Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SEYDİŞEHİR'de YAŞANAN

İçindeki düşünceleri,kalbinden geçenleri,yapmak isteyip yapamadıklarını yahutta yapacaklarını şekillere döküp onları sanat eserleri haline dönüştürenlere sanatçı denir.Onlar bir taklit yahut görselliğe göre hareketler sergilemez.Tüm kalplerini eserlerine yansıtırlar.Yansıttıkları geride bıraktıkları,özlemleri,gelecekteki istekleri ve içlerindeki güzelliklerdir. Yıllar yıllar öncesinde Seydişehir'de Küpe dağlarının altlarında uzun uzun kavakların,görkemli söğütlerin arasında,diğer evlere nazaran biraz daha ayrıcalıklı,şehirden az uzak,Küpe dağlarının altlarındaki bağlara,bahçelere daha yakın,müstesna,2 katlı sarı evde,bir yürek atardı.Belliki burada ağaçların arasındaki bu müstesna evde yaşama ve oturma düşüncesi doğadan ayrılmamak,tabiatla özdeşleşmekti.Öyle düşüncelerle yapılmıştı bu sarı 2 katlı ev.Ağaçlarda,çimenlerde yeşi...

AKDENİZ SENİ SEVİYORUM

  Herhangi bir şeyin içyüzünü gizliliğini merak edip araştırma.Buna içsel dürtülerin sizi şüphelere götürmeside diyebilirsiniz.Niye merak?Bana ne,görmezden gelebilme yetisi bende yokmu?var öyleyse bu tecessüs niye?Al işte arapça bir terim ister istemez burada telafuz edildi.Kullanmayım diyorum,hiç bir yabancı kelimeyi dilimde döndürmeyim,ağzıma almayım diyorum ama galiba bundan gerçektende kurtuluş yok.Ne yapsak ne etsek hep birlikte konuştuğumuz özüm öz güzelTürkçemizin içine yabancı bir kelime sokuyoruz.Hele okuduğum gazetelerin köşe yazarları.Yabancı kelimeler kullanmakta adeta birbirleriyle yarış ediyorlar.Çok azı Türkçe kelimeler kullanmaktalar.Anamur'da sabah,öğle,ikindi her fırsatta yürüyüşler,gezmeler yapmaktayım.Genelde kumsala iniyor hışırtılarla bol köpüklü dalgalar çıkarıp kıyılara yayan denizi seyrediyorum.Bu kentte güneş hiç batmıyor ılık rüzgarlar ise her daim bedenleri yalayıp geçerken sükûnetin ve sessizliğin leziz tadını yaşıyorum.Tek tük martılar sahilin üstünde ...

NERDE BEKLENTİLERİMİZ

     İnsanlarımızı bir duygu sömürüsünün içerisine sürükleyip çıkmazlara sokar politikalarla halâ nutuklar atılmakta.Çarşıda pazarda vatandaşlar sebzelere,meyvelere seyirlik bakmaktalar.Canının istediğini alabilen yok,fiyatlar el yakmakta.Yahu şunu bana aklı selim bir kişi izah etsin.25-30 milyar dolarları Suriye'lilere üresinler diye saçıp,savuran bir zihniyetten neden bir hesap soran yok?Biz bu kadar paralarla sığırlar alıp,sığırlar üretseydik eti çok ucuz yer,fiyatlar uçtu kaçtı diye mavulamazdık.Neden onları şuanda kobani denen yerlere asker çıkarıp savaş başlatarak elde ettiğimizi sandığımız yahutta bize öyle olduğunu söylenen yerlere gerisin geri göndermiyoruz?Biz neyi bekliyoruz?Birileri saraylarda korumalarla saltanatlar sürsün,yesin,içsin,yatsın diyemi oylar verdik?Nerde bizim beklentilerimiz,nerede gençlerimizin gelecekleri?Nerede bir bilen varmı?.23/Kasım-2018 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

