Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RUH DİNGİNLİĞİM

    Sabahın erken saatlerinde gün doğmadan hani şu kuşluk vakitleri dediğimiz seher yelinin ağaçlar üzerindeki yaprakları hışır hışır hışırtatarak sesler çıkarttığı zamanlarda beni uykuları bırakıp kalkmalara zorlayan neden ve sebepler yokken erkenden uyanışlarım taa çocukluğumun harman zamanlarından kalan alışkanlıklarımdan olsa gerek.Bu benim kurulu saatler gibi hiç değişmeksizin devam eder bu saat kalkışlarım sadece bana mahsus bir özellik olarak düşünülemez.Eminim gezegen üzerindeki çok insan benim kalkış saatlerimdeki kalkışları hayatları boyunca istisnasız yapmaktalar ve harfiyen uygulamaktalar.Yıllar evvelinden Konya Gazi Lisesinde birlikte okuduğumuz sınıf arkadaşlarımdan  Rahim Soral  yıllar sonra hayatın bizleri bir yerlere savurup her birimizi gezegenin bir yerlerine dağıtmış ve bu dağıtmalarla tesadüfi bir yerlerde karşılaşmamızla,bir araya gelmelerimizden birinde,bir yerlerde oturup eski günlerden konuşurken kendisinin daha okulun ders saati başlamadan (...

KİMLER VİRÜS TEHLİKESİNDE

    Aylara yıllara yayılı ne olacağı belirsiz bir virüs sarmalının içine itildik.Bu virüs in nasıl ne şekilde bir virüs olduğu tanısı üzerinde net hiç bir bilgi yok.Yerleştiği yerler vücudun en önemli organları.Akciğerleri kapsamlı şekilde işlevsiz kılmakta,damarlara yerleşerek pıhtılaşmalara neden olmakta.İnsanın seyri sefer eden yaşamında şu borcum,harcım bir bitsin hele ilerde çok güzel yaşamların içinde olacağım düşüncelerini taşıyacağımız gibi değilmiş meğer o borç harçlar içinde,iki yakamızın bir araya gelmediği eksikler içinde geçen yaşamlarımız.Hayatlarımızın en güzel yıllarıymışta bu geçen bitirdiğimiz yıllarımız ve biz bunların farkında olmadan bu güzellikleri yaşamış bitirmişiz.Olay dönüp dolaşıp vitaminlere gelmekte,gelmeyi geç gelip toslamakta.Hayatlarını kaybeden insanlarda genelinde ölüm olaylarının olmasına neden olan unsurlar vitamin eksiklikleri.Spor yapan,dengeli beslenen,güçlü bünyeleri olan insan yapıları bu virüsten rahatça kurtulabiliyorlarmış.Virüsün sı...

BU ŞEHRİ SEVMEK GİBİSİ

    Dünyanın neresi bilmem,her hangi bir yerinde yollarınızın çakıştığı kader birlikteliklerinizde,yüreklerinizi verdiğiniz dostluklar,arkadaşlıklar yaşadığınız,bunları zaman zaman resimler ettiğiniz ve devam eden hayat seyrinizin içinde ayrılık rüzgarları esmiş ayrılıklar yaşamışsınızdır.Kaç mevsimler geçmiştir hayatlarınızdan,güz yağmurları inmiştir,çiğ baharlar yeşilin en koyularını gözlerinize gelişiyle yeniden yansıtmış içinizde dağ dağ,dem dem koyu ya şama sevinçleri oluşturmuştur.Bu şehrin ıslak kaldırımlarında çok dolaştım.Her sokağında yıkılıp yıkılıp yenilerden imar talanlarıyla yapılmaları bile öldüremedi içimde yaşattığım hatıralarımı.Karlı kış günlerinin soğuklarında istasyon caddelerinde bir şeyler getiren,yine bir şeyler götüren acı acı siren seslerini duyduğum trenlere rayların üzerinden kayıp gidişlerini seyreyleyip bakarken gidişlerinin son buluşlarıyla battı çıktı tarafına yönelir kuzeyden gelen kamçı gibi yüzüme vuran soğuk rüzgarlara aldırmaz atkımı biraz ...

