Bazen geceyi yenemediğiniz şafağı sökemediğiniz kör gecelere müptela olduğunuz zamanları yaşadığınız olmuştur.Kış geceleridir çoğunluk bu zamanlar.Kedermi?sizde.Kuyulara sarkıttığınız kovaların iplerle çekmelerinizde susuz gelişleri misali bomboş.Bir bir bütünü rüya gibi gelen hayatınızın umut dalları çerden çöpten hepsi kırılmış ve tutulası bir tek hatıradır yok aklınızda kalıp sizi bağlayan.Bu hatıradır sizi yanınızda olmasa hasretler çekseniz bile yaşatan hayata bağlayıp tutan.Özlemekmi?sizde.Bundandır Kış gecelerinin hiç bitmez ulana ulana ulanmışlıkları,bitmeyip sabahların olmayışları.Yan öyleyse yan kül olasıya bu bitmez gecelerin derinliklerinde.O zaman geçmişim,geleceğim ve geleceğimde tüm yaşayacaklarım hepinize elveda.Son değildi kalp kırılmışlığı hiç değildi Akdeniz'in bu kentinde yana yana kül olunmayacak sabah hiç bitmez karanlıklar içinde kalınmayacak ve asla elveda hiç denilmeyecek yaşam farklı bir algıyla daha güzel sevilecekti.Kıyılarında sadece denizin hırçınmış gibi vaziyet sergiler dalga sesleri kumların üzerinde sessiz yürüyüşlerimde kulaklarıma gelirken bu görüntüleri seviyorum.Deniz geceleri kıyılarda yazılası kumlardan sayfalar açar.Dünya bir yana ben bir yana Dünya hainse ben nideyim ve neden öyleyse bu hain Dünya'da kendimi heder edeyim.Bir defa geliniyor bir daha gelinmeyeceği bilinen bu yalan Dünya'da hayki hay.Çıplak ayak izlerimle yürüyüşler yaptığım denizin kumlardan yaptığı sayfalara ilk ben basıyorum.Basılan ayaklar oldu gecelerin dip yapmış son saatlerinde ben ve benim gibi niceleri tarafından.Bir kadın huysuzluğundadır,çocuk huylu ve değişkendir aynı zamanda.Böylesi oluşu tüm yazılanları bıkmamacasına dalgalarıyla hiç durmamacasına kabartılı öfkeleriyle kıyılara şırak şırak vurarak siler.Oturursunuz bu sesi dinlemek adına ara ara kendinizi veresiniz geldiği dalgalarını seyrederken kumlar yada çakıllar üstüne.Bu ayrı bir tutku,tüter sevdadır.Sesinin beyaz köpüklerinin müzik gibi çekiciliği vardır.Anamur'da böylesi geçer zamanlar geçmesinin farkında olmaksızın ve bu gün 9/Mart-2021 farkında değilim Kış bitmiş.Deniz turkuaz renginde görünüyor güneş ışıklarının yansımadığı bu saatlerde.Cerenler istikametine doğru yürüyorum.Oradaki dalgakıran üzerinde 3 kadın var denize Kıbrıs tarafına doğru bakıp sabah sporları nispetinde el kol hareketleri yapıyorlar.Deniz kıyısında büyükçe bir kabuk farkediyorum.Kumların üstünde sadece sırtı var.Büyükçe değil ama normal kaplumbağaların hemen hemen 4-5 misli büyüklüğünde.Karetta karetta.Elimle yokladım hareketsiz ama bedeni sert değil üzerinde bir yara izi var.Ne saldırmış bilmiyorum ama buraya sanırım dalgalar sürükleyip getirmiş.Galiba geceden kıyıda kumlar üstünde ölmüş ve dalgalar kıyıdan sürüklediği kumlarla örtmüş.Karettaların çok uzun yaşadıklarını biliyorum ama doğanın kanunu bazen bir kazaya maruz kalarak bu şekil akibetleri olabiliyor.Ona yapabileceğim hiç bir şey yok.Resimlerini çekip öylece bırakıyorum.Deniz onu ya geri dalgalarıyla alacak deniz içindeki başka canlılara yemeleri için sürpriz yapacak yada kargalar farkedip onu oradan gagalarıyla çıkarıp kısa sürede yeyip tüketerek denizin sunduğu bu ziyafetten yararlanacaklar.Virüs varmı yokmu,ölümler olduğu hastanelerin dolup taştığı söylenmekte.Ben bunları duyuyorum tanıdığım çevrelerden ve arkadaşlarımdan bu illete yakalanıp ölenler oldu.Bu virüsün egosu doyumsuz insanlar tarafından çıkarıldığı düşüncelerini taşımaktayım.Yazık oldu bu insanların böyle kıyıma uğramalarına sevdiklerinden ayrılmalarına.Ölüm kimsenin elinden olacak kadar hain ve kalleş olmamalı insan sadece eceliyle ölmeli.Gecelerin farkında değilim günlerin sular seller gibi akıp gittiğinden hiç haberim yok.Anamur'da çok güzel günler geçirmekteyim.9/Mart-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...
Yorumlar
Yorum Gönder