Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SANDI'dan SİLİNEN SİLİ-9

İşte bu hikaye burada bu şekil kıstırılmışlıkla sonmu buluyordu?.Doğa çaresizlik getirmişti.Karlar,soğuk,yön tayin edememe ve burada hiç bir yere gidememeyle,zorunlu bir mahkumiyetin içine alınmış,yani düşülen kıskaç,kıskaçla birlikte durağan,sabitlik içinde olunan,bulunulan yerden,hiç bir yerlere bir tek adım atamama,durağanlığa mecburiyet kurtuluş çaresi olarak bu sesleri bir duyan olur da yardıma gelirmi düşünceleriyle,vuruyordu nefesiyle kavalına.Bundan başka yapacak bir şeyi kalmamıştı ve yoktuda.Burada ne kadar süre kalabilirdi,soğuğa kaç gün donmadan dayanabilir,sulayıp ıslatarak bohça yaptığı şebit ekmekler,katık olsun diye bir çıkına koyduğu Keş(Çökelek),ne kadar süre kendisine,karnını doyurmaya,açlığını gidermeye yetebilirdi?Ya karanlık basınca:Ayazı,soğuğu bilen tanıyan biriydi.Çok üşümüş ayaz gecelerin akşamlarında çok sabahlamıştı.Yön tayin etmeye çalışmalı,geldiği yerlerin neresi olduğunu bulabilmeli,gerisin geri dönmeliydi.Geceyi sevmezsen,ortamın olmazsa zihnin ile ruhu...

SANDI'dan SİLİNEN SİLİ-8

    O gün Sili yüzüne,gözüne,vücudunun her tarafına rüzgar etkisiyle vuran,bunaltıcı kar taneleri sıklıklarından,rastgele bilmeziye yürümeye çalışırken,bu taneciklerden kurtulma düşünceleriyle,gayri ihtiyarı karartı şeklinde göz erimine zuhur eden,çok büyük bir kaya kütlesini nasıl olup farketmişse,kardan,soğuktan kurtulmak için,orayı güvenceli kurtuluş yeri olarak düşünüp,oraya o,karlarla kaplanmış kaya parçasına doğru yönelmiş,kayanın diplerine sığınmıştı.Kardan korunacağı tüm çalışmaları ve çabaları elleriyle,ayaklarıyla yaptığı uğraşlarıyla yumuşak karları temizleyerek kaya dibini yerleşebilecek,korunabilecek bir duruma getirdi.Kaya kütlesi soğuk rüzgarı kesiyor,kar yağışlarınada kafaya giyilen şapka tereğinin güneşe siper olduğu gibi siper oluyordu.Soğuktan korunulacak bir sığınak değildi.Sadece bir nebze,bir solukluk beyazlıkların uçsuz bucaksızlığından,bir yer olarak görseline burası ilişmiş,üşümüşlüğün ve korkunun kıskacından buraya sığınmaya mecbur olmuştu.Çaresizdi a...

DÜZENEK

İçinde her bir şeyler;tüm esaslıklar,sahtekarlıklar,lanetlikler,pislikler,mendeburluklar,aldatmacalar,dürüstlükler,korkaklıkla,soygun yapma,talanlar etme düşünceleri,üzüntüler,sevinçler,Tanrı,şeytan,cennet,cehennem,yufka yüreklilik,zalimlik,incelik,kibarlık,masallar,gerçekler,yalanlar hepsi içinde.Sen uyduruyorsun aslı astarı olmayanları olmuş gibi,aslı var gibi,gerçek gibi.Tanrı'nın evi diye camiyi kafandaki yarattığın kavramlarla,tasavvurlarla taş,taş üstüne ekleyerek,sen yapıp Tanrı adına sömürüye çeviren sensin.Kadın denen dişide başörtüsünü "Saçıyın bir tek teli görünmeyecek,günah" diye çıkaran sensin.Tanrı'nın gücümü yok başörtülü kadını meydana getirmeye,yaratmaya?Tanrı ne yapsın?.Taş,taş üstüne koyarak onun olan mamüllerden yaptığın,adına onun dediğin,Tanrı'nın kendinin yarattığı uçsuz,bucaksız,sonsuzluklarda her maddenin sahibiyken senin içindekilerle türettiğin,uydurduğun yalanlarla,tapınak haline getirdiğin mabetleri?.İbadetini kalbinle yalnızda yaparsı...