ATLARIN VURULUŞLARI

    Yerde bacağı kırılıp uzanıp yatan atlar gördüm.Sahiplerinin gözlerimin önünde silahlarını çıkarıp alınlarına bu yerde yatıp kalkamayan atların namluyu dayayıp tetiklere basıp öldürülüşlerini izlediğim zaman küçücük bir çocuktum.Yüzlerce,binlerce kez içim burkulur her aklıma gelişinde bu silemediğim unutamadığım vahşice katledişlerini silmek istememe rağmen bir türlü silemeyişimi eksikliğim olarak görürüm.18/Mayıs-2020 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

YAZINLAR

    Hiç yazmaya doyamadan oturdummu bir köşeye hiç bitmeyen yazacaklarım var diyorum kendimce.Ama nedendir havamı bulamıyor yazmaya yönelik isteklerim isteksizliklere dönüşüveriyor.Şair görsem,türkü duysam sevinç duyarım veya bir anlatıya dönüşmüş siz roman deyin adına elime geçiverse hele bir başlayım ilk sayfalarından okumaya son sayfafalarda buluveririm kendimi.Orhan Veli'nin beni bu havalar mahvetti dediği gibi benide bu hiç hoşlanmadığım haberler mahvetti.Nerden sar dırdıysam hayatımda bir mecburiyetmişcesine saat başı televizyonlardan verilen haber proğramlarına.Biliyorum sinek zırıltıları bile bunların yanında en hoşlanacağım bir melodi gibi düşünülüp sevilebilir.İddialar bitmiyor,kavgalar bitmiyor,herkeslerde bir katliam çağrıştırıcılığı,kavgalar neyin kavgaları,korunanlar neye karşı korunuyor,savunuluyor anlaşılır gibi değil.Birileri çok zenginlemiş ve halâ hiç durmamacasına zenginlemekte,şorda bir çıplak,yiyecek ekmeği yok,ona buna el açar biçareleştirilmiş şaşkınmı ...

ANNELER GÜNÜ MESAJIM

    Bu gün Anneler Günüymüş.Analarımız çocukları doğduklarından bu yana çocuklarının devamlı acaba kıllarına bir zararmı gelecek düşünceleriyle koca koca olunsa,çora çocuğa karışılınsa bile ölesiye himaye edici ve koruyucuları olarak tüm yaşamlarını onlara kul köle olacak vaziyette bitirirler.Yazıma başlarken bu gün Anneler Günüymüş diye başladım.Neden böyle dedim?..Bir tek gün Anneler Günü olamaz.Tüm senenin günleri Anneler Günüdür.Evlilikler yapıp ayrılıkla r yaşayan ailelerde erkekler genelde bir başka kadın bularak işin kolayına kaçıp hayatını bir başka kadınla devam ettirmeye karar alanlar açısından kadınların oranlarından çok fazladırlar.Hatta bazı kadınlar ölesiye kadar evlilik yapmayıp çocuklarına kendilerini adarlar.Analık bu yüzden çok farklıdır.Ben uzun bir süre bahçede kaldığımdan farkında olmadığım bilmeziye bir farkındasızlık içinde bu gününün Anneler Günü olduğunu,ayın kaçıdır takvim nerelere gelmiş bihaber vaziyetteyken anca bu sayfalara yeni girmemle Anneler G...

BİR DAHA ESME RÜZGAR

    Türk sanat musukisinin değerli seslerinden Sevim Şengül hanımefendinin "Bir Daha Esme Rüzgar Kırdın Aşk Dallarımı" adlı şarkılarını teknolojinin bizlere sunduğu imkanlardan dolayı sıklıkça you tube kanallarından dinlediğim olur.Benim şarkılar ve türküler gönlümün merdivenlerinin en üst basamaklarında kloserleşmiş dosyalar gibi yer tutarlar.Allah bana ses ve müzik aletlerini çalma yeteneğini kıyısından köşesinden hiç vermemiş ama hastalık derecesinde müziğe olan tutkuyu ve dinlemeyi,yağmurları yaşam olsun babında yer küreye serpiştirdiği gibi yağmur suları çokluğunda ruh perdelerime serpem serpem serpiştirmiştir.Bozkır'lı olupta "Aslan Mustafam" türküsünü nerede olursa olsun duyduğu zaman tahta kaşıkları eline alıp köçeklik yapmak isteyen,aklından geçirmeyen olmuşmudur acaba?Bozkır her ne kadar suları sert,insanları mert olarak bilinen bir belde olarak nam salmış isede Türkülerin dinlendiği,bu dinlenmelerle köçekliğe dönüşen insan yapılarıyla da ünlenerek evr...

