Eskiler ve yeniler;Hayat devam eder geçişlerimizde,bunu hep yapmışımdır,yapmışızdır.Yapmayanınız,yapmayanımız varmıdır?Mesela,dolu dolu heyecanlar yaşadığımız,her anından,her hatırasından hoşnut olup,sevdiğimiz,çocukluk evrelerimizi!!;Bu evreleri bakış açısı olarak ele alıp,değerlendirmeler yapalım.Bu geriye yönelik geçişlerimizede,eskiler diyelim.Çarşıda,pazarda,kırda,evde ailenizle birlikteyken,okulda sınıf arkadaşlarınızla geçirdiğiniz zamanlardan tutunda,tarlada,bostanda,harmanda,sinemalara gidip seyrettiğiniz filmlerde.Düğünlerde çalgılar çalınıp,oynar,eğlenirken.Dereler,nehirler kenarındaki gezileriniz,defter yapraklarından yapıp,uçurttuğunuz şeytan uçurtmaları,mahallenizde kıyasıya yaptığınız futbol maçlarınız,radyolardan,plak çalar,pikaplardan duyup,dinlenilen şarkılar,türküler.Aklınıza gelen,gelebilen tüm hatıralarınız unutulmazlar olarak yad edilir.Önünüzde devam edip,koyunların çitlerden bir bir atlayıp geçişleri gibi,sürüp giden yaşantımızdan da,devam eder ve bir bir geçen günlerimiz için "Eski günlerdeki tadı,tuzu yok hiç bir şeyin" der,bu duyguları taşır hayıflanırız.Acaba gerçekte de böylemidir?Hepimiz,hepiniz öyle olduğunu söyleriz veya söylersiniz.Öyle değil işte.Geçirdiğimiz her an,her saniye,attığımız,attığınız her adım,sokaklar,caddeler her bir şey yerli yerinde durmasına rağmen,sorun;bu yerlerde değil,sadece ve sadece bizdedir.Sorun bakalım şimdiki çocuklara!!Sormayın yaptıkları,şahit olduğunuz tüm eylemleri aklınıza getirin ve ciddi ciddi,kendi kendinizle sorgu,sualler,analizler,sentezler edip,değerlendirmeler yapın.Onlar bütün eylemlerinde,bizim eski günlerde duyduğumuz heyecanlar gibi,heyecanlarla dolu dolu olduğumuz zamanlardaki heyecanları yaşamıyor veya duymuyorlarmı?Bilakis duyuyorlar ve her adımları,her hareketleri içten ve arzulu.Evet öyleler,sevinçlerle,heyecanlarla dolu dolular.Her şeyi yapmak etrafı,çevreyi,ufukları,fethetmek istiyorlar ve isterikler.Bizler çocukken nasıl her şeylere isterik ve cani gönülden zevk alarak yapıyorsak onlarda aynalarda yansıyışlar gibi kendimiz olarak karşımızdalar.Biz onları görmüyoruz.Yaşlıyız,yaşlandık diyoruz devinimsiz durmaları,oturmaları,tv izlerken bile yatıp,uzanarak seyretmeleri yeğliyoruz.Bizlerin çocukken dolu,dolu,zevk alarak yaşadığımız ve yaptığımız eylemleri yapıyorlar.Onlarda bizim yaşlarımıza geldikleri zamanlar "Ne bayramların tadı,tuzu var,ne seyranların,nerede ahh o eski günler" diyecekler.Peki bu anlattıklarım,mevzu ettiklerim gelir düzeyleri yüksek ülke vatandaşlarında da böylemidir,yaşantıları bizlerinkine şekillerdemi devam etmektedir?Acaba sorular akla gelir düşünülür,sorgulamalara geçilir.Böyle değil.Onların maddi imkanları,maddi imkanlar elverişleriyle gezme tozma ve seyahat etme olanakları,günah kavramlarının içine alınıp,öte dünyaya endekslenmiş ve sıkıştırılmış,baskılar altına sokulmuş,toplumun bazı kesimleri ayrıştırılarak,bu ayrıştırmalarla kinlendirilmiş toplum olmaktan,bu insanlar kendilerini kurtarmışlar.Bizler kendi inanç ve görüşleri haricindeki yapılara töleransları olmayan,katılıklara ve dışlamalara büründürülmüşüz.Kimimiz cabbar,kimimiz çingene,kimimiz kürt,kimimiz,laz,kimimiz,tatar,kimimiz çerkez,kimimiz dinli,kimimiz dinsiz,kimimiz komünist,kimimiz,milliyetçi,kimimiz faşist diye ayrıştırılmışız ve böyle olunca bazılarımıza göre "İmansızlarla doldu taştı ülke" yargılarına yönelecek yapılar çokluğu ile zanlar altına itilmişiz.Akıllara gelen gelebilen her tür hiziplerin içine şartlandırılmalarımızla,bir birlerimize düşman edilmişiz.