HER GELEN GÜN

     Eskiler ve yeniler;Hayat devam eder geçişlerimizde,bunu hep yapmışımdır,yapmışızdır.Yapmayanınız,yapmayanımız varmıdır?Mesela,dolu dolu heyecanlar yaşadığımız,her anından,her hatırasından hoşnut olup,sevdiğimiz,çocukluk evrelerimizi!!;Bu evreleri bakış açısı olarak ele alıp,değerlendirmeler yapalım.Bu geriye yönelik geçişlerimizede,eskiler diyelim.Çarşıda,pazarda,kırda,evde ailenizle birlikteyken,okulda sınıf arkadaşlarınızla geçirdiğiniz zamanlardan tutunda,tarlada,bostanda,harmanda,sinemalara gidip seyrettiğiniz filmlerde.Düğünlerde çalgılar çalınıp,oynar,eğlenirken.Dereler,nehirler kenarındaki gezileriniz,defter yapraklarından yapıp,uçurttuğunuz şeytan uçurtmaları,mahallenizde kıyasıya yaptığınız futbol maçlarınız,radyolardan,plak çalar,pikaplardan duyup,dinlenilen şarkılar,türküler.Aklınıza gelen,gelebilen tüm hatıralarınız unutulmazlar olarak yad edilir.Önünüzde devam edip,koyunların çitlerden bir bir atlayıp geçişleri gibi,sürüp giden yaşantımızdan da,devam ede...

EMEK

    Koşun koşabildiğiniz kadar koşun,kanatlanıp uçun kuşlar gibi,yaşamalarını sonlandıracak ustura gibi dişleri olan vahşi etoborlardan kurtulmak için,ahu ceylanlar,impalalar gibi seke seke zıplayarak kaçın kaçabildiğiniz kadar;Asla sizi yargıya almış vijdanlarınızdan kaçamazsın.Suç üstü bir işi gizli kapaklı,kimseler görmeden yapmaya çalışıp,bitirirken;Yakalanmadınız.Yakalanmadınız ama,sizde vijdanın zerresi bulunuyor ve bunu taşıyorsanız,çöm olur,çömelek olur,yakalanmadığınız halde vijdanlarınız sizleri,imik imik yer bitirir yoklaşırsınız.Seçtiklerimiz,ne diye seçtiklerimiz?Bizlerin rahat etmelerimizi sağlasınlar diye sandıklarda oylar verip seçtiklerimiz.Çalıyorlar,çırpıyorlar,yeyip,içip yutuyorlar ve türlü sahtekarlıklarla utanmadan,her tür yüzsüzlüklerle yine kendilerine oylar alabilecekleri çığırtkanlıklar yapıyorlar.Nereden?bizim paralarımızla sahip oldukları yazılı ve görsel medya organlarından.İşte Eylül geldi bitiyor bile. Eylül; her yaşın değişik başlayışlara adımla...

DEFTER YAPRAKLARI

     Kader bağlar,kader ayırır ve kader bir yerlerde,ne yapar eder,çözer.Çözermi dersiniz?Saplantılı,özlemler içerir ağrılı,yaşamınızda bir şarkı duyduğunuz zaman uzaklara derin,derin baktırıp,eksiklik ettiren,her nasıl bilmem etkisine alıp,unutamadıklarınızı bir gün,bir yerlerde tesadüfte olsa karşılaştırıp,rastlaştırırmı?.Kimbilir,kader bu,ne denebilir,ne söylenebilirki.Çiçek sevdaları,kırlangıç döngüleri tutkuları olur insanların.Kapatamadıkları defterler vardır hayatlarında.Orkideler vazgeçilmezleri olanlarımız vardır.Bahar gelişlerinde kırsallara gidenleriniz olmuşsa,oralarda tepelerde,bayırlarda,tarlalarda yeşiller içinde kırmızı renklerde gelincikler muhteşem görselleriyle içlerinizi geçirir.Bahçeli evde oturanların bazılarının sarmaşık veya yaban gülleri tutkuları vardır.Bir köşe sarmaşık yada yaban gülleri köşesidir.Sulanır o çiçekler,geçmiş yıllara olan özlemlerinizin susuzluklarının her su dökülüp sulanışlarıyla hasretleriniz dindirilircesine.Uzaklarda olunsada...