AŞIK VEYSEL ÇUMRA'da

    Geçmiş tarihi yani geçen zamanlar içerisindeki seneleri pek hatırlayamam ama bu senelerin içerisindeki önem arzeden ve beni etkileyen olayları hatırlarım.Bütün bunlar sadece bana mahsus değildir.Hemen hemen hepimizde aşağı yukarı bu şekil gidişatlar olasıdır.Çocukluk yılları insanın hatıratında çok büyük anlam ifade eder.Çocukca sevgilerde tüm yürekler verilir,çocukca kalplerde metalik düşünceler olmadığı için sevgilerin şu yahut bu şekilde çokluğu hususunda bir kıyas yapamazsı nız.3 bulutlu evreden oluşan çocukluk yıllarım Bozkır-Konya,Çumra-Konya,Kozan-Adana'da geçti.Çumra'da ilkokuldayken bir gün öğretmenimiz;Çocuklar Aşık Veysel garajda görmek isterseniz dedi.Garaj hepimizin bildiği gibi şimdi otomobillerin apartmanların alt katlarında,yahut evlerin bahçelerinde şahsa ait özel park yerleri değilde vatandaşların şehirler arası seyahat ederken ücretli gidip geldikleri yer.Sonra otomobil ülkemizde o yıllarda kimde var ki?.Varsa bile park et bir yere vatandaş geçsin başına...

POTUK OMAR POTUK HÜSEYİN

      Köyümüzde kendi penceremden görüp,ara ara anlattığım geçmiş yaşam biçimleri,aslında içimde hiç dinmeyen köyüme olan özleminin dışa yansımasıdır.Bu gün;yaşamımın içinde olmuş,benim yaşadığım evrelerdeki zaman diliminin içinde rol almış,iki kardeşi anımsadım.Potuk Omar ( Ömer),Potuk Hüseyin.Haklarında hiç bir araştırmam yok,sadece geçmişteki görselimden biraz değineceğim.Babalarına Fehmi derler,Analarını hiç bilmem.Potuk aşırı kilolarınd an dolayı köylük yerde isimlerinin arkasına eklenmiş bir lakâp.Çok soğuklarda bile onların kısa kollu işliklerle (Gömlek) dolaşmaları,palto ve yün destekli giysileriyle üşüyenleri hayretlere düşürmüştür.Zaman,o zamanlar tarla işlerinin orakla,harman işlerinin öküzlerle,kağnılarla,düvenlerle görüldüğü zamanlar.Para kimselerde yok.Hayvan besleyeceksin,toprağın Aşık Veysel deyimiyle karnını kazmalarla küreklerle kazıp,yarıp ekeceksin,tırmıklarla yüzünü çizik çizik,çizecek,tırmalayacaksın,yağmurları bekleyip,ürünü takip edeceksin,o ürünü ...

KORKU

    Küçük küçük adımlarla uzak mesafeler katedilir.Varılan her yer insanda bu yeni yerleri tanımanın heyacanını yaşatırken ürküleride beraberinde getirir.Bilinmeyen hep fethedilmek istenir,korkulurda bu bilinmeyenden.İlk korkumu köyümde bir bilinmeyenle karşı karşıya geldiğim zaman yaşadım.Köyümüz konumu itibarıyla Soğla Gölüne yakın.Göle yakın bu bölgede köy insanı yaşamını toprağı ekip biçerek ve hayvan besleyerek sürdürür.Soğla Gölü belirli zamanlarda çekilir,bu çekilimle oradaki topraklar çok verimli ve hamuslu bir hale dönüşür.Sadece bizim köy değil civardaki tüm köyler gölün bu çekilimiyle bu verimli ve hamuslu hale dönüşen toprakları ekip biçerler,genelindede Nohut ekerler.Köylü hasat zamanı Soğladaki kendine ait yerdeki nohutunu söker,harmanında ayrıştırarak ürününü ambarına atar.Nohut artık ambarda leblebi olmak üzere onları almaya gelen tacirleri bekler.Nohut ekin gibi oraklarla biçilmez.Bu işlem nohutun sararmaya yüz tutmasıyla elle sökülerek topraktan çıkarılır...

