Bedenlerde tutkular,gizli ihtiraslar nefes alır verircesine yaşadıkca hep vardır.Bunlarla rüzgarlar yada yağışlarla sel olup akmalar,yel olup gökyüzünde savruluşlara dönüşmeler gibi egomuzla meydana getirdiğimiz hayallerimizle yaşayıp gitmekteyiz.Neler neler istemekteyizki...Bir zamanlar rüyalar şehri olarak filmlerde,romanlarda lanse edilen Paris ve Roma şehirlerinin bir köşesinde yaşayıvermek,orada caddelere kurulu cafelerde takılmak içimizden geçirdiklerimiz arasında olmuştur.Ne vardı bu şehirlerde?İnsanların salt özgürlüklerimi yoksa kibarlıkları,yoksa yoksa farklı tiplerimi bizleri bu şehirlerde olma hayallerine iten?Evet hepsini,bunların tümünü katabiliriz.Şu kesinlikle bilinmeliki özgür olmak,hür olmak,kuşlar gibi uçuverip canımızın istediği yerlere gidivermek,sevgilinin yanına gidilecek,yada sevgili kurla elde edilecekse bu gidişle façamızın(Kılık kıyafetin)düzgün olmasına etken olan urbaların alınması,iki mahalle arasına herhangibir araç veya dolmuş,otobüslerle gidilmesi bile bazı bedeller bağlıdır.Bu bedel Napolyon'unda PARA PARA PARA dediği gibi PARA'larla mümkündür.Akarınız yoksa,züğürt beş parasızsanız özgürlükten bahsetmeyin boş hayallerle yaşayıp durun.Hayal kurmanın kimseye zararı ziyanı yoktur ama fazla kaptırmamak şartıyla..20/Ekim-2018 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan
Yorumlar
Yorum Gönder