmudur?Saklandı,yitti gitti tüm o güzel değerler.Davarların peşinde koşan,koşarken dudaklar büzülüp dille ayar verilip ölçütlenerek öttürülen çoban ıslıklarının tükenişleri misali yol alıp kaybolup gitti tüm o yaşadığımız güzellikler.Unutamadım deyip gerilerde kalan veya bizlerden önce çekip giden mazinin ötesinde yitip giden o bir daha yaşarmıyım diye gıptayla içimizden geçirdiğimiz günler süratlice nasılda tükeniverdi,biz daha yaşanacak çok şeyler var diye beklerken.Kalbimizde kırılmışlıklar olmuştur,hüzünlerimiz hatıra olarak kalmıştır yürümüşlükler...

O UNUTULMAZ İLK AŞKLAR

İLK GÖZ AĞRISI                                                                                                                      Sitemler örüyor kaderin ağı Hayatım dökülen bir gül yaprağı Geçse de ömrümün en güzel çağı Başkadır ilk sevgi ilk göz ağrısı Şu mahzun kalbimin var bir yarası Ağlamak hıçkırmak her hatırası Takılsa duvağı yansa kınası Başkadır ilk sevgi ilk göz ağrısı Yanarım andıkça geçen günleri Kırılan dallarda solan gülleri Artık vakti geldi sorma nereye Elvedâ ey gençlik elveda ey dost.                                                        ...

ÖMRÜN BİTİRİLESİ YER

    31/Ekim-2021 tarihi günlerden pazar.Bu sabah Anamur yağmurlarla ıslandı.Bu güzelliği yağmurların yağışlarını özlemişim.Uzun uzun çelenlerden su damlacıklarının yerlere düşmelerini seyrettim.Sular çoğaldı toprak özlemiş bu yağışları ve bizlerde çok özledik.Seyirlik bakmadan ziyade çıkıp yürümek ve ıslanmak ihtiyacı hissediyorum ama cesaretim yok.Çocuk ruhum yaşlılığa yol almış.Yağmurlar düşerken rüzgarla savruluyorlar.Zeytin ağaçlarından bahsediyorum ve onlara 3.kattaki terastan bakıyorum.Rüzgarların savurmalarına gönülleri var.Boşluklarda ora bura deniz dalgaları özgürlüklerine benzer hareleniyorlar.Zeytinlerden göz seyrimi selviye kaydırıyorum."Selvi senden uzun yok" Ne kadar yükseklere uzamış gitmiş,etkileyici ve gösterişli cazibesine kapılmamak elde değil.Bir yerlerde bırakılan değerleriniz olmasa Anamur yaşanılası ömrünüzü feda edip seve seve bitirilesi yer..31/Ekim-2021  Şerafettin Sorkun/Anamur'dan 

KAÇARAK GÖÇLER

     Bir bakarsınız gece yağmurları başlar siz uykulardayken şimşekler çakarak.Şimşek çakmadan evvel karanlıkta bir ışık akımı pencerelerinizde yansır,odanız aydınlanır ve arkasından gök gürler.Musuki gibi gelir yağmurun pencerelere vuruşlarıyla çıkardığı sesler.Zaman bu yağan yağmurlarıda alıp götürüp yok etti benim olduğum bölgelerde.Başka coğrafyalarda usulsüz düzensiz seller götürürcesine yağışların olduğunu haberlerden izlemekteyim öyleki mal ve can kayıplarınada sebepler olmaktadır.2000 li yıllarda gezegendeki insan yapıları ya bulundukları yerleri terkedip başka yerlere ve bilhassa Avrupa Amerika Kanada ve Avustralya gibi ülkelere iltica etmek istemektedir.Ortadaoğu ve arap yarımadası denilen bölgedeki ülkelerde terör dur durak bilmemektedir.Hele hele 2021 lere gelinene kadar geçen sürelerde ekonomisi gelişmiş ülkelerin çoğu başka ülkelerin topraklarında terör örgütleri kurmakta ve bunlara silah ve maddi destekler vermektedir.Dünya ülkelerinde iyi niyet insanca yaş...

