İşte bu hikaye burada bu şekil kıstırılmışlıkla sonmu buluyordu?.Doğa çaresizlik getirmişti.Karlar,soğuk,yön tayin edememe ve burada hiç bir yere gidememeyle,zorunlu bir mahkumiyetin içine alınmış,yani düşülen kıskaç,kıskaçla birlikte durağan,sabitlik içinde olunan,bulunulan yerden,hiç bir yerlere bir tek adım atamama,durağanlığa mecburiyet kurtuluş çaresi olarak bu sesleri bir duyan olur da yardıma gelirmi düşünceleriyle,vuruyordu nefesiyle kavalına.Bundan başka yapacak bir şeyi kalmamıştı ve yoktuda.Burada ne kadar süre kalabilirdi,soğuğa kaç gün donmadan dayanabilir,sulayıp ıslatarak bohça yaptığı şebit ekmekler,katık olsun diye bir çıkına koyduğu Keş(Çökelek),ne kadar süre kendisine,karnını doyurmaya,açlığını gidermeye yetebilirdi?Ya karanlık basınca:Ayazı,soğuğu bilen tanıyan biriydi.Çok üşümüş ayaz gecelerin akşamlarında çok sabahlamıştı.Yön tayin etmeye çalışmalı,geldiği yerlerin neresi olduğunu bulabilmeli,gerisin geri dönmeliydi.Geceyi sevmezsen,ortamın olmazsa zihnin ile ruhu...