Ana içeriğe atla

DIŞARILAR


     Çarşıları,pazarları,caddeleri,sokakları barındıran dışarılar.Köyler,kırsallar,mezralar,ormanlar,dağlar,nehir,göl kenarları ve buralara adlar,isimler veren yöreler haliyle tümden dışarılar.Dışarılar olarak mevzu ettiğimiz bu yörelerde gezmeleriniz,tozmalarınız,ayak sürümeleriniz,bir yerden bir yere geçmeleriniz,seyri seyahatleriniz esnasında saldırılara uğrayabilir,dayaklar yiyebilir,kolunuz kanadınız kırılabilir,ağzınız burnunuz dağılabilir,devam edecek yaşamınızın bundan sonralarını bu saldırılardan mütevvellit bir uzvunuz eksik olarak ve acılar içerisinde sürdürebilirsiniz.Neye dayalıdır bu saldırı?.Bunun bir çok sebepleri vardır.Kadınsınızdır giyiminizle kuşamınızla,saçınızla başınızla,gözünüzle kaşınızla yaşamanın ve kanunların bir tek ona hak tanıdığı ademiyeye şehveti duygular içermişsinizdir bu suçtur.Ortada tahrik vardır ve hemde boyutları tarif edilemeyecek büyüklükte bir tahrik.Böyle açıktan açığa,joydak joydak,kısacık eteklerinizle fink atacak,karşıdaki ademiyeyi azdıracaksınız ondan sonrada"Sapık saldırısına uğradım adalet istiyorum suçlular cezalarını çeksinler"diye feryat-ı figan edeceksiniz.İşte böyle diyor kadını düşman gören zihniyetler,işte böyle öğretiyorlarlar yeni kuşaklara kadını hiç sayıp şeytan atfeden cehaletler.Medyadan gördük.Adamlar Allah adına Allahekber diyerek saçlarının bir teli göründü diye,ayakta işedin,bu işeme müslümanlığa aykırı diye beşeriyetin gözleri önünde suça maruz gördükleri kişilerin boğazlarını kesiyorlar veya kurşuna dizip yok ederek Dünya'yı bir mikroptan kurtardık inancı taşıyorlar.Böyle bir Din zalımlığı ve gaddarlığı olamaz böyle bir Din anlayışı taşıyan zihniyetlerle ulus olarak bir arada barınılamaz yaşam sürdürülemez.Bir kaç ay,gün,hafta bilemiyorum ana muhalefet partisi başkanı bir şehit cenazesi katılımında devleti yöneten en üst düzeydeki kişilerin yani devletin bulunduğu esneda linç edilmek istendi.Suçu işleyen kişiler salınıverildiler,azmettiricilerin kim oldukları araştırılmadı.Bir başka muhalif partinin başkan yardımcılarından bir tanesi dışarı dediğimiz sokakta bir başka şekilde linç girişimine maruz kaldı.Suçlular belli devlet görevini şimdilik ortaklaşa yürüten bir başka partinin militanı veya hapisten çok özel bir sebeple çıkarılan suç makinalarının fedaileri.Buna sebep ne,yani bu saldırıya?.İyi yönetilen kişilere yönetemiyor,çalıyor,çırpıyor,ülkenin varını yoğunu yandaşlara aktarıyor diye muhalif olup konuşulması.Konuşurmusunuz?,o zaman dışarı çıkmayacaksın.Komşumuz Afganistan'da olmuş olsaydı öldürülürdü,bereketki kanunlarımızın saat gibi işlediği ülkemizde olduda dayak yemekle kurtuldu.Muğla/Marmaris'te bir televizyon proğramı esnasında,proğramı yapanlar dışarıda bir kaç kişinin saldırısına uğrayıp canlı yayın yaparlarken tartaklandılar.Sebep?ormanların yanmasına engel olacak konuşmalar ve yorumlar yapmaları.Yine muhalefet partilerden birinin kadın genel başkanı ülkenin bazı yerlerinde,yörelerinde dışarıda esnaf,pazar,panayır,vatandaş ziyaretlerinde bir saçından tutulup sürüklenmediği kalıyor,her türden sataşmalara uğramalarının bini bir para.Bir gazeteci takibe alınıp,pusu kurularak,sokak ortasında sopalı saldırıya uğrayıp,hunharca döğülüyor,parmakları kırılıyor.Failler belli,bu eylemlerinden dolayı suç alıp almadıklarını bilen yok.Bereketki Afganistan değiliz ve sadece bu şekil dövülmelerle kurtulabiliyoruz.Dışarılarda,meskün olmayan yerlerde başınız açık saçık dolaşmalar yaparsanız,rüzgara karşı işer şekilde seyrü seyahatler ederseniz,elbette saldırılara maruz kalırsınız.Çok uzak değil yakın bir zaman yerel seçimlerde oy hırsızlığı (Yaman hırsıza bak kendi çalamamışsa ev sahibini nasıl suçladı gördük) şüphesi olduğu,hemde;"Yok ama muhakkak bir şeyler var" denilip,memleketin ekonomileri,5 kuruş israfların yapılamayacağı hiçlere sayılarak,yeni baştan seçim kararlarına varılıp,İstanbul ilimizde vatandaşlarımız oy kullanmak üzere seçim sandıklarına gönderildiler.İnsanlar kimselere güvenmeyip,vatandaşların oylarını çuvallara koyup,kapalı yerlerde,günlerce üzerlerine yatıp korudular.Onlara saldırmadılarmı?Saldırdılar ama oylar dışarıda olmadığı için oylarını koruyabildiler.İşte bu yüzden artık vara yoğa gezeyim ayak sürüyeyim,sokaklarda fink atayım dolaşma,turlama düşüncelerinide bırakın.Oturun evlerinizde dışarılara çıktırıverme eylemlerinede kalkışmayın.Temellimi evlerdemi duralım diyebilirsiniz.Hayır öyle bir şey yok.Yatır,ermiş,cami,derviş,üfürüğü kuvvetli hoca,kuran kursuna para yatırma veya çocuklarınızı bu kurs yerlerine getirme götürme,yetki verdiğimiz tek adam hüviyeti partisine katılma eylemlerini rahat rahat yapabilirsiniz.Kanunlarımız ve yasalarımız hiç bir ülke yasalarıyla kıyaslanmayacak,ölçütlenmeyecek sağlamlıktadır.Sizi her tür tehlikeden korurlar.Gününüz aydın,ocağınız bereketli,kazancınız bol olsun.21/Ağustos-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...