AYRI BİR KENTTE

     Bilmediğiniz bir kenttesiniz.Göçünüzle gelmiş ve bir eve yerleşmişsiniz.Nasıl düşünceler ve heyecanlar sarar içinizi.Gün batmış,akşam başlamıştır.Eşyalar taşınmış çökmüşsünüz bir köşeye,yarın kafanızdan gezeceğiniz,göreceğiniz yerlerin kurgularını planlıyorsunuz.Yorgunsunuz ama uykunuz gelmiyor,zihninizdeki kenti merak etme düşünceleriniz uykulara fırsat tanımıyor.Ertesi gün sabahla okulların bu mevsimde açılımıyla sokaklarda harika görselleriyle kızlı,erkekli öğrencilere rastlıyorsunuz.Mevsim Sonbahar aylardan Eylül bu mevsim;Yüreklerde debileri yüksek heyecanları yaşatışıyla,anılarda unutulmaz mevsim olarak kalmıştır çoklarımızda.Ağustos Eylül'e vermiş devir teslim töreniyle yetkilerini.Bu yeni kentte bir yabancı aynı zamanda yitmişlik gibi duygular taşırsınız.Çevreyi öğrenmek.kolacan etmek adına dışarı çıkıyorsunuz.Sokaklarda kendine göre iş güç derdinde ora,bura koşuşturan insanlar var.Sahipsiz başı,boş gezen,durup oturan,insanlara bakıp onlardan birinin sevgisin...

HASTALIĞI GEÇMİŞ MÜJDE

      Evet ünvanlar vardır.Kral,kraliçe,imparator,imparatoriçe ve bunların çocukları prens,prenses gibi.Bu zatimuhteremler saraylarda yaşarlar,bunları koruyan silahlı muhafızlar,askerler vardır.Tüm bunların yiyeceklerini,iaşelerini ve hatta gelecekleri için her devir ve her yerde kıymet taşıyan Altın vs.gibi hazinelerini gariban halk karşılar.Bunlar;ara ara halkın içinden kendilerini koruyan muhafızlarının eşliğinde,halkın arasından geçişler yaparlar.Halk bunları,geçiş yerlerine dizilir selamlarlar,alkışlarlar,"yaşasın kralımız,kraliçemiz,imparatorumuz" diye biatlar ederek bu zatimuhteremlere olan bağlılıklarını gösterirler.Bu zati muhteremlerden birisi cartayı çekip yaradan tarafından vadedilen ömür tamamlandımı,öte dünya ya da gövde gösterisi niteliği taşıyan törenlerle gaipteki hesap sorucular olarak düşünülen görünmezlere gözdağı vermek adına yanında bulunur onu desteklerler.Bir iki gün önce 96 yıl ömür süren,tarlada ayaklarına diken batmamış evde dikiş iğnesi eline h...

KRALİÇE ÖLMÜŞ

      Oldum olası,insan üzerinden saltanat süren krallık,padişahlık,kraliçelik,imparatorluklar gibi sulta ve hükümranlıklara kızarım ve ashabım bozulur.Neyin krallığı,neyin imparatorluğu?.Bir aş pişecekse gerekli malzemeler paylaşımcılarla üretilir ve hep birlikte üleşilir,oturulur ağız tadıyla yenir.Asalak Dünya'yı karıştıran bir ülkenin kraliçesi ölmüşmüş.Vah vah gözlerim doldu.Çokda ilgimi çekti,geceler boyu sular seller gibi gözyaşarı döktüm.Sanki ayağımdaki kunduramdan bir çivi eksildi.10/Eylül-2022 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