DOKUZ SIZMA CİVA BAHÇESARAY

    Bin konutları yoğun trafik karmaşasından kurtulup geçerek pusulanın toplu iğneli başının devamlı kırpırtılarla yönlendiği esas kuzeye doğru gidiyorum.S.Ü.Alaeddin Keykubat kampüsünüde gerilerde bıraktıktan sonra,kırsallıklar yemyeşil görüş alanımın içinde.Bu görsel beni mutlu kılıyor.Bahar çiğ güzelliğiyle kırların yemyeşil doyumsuz güzellikleriyle gözlerimin önünde.Dokuz' a doğru yaklaşıyorum.Yol seyrim devam edip giderken sol tarafta kalan şadiye köprüsünün hemen üstüne kurulan yeni dokuz eski dokuz köyüne nazaran daha modern yapılarla beliriyor .Şadiye köprüsünün altında kalan eski dokuz'a doğru yaklaştığım zaman terkedilmemeye direnen bir görünüş sergilesede viran hali hissedilir derecede belirginleşiyor.Dokuz'un batısında 10-15 km.ötede tepelerin arkasında Sızma var.Bu köy insanı bu kuytu yerde yıllarca hayvancılıkla geçimini sürdürmüş,sonraları katırcı lakaplı bir vatandaşın kendilerine fazla uzak olmayan ilerdeki dağlarda civa madeni bulmasıyla onun madeninde çal...

BOZKIR'dan BİR HARUN SORKUN GEÇTİ

    Bir insanı örnek alırken yaptıkları yararlıysa benimsenir,onun gibi olmaya çalışılır hele çocuk ve heryanı fethetme çağlarında iseniz o örnek aldığınız insanın varlığı güvendir.Bu güven kime karşı,neye karşı?Mahallende,köyünde yaşadığın yerde sahip olmuşluklarıyın korunması,oyun oynarken senden büyüklerin seni bu oyuna dahil etmemeleri hatta kızıp bağırmaları dışlamaları çocukluk evrelerinde en zor evrelerden biridir.Çarşıya çıkarsın canın herşeyleri çeker,benim çocukluk evre lerim paranın olmadığı zamanlar olduğu için ceblerindede 5 kuruş yoktur.Neler yoktur Bozkır çarşısında.Atatürk ilkokulu önünde seyyar tablasıyla oradaki köşesinden yaz-kış hiç eksik olmayan Şambalı tatlıcısı,mevsim yazsa seyyar arabasıyla belirli yerlerde dolaşan dondurmacı,Kulenin dibindeki o zamanlar ortaokul olan sonra halk eğitim biçki ve dikiş yurdu olarak faaliyet gösteren binanın yanında seyyar köftecilik yapan Çetin-Metin kardeşlerin Babalarının seyyar durağan bir çadırdan öğle zamanlarında ma...

FIRAT KENARINDA YÜZEN KAYIKLAR

    Hayatımın geçen zamanlarını hep sokakları süpüren,kırlardaki otları savuran,tüm ağaçları ora bura sallayan rüzgarlara benzetirim.Rüzgarlar bazen ılık,bazense soğuk eserler.Hayatımızda bizi çok etkileyen şarkılar olmuştur.bunları dinlerken duygulanmış aynı zamandada onları dillerden düşürmemişizdir.Ben Fırat Kenarında Yüzen Kayıklar türküsünü radyodan o yıllarda çok kez duyup dinlemişiliğimin yanı sıra Bozkır'da sonyaz mahallemizde ilk akşamın başlamasıyla evlerinin önünde söyleyen biraz kaçık olduğunu düşündüğümüz abladan duyardım.Benim çocukluğumda bu bizden çok büyük ablanın isim vermeyeceğim hüzünlenen duygusal anısına şahit olmuş,bu türküyü yaşantımın değişik yerlerinde geçen sürelerde her duyuşumda buruk bir şekilde ne olduğunu bir daha hiç bilmediğim bu ablanın o zamanlarki hüzünlü halini hatıramda defalarca yad etmişimdir.Almanya iş kapısı olmadan evvel maddi durumu iyi olmayan köy gençleri belirli bir yaşa geldikleri zaman yahutta askerlik hizmetlerini ifa ettikten...