KÖYÜ BİR CANIM ÇEKER

     Konya-Bozkır/Kayacık köyü doğuşluyum.Bu köy bana göre bağları dağları tepe üzerindeki konumuyla Dünya'nın en güzel köyü ve güneşin ben bu köyde gülümsemesini gören tebessümlerine bakan kişisiyim.O köyde güneş benim yüzüm suyum hürmetine doğar sanırdım.O yıllarda güneş sadece bana tutkun ve bu tutkunluğu yüzünden bu köy insanlarıda güneşten nasiplerini almışlardır diye düşünürdüm.Gün doğmadan kalkışımızla güz zamanlarıysa karasal iklim özelliği taşıyan beldemizde havanın soğuk olmasından bu sebeple üşümelerimden dolayı dışarda güneşin ufuklardan çıkışını,çavmasını Alah'a 2 elimi açarak"Çavdır Allah ım güneşi" diyerek yalvarır ve ufuklardan güneş çavmasıyla "İşte Allah benim için güneşi doğdurdu" derdim.Kuşların bembeyaz örtülerde kurulan tuzakları görmeyip yiyecek bulmak için ora bura uçuşlarıyla kış günlerini,eşeklere binip yaylalara gidişlerle baharları,bağ bozumlarıyla güzün geldiğini yaşayarak köyümde görüp öğrendim.Koptum buralardan.Farzedin hiç hay...

YAPMAZ YAPAMAZ

     Bahtımızmı kara,alın yazımızmı kötü yazılmış vatandaşlar olarak her şeyleri pahalı alıyor bir türlü bütçelerimizi bazılarımız hariç ucu ucuna getiremiyoruz.Birileri bir araya gelerek bir parti kurarak sandıklardan  çıkan oylarla seçildiğini söyleyerek ülke idaresini eline alıyor sonra Bu ülkede Dünya'ya gelişimizle ömür sürdürerek gördüğümüz yaşlarla değişenin olmadığı bir tabloyu geç daha evvelki yaşadıklarımızdan çok daha kötülere,bataklara çamurlara batırıyor.O mu o?, saraylarda oturarak saltanat sürmeye  devam ediyor ve onu oradan indirebilecek bir baba yiğitde yok.Gerçekten yok.O ben seçildim buradan inmem,seçildiğim koltuktan ülkeyi batırsam yok etsem gençlerin geleceklerini karartsam bile kalkmam diyor.Bu gün ülkeyi gasp edip kendi başına babasının çiftliğine döndüren bu tek adam ortağı ile birlikte meclisten kendisine 30/Ekim-2021 tarihi itibarıyla bu milletvekilleri halkın vekillerimi bilmiyorum onların oy çokluklarıyla 2 yıl daha başkomutanlık yet...

KAPAN

     Vaziyeti durumlar gösteriyorki hırsızlıkların,yolsuzlukların,rüşvetin ana menşei haline gelen ülke konumunda ilk sıralardayız.Seçtiğimiz,sandıklarda oy verip başımıza bizleri yönetsin diye getirdiğimiz siyasetçiler gariban vatandaşların zorluklarla temin etmeye çalıştıkları nafakalarını vatandaşa hiç yaramayan ve kendi dümen sularına uygun bunun adına da yasalar çerçevesinde denilip hukuk adamı sifatları taşıyan dava vekilleriyle çalıp çırpıp kendileri veya yakınlarının,akrabalarının hesaplarına aktarıyorlar.Vatandaşın gruplaşması,hizipleşmesi;mesela nasıl?örnek "Müslüman iş Adamları"gibi.Daha başka örnek;Garibanın çocukları okumak,memleketine faydalı olmak için hayatının eğitimle geçen safhalarında bir kara kuru kalem,20-30 sahifelik sarı yapraklı defter alabilecek para bulamazken devlet kurumlarını işgal eden bürokratların çocukları babalarının yetkileriyle 18 yaşlarından itibaren bu kurumlarda görevler verilerek lojman ve misafirhanelerde de görevler alarak okuduğ...