KIŞ GELİRKEN

    İnsan aklıyla sığınaklar,barınaklar yapmış,kendini garantilere almış sıkıntı yokta,e n çok hayvanlar,kuşlar çaresiz kışın gelişiyle.Bazı yerlere karlar düştü.Gezegenin yaşam ortaklarımız hayvanlar için Kış'la birlikte yiyecek bulmakta zorlaşmakta.Sabahtan akşama kadar kedilerin,köpeklerin,kuşların su içmeden,yiyecek bulamadan geçirdikleri çok geceler olacak,bazıları ayaz gecelere dayanamadan donarak hayatları son bulacaktır.Sofralarınızdan artan ufak tefek kırıntıları balkonlarınıza veya pencerelerin denizliklerine bırakırsanız kuşların yararlanmalarına sebep olacak,onların Bahar'la birlikte birkaç yavru çıkarmasına katkılar sağlamış olacaksınız.Elbette çöpler poşetlerde olacak ve çöp konteynırlarina atılacak.Kış gelmişken bu alışkanlığınızdan bir süre vazgeçip ekmek,yemek artıklarınızı çöp konteynırlarının kenarlarına bırakırsanız bu hayvanlar onları çok çabuk farkedip karınlarını doyurabileceklerdir.Hele sahipsiz olan köpekler!!Onlar için yiyecek bulmak çok daha zordur.....

SİYAH BEYAZ BİR RESİM

     Eski b ir fotoğraf evinizin çekmecesinde yahut kıyıda köşede bir yerlerde elinize geçiverir.Uzun uzun bakarsınız o resme.Daldırır sizi mazinin o urganların çekme çelik halatların ölçümlerine yetmediği derinliklerine.Bir hüzün dalgasıda ayrıca sarıverir tüm bedenizi o resme bakışınızla birlikte.Bu resim ölmüş Anneniz yahut Babanız yahut mazide bir zamanlar dolu dolu heyacanlarınızın olduğu evrelerde verdiğiniz bir pozdur.Ağır ağır çıktığınız hayat merdivenlerinde merdivenin son basamağına nasıl bu kadar çabucak geliverdiğiniz sizde buruk bir acıya dönüşmüştür..Zamanın değişmesiyle dijital ortamlara geçmelerin getirdiği,cep telefonlarınızla anında görüntüler aldığınız,alabildiğiniz imkanların size sunduğu olanaklar eski resimlerinizin ortadan kalkmasına neden olmuştur.O elinize geçen bir tek resim nasıl orada kalmış unutulmuş ve gözünüze çarpmış ise sizi evin bir tarafında yahut dolaplarınızın çekmecelerinde özenle muhafaza ettiğiniz eski albümlere maziyi yaşamak adına...

GÖZYAŞLARI

     Gemilerin kalkması başka limanlara gitmesi lazım.Kalkan gemiler gibi yapraklar başlayış ve yol alış misali solmalı ve sararıp dökülmeliler.Hüzün yükü değil solmalar,dökülmeler biz öyle sanıp öyle tasfirliyoruz.Sonbahar başlar Eylül yavaş yavaş yol alırken.Arkasından rüzgarlar eser ağaçlar bu esmelerle hışır hışır sesler çıkarırlar ve yavaş yavaş yine hafif soğuyan rüzgar devam edişleriyle ağaçlar üzerindeki yapraklar sararmalara yüz tutarlar.Her biri art arda veya tek tek yerlere düşerler Sarı Sonbahar gelmiştir.Sonbahar çoktan geçip gitti Kış kapıdan bacadan çıkıp başka taraflara geçip gidecek bahaneler aramakta.Baharın ayak sesleri çoktan duyuldu Anamur'da.Gelincikleri görüyorum gezdiğim kırsallarda.Ebabiller sağlı sollu dere kenarında gökyüzünün herhangi bir yerinde çoktan gelip ora bura uçuşmaktalar.Belliki sevdalar başlayıp kuluçkalara yatacaklar.Yeryüzünde tekmil tüm canlılarda sevda var.Böcüde,böcekte,karıncada,ibibikte,papağanda,devekuşunda aklınıza gelebilec...