BEĞENDİKLERİM-BEĞENMEDİKLERİM

    Ekonomisi bozuk toplumlarda asla hiçbir tartışma kazanılmaz derdi Babam.Ülkemiz bir haklılar ülkesi,herkes yerden göğe haklı.Kırmızı ışıkların küçük olan ve yeni büyümeye başlayan şehirlerde ilk kullanımlarında bu ışıklara hiç bir araç sürücüsü aldırmaz ve itibar etmez ve bir kaza anında meydana gelen tartışmalarda her iki kazazade banada yeşil yandı gerekçesini kıyasıya iddia ederdi ve bereket teknoloji mobesa kameralarla kırmızı ışık ihlalini s on buldurdu nedenide bu kameralarda plakanın okunmasıyla gelen para cezaları bu ihlali tamamen yok etti.Bu şehirlerin süratle büyümeleri kırlara özlemide paralelinde getirdi.Genelinde bankaların kredileriyle borç harç temin edilen arabalarla piknik alanları çokca itibar edilen yerler haline geldi.Arabasıyla çoluk çocuk yahut samimi olduğu arkadaş eş dost gruplarıyla bu alanlara gelen vatandaş pırıl pırıl yerler arayıp oralara çöker,yer içer oradan gidiminde Doğa'yı fitursuzca kirlettiği bilinen gerçeklerdir.Umumun çok bulunduğu ka...

HAYRULLAH SORKUN (Ebemin Hayrullah'ı)

   Babam Bozkır/Kozağaç köyüne atandı.Sandı'dan at arabasıyla dayım geldi,Bozkır'a göç ediyoruz.Yatak,yorgan,yastık bir kaç tava ve tencere,bir ağaçtan yapılmış senit,oklava,pişirgeç ve anamın özellikle arabaya koyduğu,hiç unutmam saçayağından ibaret olan eşyalarımız,at arabasının hepimizi rahatça alacağı kadar.Kardeşlerim Sebahattin ve Feza onlar henüz doğmadılar.Babam Bozkır'da yeni görevinin başında.Eşyalar yüklendi,komşularla veda ederken sarılınıp ağlaşıldı.Ben yaştaki çocuklar bize bakıyorlar.Uğurlamada İkbal teyzem ve kuzenlerim kızları var.Arabaya çıkarılıp eşyaların üzerine oturduk.Tüm bunlardan sonra dayım dizginler elinde,arabada koşulu atlara deh diyerek komut verdi.Atların hareketiyle arabanın tekerleklerinden çıkıp yansıyan aks sesleri kulaklarımıza geliyor.Biz giderken farkediyorum teyzem ağlıyor.Gözlerim anama kayıyor,o da teyzemden farksız gözleri sulu.Yola inince gerilere alçak dama,çete emmimin evlerine sonra sol yandaki evleri bir bir yalıyor gözlerim.Ak...

TOZALI GELİN

     Havva teyzem hatıralarımda hep tozalı gelinim olarak canlanır.Onu kader sel sularının önüne ne gelirse silip süpürdüğü gibi Sandı,Bozkır,Saray,Konya ve İstanbul eksenleri ortamlarında mecburi bir sürükleyiş içerisine alıp adeta yerden yere vurmuştur.Anamın babası dedeme;köyü Sandı ve o havaledeki köylerde kerimoğlu apdullah derler.Sandı,Soğla gölünün tepelere varmayan ovada kalan,gölün Seydişehir tarafı değilde,Bozkır istikameti tarafındadır.Köylünün hemen hepisinin uğraşları rençberlik,çift,çubuktur.Köylünün kendine göre baktığı küçükbaş olarak koyun-keçi,büyükbaş olarak inek,diğer türlü bir yerlere gitmek veya yüklerini taşımak için kullanılan At-eşek ve çiftte,çubukta fakir olan çoğunluğun kullandığı hane başına düşen 1 çift öküz,kümeslerinde yumurta ve beyaz et ihtiyaçlarına hitap eden sayıları 30-40 geçmeyen kanatlılarıyla genelleme yaptığım bu hayvanlar yaşamlarının en önemli gereksinmeleridir.Köylü toprağı sürüp,işleyip üretirse karnını doyurur,üretmezse,hayva...

