Ana içeriğe atla

İYİ GELİR

     Kötü yaktılar.Deniz karşıdaydı denizi susuz saydılar.Yanarken ateş bile hüzünlüydü denizin müdahele dışı bırakılmasına.Ya bu müdahelesiz bırakılışla?koca deniz;köpükler saçtı beyaz beyaz,dalgaları kıyılara vururken.Çaresizliğin acısını taşıyor ve bu denli kalleşliğe bir şey yapamamanın üzüntülerini,acılarını yaşıyordu mavi mavi çokluklarıyla.Hayvanlar kaçıştılar.Kaçmaları beyhudeydi bir başka yerde başlatılan karşı ateşlerde kavruldular.Kuşlar uçamayan yavrularıyla boğuldular,yılanlar kurtuluş gördükleri bir başka ağaca çıkarken ağaçlarda sarılı yandılar ve şekilleri kaldı kavruk kavruk,iskeletleri çıkmış.Akdenizdi düşman,Egenin zümrüt yeşili dağlarıydı.Kurtuluş mücadelesinde ordularımızın büyük muzafferle düşmanı denize döktüğü ve"Ordular ilk hedefiniz Akdeniz"emrini verdiği bu dağlarımızın sıra sıra dizilip yeşiliyle Akdenizin onlara onların Akdenize hayat verdiği Toroslar ve Ege kıyılarıydı.Devlet değildi suçlu devleti o veya bu şekilde işgal edip kendi çarkları,kendi dümen suları doğrultusunda döndürenler,çevirenlerdi.Çok daha evvel yaptıkları planlarla kurumların başına kayyumlar getirip,o kurumu işlevlirsiz kılıp hatta ve hatta kurum adına krediler çektirip büyük bataklara sokarak hantal çalışmaz hale dönüştürdükleri kurumu suçlu gösteriyorlardı şimdi utanmazlıkları,arsızlıkları ve yüzsüzlükleriyle.Bir ateş bir değil bir kaç yerde çıkarılıyorsa bu dikkatsizlikten doğan bir yanma değildir.Burada plan vardır,entrika vardır,hin oğlu hinlikler vardır.Acı büyük derin hemde çok derin.Şu oldu bu oldu demeyede gerek yok.Halk olarak gözlerimizle her şeyleri görüyor ama bu şekil düşmana teslimiyetçilikten bir tek sandığı bekleyerekten kurtulmaya,medetler ummaya çalışma sanısına kapılmanın boş bir avuntu olduğu ve hiç bir işe yaramayacağının kuşkularını da taşımaktayım.Bereketki bereket devletimizin başındaki en büyüğümüz yangın yerinde çay dağıtarak hemde yangınlar alev alevken kahramanca otobüs üzerinde bu cesurluğu gösterip halkımızın yaralarını sarmaya büyük ölçüde gayret gösterip fayda sağlamıştır.Bu en güzeliydi hakikaten gözlerimiz ıslandı.Her siyasetçi ve siyasete başlayıp iktidara talip olacak parti başkanı bunları yapmalı.Parti mitinglerinde çıkmalı otobüsün üstüne bozuk para atmalı,leblebi savurmalı,kağıtlı şeker atmalı.İyi gelir bizim halka çok iyi gelir.11/Ağustos-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan                          

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...