UZAKLARDA ÖZLEDİĞİM

     Köyde tarlalarda hayvanların arkasında güdüm için ileri geri hareketler ederken ekinler yeni işlenmişse(Biçilmişse)bu biçilen adlarına anız denilen kısa saplar kontrollü basmazsanız ayakkabılarınızın açık yerlerinden muhakkakki muhakkak girer ve çıplak ayaklarınıza batarak sizi yaralayabilir.Genelinde buğday ekilen tarlalarda olup kısa kesilen ekin saplarıdır bu anızlar.Yaşar Kemal'in "İnce Memed" eserini okumuşsanız İnce Memed'in çocukken tarlalarda ayaklarına batan çakır dikenlerini hafızalarınızda canlandırarak İnce Memed'in çakır dikenleriyle dolu tarlalardan geçerken ne çok çektiğini bir fırsatta da Apti Ağanın sultasını yıktıktan sonra o çocukluk günlerinde zorluklar çekerek çakırdikenleri dolu tarlalardan geçerken ayaklarına batan çakırdikenine olan öfkesini dindirmek adına çakırdiken tarlalarını ateşe verip yakarak yok ettiğini okuyanlardan ve İnce Memede hak verenlerden biriyim.Bunu tarlalarda izi olmayan koyun kuzular gütmeyenler davarın malın mela...

KOZAN - ALİ İHSAN KÜTÜKOĞLU TELEFON SÜRPRİZİ

    Bir kaç gün evvel Adana/Kozan'dan çocukluk ve sınıf arkadaşlarımdan Ali İhsan Kütükoğlu Adana'dan beni telefonla arayıp,bu günden için,sırf içindeki Kozan özlemini dindirmek adına,Kozan'da olacağını belirtmişti.Kozan'a selam söylemesini,bağları,bahçeleri,sokakları benim içinde dolaşmasını hatta ve hatta o çocukluk yıllarında adına iliştir dediğimiz sokakta bir yer merkez edilerek üstü örtülü 3 tekerlekli seyyar arabada satılan sucukla ekmek arası yapılan çok sevdiğimiz yiyecekten halâ varsa yemesini,bardak bardak götürdüğümüz şalgamlardan içmesini söylemiştim.Bu gün Kozan'dan teledonla arayıp,Kozan'da olduğunun teyidini yaptı.Mezarlıktan çıktğını ve melek girmez sokağı tariflememi söyledi.O arabada giderken devam eden telefon muhaberatımızda Zahide Eker'lerin evlerinin oradan geçiyor olduğunu,bu cadde yukarıya kadar hamam sokaktır ve ekerlerin evlerini geçtikten sonra ilk sokaktan hemen sağ tarafa dönmesini belirttim.Ali İhsan tamam deyip döndüğünü belir...

BİR ZAMANLAR

Eski günlerinizi akıllarınıza getirmeden yeni içinde bulunduğunuz zaman zarfındaki günlerde devam edecek gelişmelere birden bire kararlar veremezsiniz.Ev alacaksınız,araba satın alacaksınız veya çocuklarınız hayati meseleler üzerinde kararsız kalmaktalar veya ani kararlar verecekler onlara doğru veya eğri kararlar olduğu hususunda uyarılar yaparsınız.Böylede olmalıdır.Ebeveynleriniz sağsa ebeveynlerinize ve en önemlisi eşinize muhakkakki muhakkak fikir sormalı,fikrini almalı bu yetmedi en yakın arkadaşlarınıza konuyu açmalı arkadaşlarınızın fikirlerinede itibar etmelisiniz.Tüm bu çoklu ortak bilgi birikimleriyle kararlarınızı sabitleştirip gerçek size uygun olacak karara varırsınız.Öteden beri biliniyorki evinize hırsız girip öte berinizi çalmış tüm birikimlerinizi yüklenip götürmüşse,7 den 70 e herkes kabahatin sizde olduğunu söyleyip hırsızı haklı çıkarabilirler.Yani bunu örnek olarak veriyorum herkeslere danışmışlıkla yaptığınız alışverişlerde eğer kanmış büyük madik yemişseniz bu v...

