Babam Kayacık köyümüzden yine kazamız Bozkır'ın Kozağaç köyününün ilkokuluna öğretmen atandı.Bu atamayla daha önceden köyden göç eden dedemlerin oturduğu Bozkır'daki Sonyaz mahallesine köyümüzden benim tanık olduğum ilk göçümüz olmuş oldu.Bozkır'daki bu mahallemize göç etmeden evvel ilk yaptırıp sahip olduğumuz evimize yerleştik.Biz buralardan da geçip,göçüp km.lerce uzaklıklara yol aldık.Gitmeler;unutmalar,dönmemeler değildi.Okul kapanışları iple çekilir sevinçlerle dönerdik ilk koyup gittiğimiz,doyup büyüyüp yol alıp ayrıldığımız köyümüze.Dönüşlerimizde coşkular olur,his dünyalarımızda heyecanların doruklara çıkmış etkilerini yaşardık.Bir gün bana sorsalardı çekip çıkıp koyar gidermisin buralardan diye.Yüzlerce binlerce kez verilecek cevabım hayır olurdu.Serbestliklerimin,özgürlüklerimin kısıt,kısıt yok olacağı düşünceleri beni korkutur,alışmadığım kentler,bu kentlerde bilmediğim insanlar yanında ürküler yaşar,sesim soluğum çıkmaz,serbestliklerim biter,haykırmalara,haylazlıklara cesaretim olmazdı.Gitmeleri ben istemedim.Şimal yıldızı misali sonsuzlara kadar durağan kalır doğduğum topraklarımda son nefesimi verir,oralarda ölür,oralara gömülürdüm.Bırakır giderler,giderlerde neden sonlarında öldükleri zaman doğdukları topraklara gömülmeleri isterler!!.Bozkır/Konya'da,satırlar edilip ak kağıtlara dökülen şiirler misali lirik,lirik olduğu kadar her evresini dolu dolu yaşadığım o yıllarda sıradan değil akıcıydı gecelerin gündüzlere geçişlerinde tepelerinde,bayırlarında,sokaklarında,caddelerinde sürüklenişlerim.Sütbeyaz,ziftkara güvercinlere sevdam ilk bu kentte başladı.Sonra çanak gibi bizi içine alıp etrafımızı çevreleyen dağların tepelerine çıkma ihtiyacı hissettim.Dükkanlarında şekerleri helvaları görür köyümde olmayan bu nesnelere imrenirdim.Çarşı meydanındaki dükkanlardaki leğen kutulara kalıp yapılmış helvalara zun uzun bakar,fırından 25 kuruşa bir yarım ekmek alarak,arasınada 15 kuruşluk helva koydurup yeme düşleri kurardım.Paramın olmayışına üzülür,ilerde derdim,ilerde benimde büyüyüp,çok paralarım olduğunda diye aklımdan geçirir,onları yemeleri ilerdeki büyüyeceğim zamanlara ertelerdim.Paranın gücünü o yıllarda öğreniyor,geceleri yatağınıza giderken o çocukluk evrelerinde şıngır şıngır şıngırdayan sarı 25 kuruş sesleri hayal ediyor,bir 25 kuruşum birde yanında 15 kuruşum olsa ne çok şeyler alırdım düşünceleriyle uykulara mağlüp oluşlarım geliyor aklıma.Doyumsuz sevinçlerimiz vardı nefes alışlarımıza sığdıramadığımız.Şimdilerde çok şekerler,çok helvalar var,varda zaman çocuk yaşlardaki iştahlarımızı yok edip,uzaklara çok uzaklara yol aldırıp götürecek kadar acımasızca geçip gitmiş.Öylece dursunlar çok 25 kuruşlar,15 kuruşlar sahip olsamda canım çekmez olmuş,Bozkır'da o gerilerde kalan yoksul,iştahlı çocukluğumu özlüyorum..13/Şubat-2023 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...
Zannedersem yıl 1964 veya 1965 Cumrada her yer bembeyaz, mevsim kis, ben ve yanimdaki bir kaç arkadaşla .Bir kahvehanenin bugulanmis camindan icerde sobanin etrafindaki isinan ve ellerinde sicacik cay ve sarı sarı oraletleri görünce, icimizden bir ahhh cekerek keske bizde baba olsaydik, çünkü baba'nin cebinde para olur ve kahveye rahatca girip sobanin kenarına cekilir rahat rahat cayimizi yudumlariz diye iç gecirmistim. Büyüdük baba olduk, lakin ne öyle kar gördük nede kahve ye gitme arzusu cazip geldi.
YanıtlaSilÇok güzel abi devam
YanıtlaSil