RECM

     İnanç ve yasalar.Yani hukuk,yani kanun yani vijdanların değer yargısı:Yasalar herkeslere eşit haklar ve özgürlükler tanır.Suçlular yada suçlu;suç tesbit edilmiş,görenler şahit olanlar doğrultusunda,suçun doğruluğu,yapan ve yapanlarca belirgenleşip,netleşmişse,bu suçu işleyen kişi ve kişilere,yasalar gereği bağımsız mahkemelerde,bağımsız yargıçlar tarafından,gerekli ceza verilir.Bu doğrultuda,ülkelerin herkeslere eşit hak ve özgürlükler tanıyan,Anayasaları vardır.Anayasalar kişilere ayrıcalıklı haklar sağlayan,hakın,hukuğun yok hükmünde olduğu maddelerin dizelendiği basit argümanlardan oluşan satırlar dizeleri değildir.Suç işleyen kişi veya kişiler,konumları ve statüleri ne olursa olsun,kanunların temsil ettiği yargıçlar önünde,mahkemelerde hesap verecekleri kapsamlı,hukuk bilimi ve hukuk normlarıyla savunmalarını yaparlar,adil yargılanırlar,tespit edilen bir suç varsa cezalarını çekerler,yoksa beraat ederler.Medeni ülkelerin yönetim ve idareleri Anayasalarıyla belirl...

YIKILASI DÜNYA'da

     Gerilere bakar bakar,takılı kalır,acırsınız heder olan yıllarınıza.Gökyüzünün yalım yalım atlas maviliğini yansıtır görünümüne sevda vardır içinizde.Oluklardan akan suların doldurduğu bakraçların çeşme başlarında unutulmuşluklarında beyhude akıp gidişleri gibi dolup dolup heba olmaz,boşa akıp durmaz sular.Dolar ha dolar içinizde sular misalı can acıtıcı sevdalar.İlk akşamlar çöker.Kırlangıçların yuvaya dönüşleri başlar.Çamurdan sıvadıkları yuvalarındaki yavrularına son lokmaları yedirirlerken ötüşleri sevinçtir,yaşamadır.Küçücük kuşluklarıyla var oluşlarının mücadelerini görmek ayrı bir bağlar,bu ilk akşamlarda hayata.Sizin için her akşamı ayrı bir heder ayrı bir kederken bitmez tükenmez gidilip yol alınan,kahırlara sürüklenen geceler de,biter yıkılası Dünya'da..06/Eylül-2022 Şerafettin Sorkun Güz Başında Konya'dan

GÜZ

    Eylül herkeslerde ayrı bir algıdır.Kayıptır,kazanımdır,başlangıçtır,bitiştir.Okulların açılması,yaz tatilinin bitimiyle öğrencilerin yüreklerinde dalga dalga heyecanlar estirir.Bazı bazı ürkülerde yaşanır kalplerde.Artık tatil bitmiş,özgürlükler sona ermiştir.Bitişler,ayrılıklar olur seven kalplerde sebepli,sebepsiz.Yeni başlayan kuytu yerlerde heyecanlarla buluşulan aşklar türer.Hazandır eylül'ün sevgililerce hüzün olarak nitelenip değerlendirilmesi.Sarı sonbahar derler adına eylül başlangıcı olan güz aylarına.Kuzey rüzgarları yavaş yavaş serinlikler getirir.Göçmen kuşlar göç hazırlıkları yaparlar.Onların gökyüzünde daireler yaparak uçuşlarıyla vedaları bile,gidişlerini seyredenlerde burukluklar bırakır.Hastaları,yaşlıları olanlarımız olur.Güz hüzününü kaldıramayanların hayatları nihayetle son bulur.Konya/Bozkır'da okula ilk başladığım yıllar geliyor aklıma.Okulun penceresinden çarşı meydanındaki çınar ağacının sarı yapraklarının esen rüzgarla düşüşlerini seyreder,teneffü...

