Ana içeriğe atla

İSTANBUL NEFES ALIRKEN

 İstanbul'un bu mevsimlerinde davranışlarınızda serbestlikler vardır.Kuşların gökyüzünde sonsuzluklara özgürlükler estirir kanat çırpışlarına benzer duygular yaşarsınız.Yürümek istersiniz caddeler boyu,oturma düşüncelerini taşırsınız mesken olmayan çam ağaçları altlarına konulmuş banklarda.Bu kentin hayvan sevgileri çoğunluklu insanlarından yüz bulmalarından ötürü kediler ve daha çok köpeklere rastlarsınız.Yatarlar boylu boyunca kaldırımlarda yada okşayacak bir el arar gibi bakar dururlar gelene geçene.Onları uzaktan görür ürküler çekersiniz,köpektir ne olur ne olmaz geçerken bacaklarıma bir diş atarmı düşünceleri ağaç yapraklarını hafif sallayan rüzgarlar misali zihninizi yalar geçer ama aradıkları bir lokma yiyecek ve başlarını okşayacak şefkatli bir eldir.Mazi derin bir yara gibi eşer ve deşer içinizi.Hasret ve özlem şarkıları dinlemeleriniz o derinlerdeki maziye olan özlemlerinizdir.Aralık ayı ortalarındayız.Güneş var,hava ılıman,hafiften ılık ılık bir rüzgar yüzünüze sırtınıza vuruyor.İstanbul raks yapan bir kadın gibidir oynak ve değişken havasıyla ama sevilesidir gönül tutkularıyla.Yürüdüm aydos ormanları aşağısında yakacık tarafı caddede yol boyunca.Herkes farklı,caddeler üzerinde geçip giden arabaların sürücüleri farklı ve ben adımları atarken kaldırımlarda özgür olduğum görseliyle martıların gökyüzünde kanat çırpışlarının serbestliğini kendimle eşdeğer görüyor ve hissediyorum .Şehitliğin oradaki çamlığa geliyorum.Okul çıkış saatleriyle öğle sonlarında dışarı gezmeleri yapan ve ihtiyaç temin eden kadınlar adamlar ve okul mecburiyetinden salınmış çocuklar var caddelerde.Yollardan başka semtlere yolcular taşıyan minübüs ve otobüsler geçiyor.Üsküdar,Bostancı,Harem gibi merkezleri Kadıköy olmak üzere bir sürü semtlere seferler yapıyor,yolcular taşıyorlar.Kartal Uğur Mumcu Aydos ormanları altında rahat ve müstesna bir semt ve ben bu semtte yağmurların düşüşleriyle mevsim geçişi evreleri yaşarken gökyüzünün hüzünlerini andıran gözyaşlarının inişlerine,martıların ora bura uçuşlarıyla koca kentin bu ağlayışları duymayan nefes alışlarına şahit oluyorum.19/Aralık-2022 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...