Ana içeriğe atla

BİR DAHA YÜRÜRMÜYÜM!!


     Sorma kalbim hiç sorma.Yorgun akşamları,bitmişlikleri,tükenmişlikleri,zifirlere dönen gecelerin uzayıp gidişlerini sorma bana.Ne anlatacak takatım,nede şorda,şurda,orda,burda durup izahatlar yapacak zamanım var.Ben beni biliyorum.Herkeslere kendimi boşa nefes tüketip anlatma kapsamlarının dışında,ıraklıklarında tutuyorum.Uzaklarda,ıssızlarda bir tek ağacım,çimenler arasında gelişmemiş küçücük cılız yeşilliği solmak üzere olan sararmış bir ot,bir fakirin kış gecelerinin soğuklarında bacasından gökyüzüne savrulup çıkan bir duman.Garbın afakını sarmışlığı gibi sarmış dört yanımızı boş süresi hiç gelmeyen,gerçekleşmeyen yoksul umutlar,piyangodan amorti çıkmış gibi züğürt avuntulara teslim olmuş hayatlar.Yürüyorum bitesi olmayan adımlar attıkça tükenmeyen yollarda.Şimdiye kadar varlığını hayallerle,anmalarla yaşatıp,geçen zamanlarla yok olup adı maziye dönen içimde her an canlanan uzak tepeler arkalarına saklanmış geçmişte yaşayıp bir daha yaşayamayacağım çocukluk günlerimin çıra gibi yanar özlenişlerinin çok çok ötelerindeyim.İşte gidiyorum yol alıyorum.Yelkenler açık rüzgarlar sürüklüyor sessiz gemimi.Hevesim kırık içim buruk.Hatırla o birlikte hiç bitmesini istemeyip beraber geçirdiğimiz zamanları.Hayatımızdan her geçişiyle "Ne güzel Yaz'dı" deyip gıptalar edip imrentiler duyacağımız.Gitmelere mecbur bırakılıp ayrılışlar oldu sen başka ben başka evlerde uykuların gelmediği bitmez gecelerde yarınların oluvereceği günleri beklerken.Bitmiş,tükenmiş,kavuşamayacak çaresizliker içinde değildik.Eski birlikte yaşadığımız yıllarda dinlenilen şarkılar vardı bu kentte.Sen duymuştun,ben duymuştum ve halâ sen duyuyorsun ben duyuyorum.Şarkılar dinlenirken etkiler vardı geçen günlerimize özlemler duyuracak ve kalplerimize bitmesi,tükenmesi olmayan sevdalar yükleyip yaşatacak.Yürürmüyüm acaba bir daha,hevesim tutar gönlüm olurda girer yol alırmıyım bu yollara bir daha?Bu yüzden sorma kalbim sorma boşu boşuna.İşte gidiyorum..20/Eylül-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan   
                                                                                                                  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...