BİR BAĞ

     Bu sene niyetimde bağ çubukları var.Zamanı değerlendirmem çeşitli alternatifleri doğuruyor.Bu kendime ait düşüncelerimle meydana gelen alternatifler,uğraşmalara dönüşüyor ve bu uğraşlar bana zevk veriyor,vakitler geçirtiyor,iyi vakit geçirmeler de beni mutlu kılıyor.Leziz bir meyve yemişsem onun çekirdeğini atmayıp,önceden aldığım siyah naylon torbalara toprakla hayvan gübresi karıştırıp dolduruyor ve yediğim leziz meyvelerin çekirdeklerini bu naylon torbalara koyarak çimlemeye alıyorum.Çeşit çeşit şekerpare kayısılar,yarma bursa şeftaliler,elmalar,armutlar,erikler ve kabukları narin,çekirdekleri bir tek veya en fazla iki tane olan üzümler,bu sene bu mevzuu ettiğim torbalara doldurulacak.Denemeyi geçen sene yaptım bu sene bir kaç erik,25-26 adet asma,bir kaç adet Malatya kayısısı,bir kaç tane ceviz yetiştirdim.Ekim ayında bunlar bahçeye uykudalarken aktarılıp yağışlar beklenerek gelişmeleri çocuk büyütür gibi takip edilip,kontrol edilecek.     Kayacık köyüm...

NEDEN GİDİLİRKİ?

    Gidiyor gidiyor işte bırakıp gidiyor.Giderken o da yaralı,bırakılırken bende yaralı ama gidiyor işte.Her ne sebepse,hiçmi hiçine gidiyor.Ne lüzumu vardı durduk yerlere bu gitmelerin!!.İçimde bir boşluk oluşuverdi,bir yerlere sinmiş kanadı kırık martılar gibiyim gidişiyle.Deniz kokusunu alıyor,denizdeki balık sürülerinin yüzgeçlerinin seslerini ıraklarda olsa bile duyabilen ama gidemeyen,uçamayan,açlık çeken yaralı martı çaresizliği yaşıyorum.Diyorumya gidiyor ve ben kanadı kırık martı uçamıyor,sinmiş,pısmış,bırakılmışlığın çaresizliği içinde,salt yalnızlığa itiliyorum.Atlar vurulmalı,götürmesinler,tekerlekleri bozulmalı arabaların,araçların.Döne döne bir sebep olup binilip gidilmesin.Niye giderlerki,neden gidilirki?İnsanlar nerde doğmuşlarsa orda yaşamalı,orda yaşlanmalı ve orada ölmeliler.Zaman avuturmu gönlümü,hasretine alışırmıyım kimbilir ama yaşlı gözlerle kalbi kırık bırakılırken neye,neden gidilirki bilemiyor,anlayamıyor ve gittiği yollara arkasından bakıyorum.04/Ey...

BU YERLERDE

          Aşkımı dillere düşürdüm.Sokaklarda atılmış bir hiç konumunda.Aşk kötü rampa,dikenli yol,sarp kayalar,aşılması çok güç olan engeller.Görmez olaydım varmaz olaydım,iki gözüm önüme akaydı,ayaklarım çöm olaydı da ben bu hiçliğin içinde bulunmayaydım.Git al eline sapanı,ağaçların arasına gir,tepelerdeki bağların yollarını tut,kuş peşinde koş akşamlara kadar.Bıldırcınlar,kınalı keklikler,siner serçeler avla ama,bu şekil seni hiçleştiren,aşk denilen kavramlara bulaşma.Olacak işmi seninkide!!Peri padişahının kızına,Çoban Sülü gönül vermiş.Gönlüm sus,gık deme,hiç sesleşme,kat önüne davarları,al çıkınını,giy çarıkları,senin aşkın meleyen koyun,kuzu sesleri,anasını emmek için bekleyen buzağıların böğürükleri.Sessiz ol onlar melerken,nefesini tut bu güzellikleri dinleyip yaşarken.Rüzgar nefestir soluklanır,bazen ılık,bazen serin.Farkındalıkla öperim içime çekerim o nefesi.Tuttuğum öpebildiğim bende kalır,öpemediğim ağaçları sallar,Bahar la yeşil yada Sonbahar la s...