ESKİ YILLARDA

     İşte koca yaz itti bizi güz mevsiminin kucağına,çıktı gitti hayatlarımızdan.Biz yitik kayıp kentler insanları değil sınırları kanlarla çizilen bir coğrafyayı vatan yapan binlerce şehitler verip bedeller ödeyerek burada bu topraklarda yaşamayı hak eden asil insanlar;sevgilere aç mutluluklar görmek istiyoruz.Bıktık ümüklerimize kadar gerginliklerden,farklı algılanmalardan,farklı sifatlara büründürülüp ayrıştırılmalardan.Biz her mevsimi çok güzel yaşadık o fukaralığın yoklukların kara bir bulut gibi üzerlerimize sinip parayı pulu zor gördüğümüz 60 lı ve 70 li senelerde.Damları toprak yağışlarda akmaları engellesin diye yuvaklarla yuvduğumuz evlerde otururduk.Bir sobanın başında ayrı ayrı odalarda değil hep bir aradaydık.Bir yorgan altında sokulurduk ayaz gecelerde birbirlerimize ve yarınları olan sabahlara mutlu şen şakrak uyanırdık.Umutsuz değil kindar,kızgın öfkelerle dolu hiç değil sevgilerle dolu doluyduk.Ayva,ceviz,iğde,bağ bozumları ve bozumlardan sonra biz çocukl...

BİR DAHA YÜRÜRMÜYÜM!!

     Sorma kalbim hiç sorma.Yorgun akşamları,bitmişlikleri,tükenmişlikleri,zifirlere dönen gecelerin uzayıp gidişlerini sorma bana.Ne anlatacak takatım,nede şorda,şurda,orda,burda durup izahatlar yapacak zamanım var.Ben beni biliyorum.Herkeslere kendimi boşa nefes tüketip anlatma kapsamlarının dışında,ıraklıklarında tutuyorum.Uzaklarda,ıssızlarda bir tek ağacım,çimenler arasında gelişmemiş küçücük cılız yeşilliği solmak üzere olan sararmış bir ot,bir fakirin kış gecelerinin soğuklarında bacasından gökyüzüne savrulup çıkan bir duman.Garbın afakını sarmışlığı gibi sarmış dört yanımızı boş süresi hiç gelmeyen,gerçekleşmeyen yoksul umutlar,piyangodan amorti çıkmış gibi züğürt avuntulara teslim olmuş hayatlar.Yürüyorum bitesi olmayan adımlar attıkça tükenmeyen yollarda.Şimdiye kadar varlığını hayallerle,anmalarla yaşatıp,geçen zamanlarla yok olup adı maziye dönen içimde her an canlanan uzak tepeler arkalarına saklanmış geçmişte yaşayıp bir daha yaşayamayacağım çocukluk günleri...

SENDEN BANA NE KALDI

       Kim görmüş kimselere söylemeyip onun sokaklarından geçip bir köşeye donarıp pencerelerine çakılı kalıp gözlerimle tül perdelerinin arkasından onu görebileceğim düşüncelerini taşıyarak evden çıktığımı.Mesafeler tutan bir kaç sokağı soluksuz koşar adımlarla geçip onun sokağında zula bir yere tüneyip durduğumu.Kim görmüş onun bana pencereden tül perdeyi aralayıp buluşacağımız anlamında eliyle kolunu gösterip saat işareti yaptığını.Benim bu işareti aldıktan sonra kafamı hafifçe sağa sola kimseler gördümü acaba diyerek baktıktan sonra görenin edenin olmadığı zannıyla başımı hafifçe eğerek onaylayıp donardığım duvar dibinden sevinç içinde ayrıldığımı. O gelir randevu yerine.Yürekler heyecanların sarıp sarmalayıp esrik ettiği dalgalarla doludur.Akacak bir yeri yoktur aynı yerde dolaşıp turlamalarla damarlardaki kanın.Buna sebep debi.Yüksek debi ve heyecan vücutlardaki elektrikleri çoğaltır.Eller kendiliğinden uzanıverir bir birine.Farkındasızlıktır,istektir,arzudur.T...