Çocukken hep aynı çocuklardık ve hizip nedir,ayrıştırma nedir bilmiyor,bir birlerimizle kim kimin çocuğu olursa olsun oyunlar oynuyor,bunlardan dayanılmaz hazlar alıyorduk.Bir soytarı çıkıyor"Toplumun bazı kesimi fazlalaştı,bunları biraz kırıp temizlemek lazım" diyebiliyor.Bu kişi hayatı boyunca eline bir tornavida almamış,kazma kürek hiç görmemiş,tarlaya tapana hiç uğramamış,emek nedir bilmez,üfürüklerle servet edinmiş,boğazın en güzel yerinde maddi değeri dudak uçuklatan rakamlar ederi olan,muhteşem bir villada gazeller okuyarak cennette yaşar gibi yaşamakta ve fakire fukarayada "Eğer günah işlerseniz" öte dünyada yanacak,katran kazanlarında kaynatılacaksınız diye korkular verip,doğruluktan dürüstükten ahkâm kesmekte.Servetinin hesabını soran yok,nerde buldun diyen yok ve şimdiye kadarda 5 kuruş vergi ödememiş bir asalak.İşte Büyük Atamızın çizgisinden çıkarılıp bu asalak,aşağılık,mendebur yapılardaki insanların ayrıştırmalarıyla ülkemiz insanı mutlu değil ve çocuk gülüşlerini unuttu.Her gelen gün,eski geçen günü aratmakta.21/Eylül-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Eskiler ve yeniler;Hayat devam eder geçişlerimizde,bunu hep yapmışımdır,yapmışızdır.Yapmayanınız,yapmayanımız varmıdır?Mesela,dolu dolu heyecanlar yaşadığımız,her anından,her hatırasından hoşnut olup,sevdiğimiz,çocukluk evrelerimizi!!;Bu evreleri bakış açısı olarak ele alıp,değerlendirmeler yapalım.Bu geriye yönelik geçişlerimizede,eskiler diyelim.Çarşıda,pazarda,kırda,evde ailenizle birlikteyken,okulda sınıf arkadaşlarınızla geçirdiğiniz zamanlardan tutunda,tarlada,bostanda,harmanda,sinemalara gidip seyrettiğiniz filmlerde.Düğünlerde çalgılar çalınıp,oynar,eğlenirken.Dereler,nehirler kenarındaki gezileriniz,defter yapraklarından yapıp,uçurttuğunuz şeytan uçurtmaları,mahallenizde kıyasıya yaptığınız futbol maçlarınız,radyolardan,plak çalar,pikaplardan duyup,dinlenilen şarkılar,türküler.Aklınıza gelen,gelebilen tüm hatıralarınız unutulmazlar olarak yad edilir.Önünüzde devam edip,koyunların çitlerden bir bir atlayıp geçişleri gibi,sürüp giden yaşantımızdan da,devam eder ve bir bir geçen günlerimiz için "Eski günlerdeki tadı,tuzu yok hiç bir şeyin" der,bu duyguları taşır hayıflanırız.Acaba gerçekte de böylemidir?Hepimiz,hepiniz öyle olduğunu söyleriz veya söylersiniz.