TÜRKÜLERE SIĞDIRILAN YAŞAMLARIMIZ

    Yıldızlı gecelerin kör karanlıklarına şavkıyan ışıklarında,Ağustos Böceklerinin ötüşlerini dinlerken,bu ötüşleri sevsemmi sevmesemmi sorusuna hep takılıp kararsızlık içerisinde kalmışımdır.Bu böcek neden bu kadar uzun ve neden hep aynı tempoyla öter hiçbir zaman anlamış değilim.Börtü böcek,karınca,arı tekmil tüm hayvanların kendilerine göre bir dilleri vardır muhakkak ama Ağustos Böceklerindeki 24 saatin her saniyesinde cır cır ötecek enerjiyi nerden bulduklarına ve ne için öttüklerine şaşırmamak elde değil.Zamanın insanların önüne nasıl,ne şekil görüntüler sergileyeceği ve nasıl bir gelecek belirleyeceği şüphesiz her insanın belleğinde ara ara dalgalar yapar.Her insan saygın ve güzel yaşamak ister ama hayatın içinde sür-git devam eden ömür çizgisinde kötü giden gelişmelerde olur.Bir gerçek yaşam hikayesi dinlemişimdir.Anadolu insanı saf,tertemiz,arı duru duyguları olan bir yapıya sahiptir.Birileri tarafından hep sömürülür,hep kandırılır ama o,aldırmaz yiğitçe mücadelesini...

KONYA'da MEVSİMLER

          Havanın  ılıklığını rüzgarların esip,vuruşlarıyla yüzümde,kollarımda,elbiselerimin altındaki tenimde hissediyorum.Kış uzun geceleriyle sıkıntı demek,yokluk demek,hastalıklara maruz kalmak demek.İlkbaharın gelişiyle tüm çevrede hele hele toprakta bir uyanış var.İlk defa Konya'nın Meram çayı,Altınapa barajının yağışlarla dolmasıyla özgürce akıyor,Konya'lının yüzünü güldürüyor.Konya'dan bakıldığında,Meram tarafında,güneşin batış istikametinde,Loras dağı var.Loras dağının tepelerinde rüzgarların ve güneşin henüz eritemediği karları görebiliyorsunuz.Selçuklular bu dağı savaş dönemlerinde stratejik açıdan kullanmışlar.Önceden haber alınan savaş,kaçınılmaz hale dönüşürse kadınları,çocukları,veliahtları,bir kısım hayvanları yiyecek stoklarıyla birlikte bu dağa taşırlar,bu dağda yapmış oldukları küçük hisarlara yerleşen saray efradı,savaş bitesiye burada kalır,Alaaddin tepesindeki sarayla dağ arasındaki mesafeden,duruma göre birbirlerinden haber alma ileti...

BOZKIR'da KAYIP KIZ AYLA

    Her mevsim bizleri etki alanına alıp,etki alanındaki şartlarına göre hayatın içinde bir faaliyete yönlendirip,orada bir görev belirliyor.Yaşarken gözünüzle gördükleriniz,uykuya yatarkende kafanızdan geçirdikleriniz oluyor.Yorgunsanız çok çabuk uyuyorsunuz,değilseniz dalıp gitmeler geç zamanları alıyor.Sonyazda benim dünyamda hep oyunlar var,bu oyunlar,Bozkır'ın çarşısında akşamın olmasını hiç istemeden sürgit devam ederken,beni kazma kürek çalışan bir işçinin yoruluşu kadar yorduğundan,ilk akşamdan evde yemeğimi yememle olduğum bir yerde uykuya dalışım çocukluk yıllarımda belirgin anılar olarak hep hatırlanmış,hiç unutulmamıştır.Evin neresinde kıvrılırsam kıvrılayım,sabahleyin uyanışlarım hep yatakta olmuştur.O zamanlar yattığım yeri bilen kişi olarak akşam evin bir köşesinde kıvrılıp uyumumla beni yatağa Anamın kucaklayıp götürdüğü algısını henüz kavrayacak yaşta değildim.Bir sabah güm güm vuran bir davul sesiyle uyandım.Yataktan fırlayıp pencereye koşuşumla korkmadım,sin...