İYİ GELİR

     Kötü yaktılar.Deniz karşıdaydı denizi susuz saydılar.Yanarken ateş bile hüzünlüydü denizin müdahele dışı bırakılmasına.Ya bu müdahelesiz bırakılışla?koca deniz;köpükler saçtı beyaz beyaz,dalgaları kıyılara vururken.Çaresizliğin acısını taşıyor ve bu denli kalleşliğe bir şey yapamamanın üzüntülerini,acılarını yaşıyordu mavi mavi çokluklarıyla.Hayvanlar kaçıştılar.Kaçmaları beyhudeydi bir başka yerde başlatılan karşı ateşlerde kavruldular.Kuşlar uçamayan yavrularıyla boğuldular,yılanlar kurtuluş gördükleri bir başka ağaca çıkarken ağaçlarda sarılı yandılar ve şekilleri kaldı kavruk kavruk,iskeletleri çıkmış.Akdenizdi düşman,Egenin zümrüt yeşili dağlarıydı.Kurtuluş mücadelesinde ordularımızın büyük muzafferle düşmanı denize döktüğü ve"Ordular ilk hedefiniz Akdeniz"emrini verdiği bu dağlarımızın sıra sıra dizilip yeşiliyle Akdenizin onlara onların Akdenize hayat verdiği Toroslar ve Ege kıyılarıydı.Devlet değildi suçlu devleti o veya bu şekilde işgal edip kendi çarkları,k...

TUTARCASINA

     Mutluluklar yansıtılır,mutlu görünülürde her insanın içinde ara ara gelen bir ağrı vardır.Gidilmesi için ayaklanılıp adımlar atılan yollar değildir yorgun bırakan.Gördüğün göreceğin serserileşmiş,berduşluğu had safhalardaki gerçekleridir.Dışarda deli kuzey rüzgarlar eser.Kamçı gibi vurur bedenlere kuzey rüzgarları.Üşümezsin aldırmazsın çıplak ayaklarla dolaşsan bilem.Ama içlerde sol yanlarda başlayan hin oğlu hin,aşağılık,alçak sizi hiç eden bir ağrı saplanır sancı tutarcasına.10/Haziran-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

ZARARI YOKTUR

      Bedenlerde tutkular,gizli ihtiraslar nefes alır verircesine yaşadıkca hep vardır.Bunlarla rüzgarlar yada yağışlarla sel olup akmalar,yel olup gökyüzünde savruluşlara dönüşmeler gibi egomuzla meydana getirdiğimiz hayallerimizle yaşayıp gitmekteyiz.Neler neler istemekteyizki...Bir zamanlar rüyalar şehri olarak filmlerde,romanlarda lanse edilen Paris ve Roma şehirlerinin bir köşesinde yaşayıvermek,orada caddelere kurulu cafelerde takılmak içimizden geçirdiklerimiz arasında olmuştur.Ne vardı bu şehirlerde?İnsanların salt özgürlüklerimi yoksa kibarlıkları,yoksa yoksa farklı tiplerimi bizleri bu şehirlerde olma hayallerine iten?Evet hepsini,bunların tümünü katabiliriz.Şu kesinlikle bilinmeliki özgür olmak,hür olmak,kuşlar gibi uçuverip canımızın istediği yerlere gidivermek,sevgilinin yanına gidilecek,yada sevgili kurla elde edilecekse bu gidişle façamızın(Kılık kıyafetin)düzgün olmasına etken olan urbaların alınması,iki mahalle arasına herhangibir araç veya dolmuş,otobüsl...