Öyle değil işte.Geçirdiğimiz her an,her saniye,attığımız,attığınız her adım,sokaklar,caddeler her bir şey yerli yerinde durmasına rağmen,sorun;bu yerlerde değil,sadece ve sadece bizdedir.Sorun bakalım şimdiki çocuklara!!Sormayın yaptıkları,şahit olduğunuz tüm eylemleri aklınıza getirin ve ciddi ciddi,kendi kendinizle sorgu,sualler,analizler,sentezler edip,değerlendirmeler yapın.Onlar bütün eylemlerinde,bizim eski günlerde duyduğumuz heyecanlar gibi,heyecanlarla dolu dolu olduğumuz zamanlardaki heyecanları yaşamıyor veya duymuyorlarmı?Bilakis duyuyorlar ve her adımları,her hareketleri içten ve arzulu.Evet öyleler,sevinçlerle,heyecanlarla dolu dolular.Her şeyi yapmak etrafı,çevreyi,ufukları,fethetmek istiyorlar ve isterikler.Bizler çocukken nasıl her şeylere isterik ve cani gönülden zevk alarak yapıyorsak onlarda aynalarda yansıyışlar gibi kendimiz olarak karşımızdalar.Biz onları görmüyoruz.Yaşlıyız,yaşlandık diyoruz devinimsiz durmaları,oturmaları,tv izlerken bile yatıp,uzanarak seyretmeleri yeğliyoruz.Bizlerin çocukken dolu,dolu,zevk alarak yaşadığımız ve yaptığımız eylemleri yapıyorlar.Onlarda bizim yaşlarımıza geldikleri zamanlar "Ne bayramların tadı,tuzu var,ne seyranların,nerede ahh o eski günler" diyecekler.Peki bu anlattıklarım,mevzu ettiklerim gelir düzeyleri yüksek ülke vatandaşlarında da böylemidir,yaşantıları bizlerinkine şekillerdemi devam etmektedir?Acaba sorular akla gelir düşünülür,sorgulamalara geçilir.Böyle değil.Onların maddi imkanları,maddi imkanlar elverişleriyle gezme tozma ve seyahat etme olanakları,günah kavramlarının içine alınıp,öte dünyaya endekslenmiş ve sıkıştırılmış,baskılar altına sokulmuş,toplumun bazı kesimleri ayrıştırılarak,bu ayrıştırmalarla kinlendirilmiş toplum olmaktan,bu insanlar kendilerini kurtarmışlar.Bizler kendi inanç ve görüşleri haricindeki yapılara töleransları olmayan,katılıklara ve dışlamalara büründürülmüşüz.Kimimiz cabbar,kimimiz çingene,kimimiz kürt,kimimiz,laz,kimimiz,tatar,kimimiz çerkez,kimimiz dinli,kimimiz dinsiz,kimimiz komünist,kimimiz,milliyetçi,kimimiz faşist diye ayrıştırılmışız ve böyle olunca bazılarımıza göre "İmansızlarla doldu taştı ülke" yargılarına yönelecek yapılar çokluğu ile zanlar altına itilmişiz.Akıllara gelen gelebilen her tür hiziplerin içine şartlandırılmalarımızla,bir birlerimize düşman edilmişiz.Çocukken hep aynı çocuklardık ve hizip nedir,ayrıştırma nedir bilmiyor,bir birlerimizle kim kimin çocuğu olursa olsun oyunlar oynuyor,bunlardan dayanılmaz hazlar alıyorduk.Bir soytarı çıkıyor"Toplumun bazı kesimi fazlalaştı,bunları biraz kırıp temizlemek lazım" diyebiliyor.Bu kişi hayatı boyunca eline bir tornavida almamış,kazma kürek hiç görmemiş,tarlaya tapana hiç uğramamış,emek nedir bilmez,üfürüklerle servet edinmiş,boğazın en güzel yerinde maddi değeri dudak uçuklatan rakamlar ederi olan,muhteşem bir villada gazeller okuyarak cennette yaşar gibi yaşamakta ve fakire fukarayada "Eğer günah işlerseniz" öte dünyada yanacak,katran kazanlarında kaynatılacaksınız diye korkular verip,doğruluktan dürüstükten ahkâm kesmekte.Servetinin hesabını soran yok,nerde buldun diyen yok ve şimdiye kadarda 5 kuruş vergi ödememiş bir asalak.İşte Büyük Atamızın çizgisinden çıkarılıp bu asalak,aşağılık,mendebur yapılardaki insanların ayrıştırmalarıyla ülkemiz insanı mutlu değil ve çocuk gülüşlerini unuttu.Her gelen gün,eski geçen günü aratmakta.21/Eylül-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Yorumlar
Yorum Gönder