DÜNYA HAİNSE

     Bazen geceyi yenemediğiniz şafağı sökemediğiniz kör gecelere müptela olduğunuz zamanları yaşadığınız olmuştur.Kış geceleridir çoğunluk bu zamanlar.Kedermi?sizde.Kuyulara sarkıttığınız kovaların iplerle çekmelerinizde susuz gelişleri misali bomboş.Bir bir bütünü rüya gibi gelen hayatınızın umut dalları çerden çöpten hepsi kırılmış ve tutulası bir tek hatıradır yok aklınızda kalıp sizi bağlayan.Bu hatıradır sizi yanınızda olmasa hasretler çekseniz bile yaşatan hayata bağlayıp tutan.Özlemekmi?sizde.Bundandır Kış gecelerinin hiç bitmez ulana ulana ulanmışlıkları,bitmeyip sabahların olmayışları.Yan öyleyse yan kül olasıya bu bitmez gecelerin derinliklerinde.O zaman geçmişim,geleceğim ve geleceğimde tüm yaşayacaklarım hepinize elveda.Son değildi kalp kırılmışlığı hiç değildi Akdeniz'in bu kentinde yana yana kül olunmayacak sabah hiç bitmez karanlıklar içinde kalınmayacak ve asla elveda hiç denilmeyecek yaşam farklı bir algıyla daha güzel sevilecekti.Kıyılarında sadece deni...

HEP ÇOCUK KALMA İSTEĞİ

         Gönlümüzde depreşik duyguların taklalar atar,dağ dağ heyecanlara dönüşen çılgınlıkların had safhalarda olduğu,tarifi zor,anlaşılması güç,egoları yüksek,doyumsuzlukları hiç bitmeyen yer kürenin adına insan denilen uçarı varlıklarımıyız?Keşke deriz keşke;"Yer küre tüm imkan ve olanaklarını bizlere sunsa,sadece bu güzelliklerden,bu imkanlardan bizler yararlansak".Yaşadığım kentlerde çocukluğum zıp zıplarıyla,gazoz kapaklarıyla,aşık kemikleri oyunlarıyla içime sığmayan heyecanlarla dolu dolu geçti.Ne heyecanlar yaşardık bu oyunları oynarken arkadaşlarımızla.Okul bitiminde daha annelerimizin hazırladığı yemekleri al acele sofralarda bitirmeden kalkar,sokağa atar,kaptırdık kendimizi bu oyun dünyalarının gizemine.O gün bilyelerimiz,gazoz kapaklarımız,aşık kemiklerimiz ütülmüşsek azalmış veya hiç kalmamışsa dünyamız daralır,per perişan durumlara düşer bağlar,bahçeler,hanlar,hamamlar,kervansaraylar kaybetmişcesine ağzımızı bıçaklar açmaz,üzüntülerden yaşam denge...

RUH DİNGİNLİĞİM

      Sabahın erken saatlerinde gün doğmadan hani şu kuşluk vakitleri dediğimiz seher yelinin ağaçlar üzerindeki yaprakları hışır hışır hışırtatarak sesler çıkarttığı zamanlarda beni uykuları bırakıp kalkmalara zorlayan neden ve sebepler yokken erkenden uyanışlarım taa çocukluğumun harman zamanlarından kalan alışkanlıklarımdan olsa gerek.Bu benim kurulu saatler gibi hiç değişmeksizin devam eder bu saat kalkışlarım sadece bana mahsus bir özellik olarak düşünülemez.Eminim gezegen üzerindeki çok insan benim kalkış saatlerimdeki kalkışları hayatları boyunca istisnasız yapmaktalar ve harfiyen uygulamaktalar.Yıllar evvelinden Konya Gazi Lisesinde birlikte okuduğumuz sınıf arkadaşlarımdan Rahim yıllar sonra hayatın bizleri bir yerlere savurup her birimizi gezegenin bir yerlerine dağıtmış ve bu dağıtmalarla tesadüfi bir yerlerde karşılaşmamızla,bir araya gelmelerimizden birinde,bir yerlerde oturup eski günlerden konuşurken kendisinin daha okulun ders saati başlamadan (Ders başlam...

BAZEN

      Bazen sarı sarı odalara kapanma istekleriniz tutar.Hüzünler çöker,özlemlerinizin artmalarına karşı koyamazsınız.Gurbet veya sıla değildir hüzünler çökertip,ağlatan,sızlatan.Noksanlıklar vardır hayatlarınızda,kapatılması güç eksiklikler.Çeşmelere gider kap,kacakları,güğümleri,boduçları doldurursunuzda,duyduğunuz eksiklikleri asla dolduramazsınız.Nasılda güven duyardık onlar hayatlarımızdayken.Bırakamadığımız oyunların bitimiyle karınlarımız acıkır,kapılardan girişimizle "Bu gün ne yiyeceğiz" diye sorar,sevecen karşılarlar,bulur buluşturur önlerimize koyarlar,afralarımızı tafralarımızı çekerler yinede yavrum kuzum laflarını eksik etmezlerdi Analarımız. Ayaklar gitmiyor,bedenler yorgun.Bilebilirmiydik bir gün böyle yorulup yarınları ne olacağı belirsiz günlerde,sarı sarı odalara kapanıp özlemler hasretler duyabileceğimizi?.Ah yalan dünya ahh.Avutmuşsun bizleri,istekleri doğrultusunda ağlaması tutan çocukların şekerlerle avutuldukları gibi.Soğuk kış gecelerinin sobalar ...

KANDIRILDIM

Günler evvelinde,çok çok uzun yıllar ötesinde bir gün süratle büyümek istediğim düşüncelerim aklıma geliyor.Artık kontrolümden çıkan,dur diyemeyeceğim kadar geç kaldığım bu büyümeyi engellemelere gücüm yetmiyor.Ben neden büyümek istedim?,şimdilerde geçmişi derinlemesine sorgul sual ediyor,kandırıldığımı düşünüyorum.Küçüklüğümde galiba oluklardan,çeşmelerden bol bol,arı duru tertemiz billur gibi gürül gürül akan sulardan avuçlar,hapamlar dolusu içmelerden bıkmış olacağımki...,O zamanlarda kola şu bu vs.gibi içecekler yoktu sadece meşrubat olarak içilen,kapakları bıçkıların ters taraflarıyla patlatılarak açılan gazozlarla kandırıldığım düşüncelerini taşımaktayım.Bozkır'da Söğütlü Fahri amcanın çocukları Hasan Ali ve Fikret abi kardeşler üç tekerlekli bir bisiklet üzerinde çarşıda bu mevzu ettiğim gazozlardan satarlar ben Son Yaz mahallemizden çarşıya inişimle Hasan Ali yada Fikret abinin 3 tekerlekli gazoz arabasını çarşı meydanına getirip,buz kalıplarının üzerinde gazozları çevirip ...

MEVSİM YAZ'sa

Yaşamak için çok sebeplerim var.Bu sebepler sevgilerle dolu dolu olmamı,hep böyle bulunmamı zorunlu olarak bana "Yap yılma olumsuzluklara mağlüp olma dercesine" gerektirmektedir.İşte ihtişamlı,büyüleyici güzellikleriyle Bahar bizlerden atlayıp gitmek üzere,Yaz başlamakta usuldan hafiften gündüzleri geçerek,geceleri katlayıp bitirerek hayatlarımızdan.İnsanlar olarak değişken varlıklarız.Ben mevsimlere benzediğimizi düşünüyorum.Mevsimlerin soğuklukları,fırtınaları,karları,tipileri suratlarımızı gerer,yaz sıcakları içlerimizi açar karşılaşılan eş ve dostlarla pozitvizm yaymalarımıza nedendir.Yeşillerle gelen Bahar görüntüleri şairliklerimizi ve sanatsal yapılarımızın ortalara çıkmalarına hep birer etken ve sebeplerdir.Yağmurların yağışları göz yaşlarımızı döküşlerimize benzemezmi,Kış soğukları,ayazları getiren rüzgarlar,öfkelerimizle suratlarımızın düşüp kararmaları değilmi?.Dört mevsimi canlılar olarak bizlerde bütünlüğümüzle tamamen yaşamakta hissetmekte ve uygulamaktayız.Yaz...