Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EN GÜZEL KİTAP EN GÜZEL ROMAN

        Saçlarınıza aklar düşer geçen senelerle.Ayrılıklar,ayrılıklarla gelen hüzünler,kaybedişler hayatlarınızdaki en sevdiklerinizin hayatlarınızdan tamamen gidişleri acılar,ıstıraplar yaşatır.Bu kaybedişlerle ağlarsınız,tüm yüz hatlarınız gerilir,kavuşmalar yaşarsınız ama sılanıza ama hayatınızda çok sevdikleriniz olarak ayrı bir yerleri olan değerlerinize.Kavuşmalarla sevinçler,sevinçlerle gülüşleriniz olur içten ve dolu dolu.Bu gülüşlerde gerer yüz hatlarınızı.Çaresizlikler çok,yokluklar çeker,geçer bir köşelere derin düşüncelere,dipsiz kuyulara iner gibi,iner gidersiniz.Göz altlarınızda,kaz ayakları çizgileri oluşmaya başlar,alnınızda kırışıklıklar.Tüm bunlar,bu tür değişiklikler,sizi hayattan men edip,bir kuytu yere çekilmenizimi gerektirir?.Öyle değil işte,hiçte öyle değil.Siz ne fedakarlıklar yapıp,ne zorluklardan geçerek,kimler için ağarttınız bu saçları,kimler için nasıl,ne şekil uğraşlara girip,yüzünüz haritalar gibi çizgilerle doldu,hangi yeni yetme,sizi...

FELAKET

        Bir gün iyi gider diye başlanılan birliktelikleriniz de çok istediğiniz beraberliklerin ellerde olmadan farkındalık ve kontrolsüzlüklerle egoya dönüşerek ona ve size zarar verdiğini görüp bu ne olduğu belirsiz gelişmeyle hem karşı tarafı hemde kendinizi üzdüğünüzü farkeder keşkeleri bir bir aklınızdan geçirerek eski serbest özgürlüklerinizin olduğu günlerinizi arayabilirsiniz.Herkes kendince haklıdır.Bu meydana gelen sevimsiz olaylarla ortada bir suçlu yoktur.Mesele iki tarafın anlayış ve izanında ve bakış açılarındadır.Yaşadıkça şartlara göre gelişir ve değişir duygular.Zaman içerisinde sebepli sebepsiz mutlu,mutsuz,karamsarlıklar pişmanlıklar gibi anları yaşatır.Bu gelişmelerle bir anlık öfkelere kapılıp yersiz ve yerindesiz kararlar vermekten ziyade geniş düşünürek gelişmeleri zamana bırakmakta yarar vardır.Bu duyguların yönlenmesi sizin elinizdedir muhakkak ama ne yazıkki bakış ve görüşleriniz değişmedikçe yönlendirme olayında başarılı olamazsınız.Öyleyse...

GELECEK

      Ne zaman seslerini duysam fırçayı,tualı,her renkten çeşidinin olduğu boyaları,alet edavat malzemeleri alıp reşimlerini yapmak isterim.Yaban ördeklerinin vak vak diye yükseklerden kanatlar çırparak uçuşlarıyla özgürlüklere doğru gökyüzünde yol alışları bende bunları çağrıştırır.Peki hayatımda hiç resim yaptımmı?Hayır yapmadım ama bu uçuşlarını güzel resim edebileceğime inanıyorum.Yüksekçe bir tepe olmalı bulunduğum yer.Doğanın çırılçıplak doyumsuz göze yansıyan görselini bu tepelerden görmeli kanatlar çırpar uçuşlarla çok iyi özdeşleştirmeli,onlar uçup giderlerken yerinden kımıldamadan duran hareket edemeyip hüzünlenen,bu hüzünlenmelerle yaprakları sararıp yerlere düşen ağaçların görsellerini çok iyi yansıtmalıyım.Karların,boşluk bulup bulut aralarından güneşin vuruşuyla bahara dönen gün dönümlerinde eriyerek süzüle süzüle koyaklardan akmaya başlayan sularını sevdiğim bir şarkının melodisini ama ıslıklayarak ama mırıldanarak fırçalarla canlandırmalı,tabloya dönüştürm...

ACIMASIZ ORTAMDIR

        Bir yanlışlık var ve bu yanlışlıklar içine alınıp aşılamayan düzenin oluşturulan gücüne boyun eğip bazılarımızın üzerinden rahatlıklarla bolluklar ve rehah içerisinde ömürler sürdüren kişileri zümreleri toplulukları düzenin işleyen bir çarkı olduğumuzdan yok edemiyoruz.Düzenin içine aldığı kişilere maaşlar bağlanması sana bana ölmeyecek miktarlarda az uz bedeller ödenmesi bizleride bu düzenin çarklarına alıp zincirin halkası yapıyor.Böyle olunca adına statü denilen meslekler ve işlerle toplum ayrıştırılıyor.Altta kalmalar ezilmeler yol gidememeler bir yerlere varamamaların ana nedeni kapitalizme çıkıyor.Neden fakir bırakılıyoruz?Hırsızlar ve bu hırsızların çeşit çeşit maskelerle karşımıza çıkıp onları yok edememiz ve onların hükmüyatları altına alınmalarımızdan dolayı.Bu hırsızlığın en ana mekanı olarak siyaset yapısını söyleyebiliriz.Siyaset yapısıyla devletin mekanizmaları ele geçirilip soygun ve talan işleri rahat icra edilebiliyor.Siyaset yapısının içinde...

MENDİL KOYMACA

        Sevgisiz yaşanmazki;Kör topal yaşanırda,sevgisiz buzlar ülkelerinde buz dağlarında yaşanır gibi soğuk geçen zamanlardır geçirdiğiniz zamanlarınız.Tatsız,tuzsuz geçer her biten gün,her başlayan gece,adına "Benim için zaman çok güzel geçti" diyemezsiniz.Sevdiğinizin uzaklarda olduğu düşünceleriyle,uzaklarda olduğunu hayal ettiğiniz günün eskiye dönük anılarıyla geçer,yaşadıkça hayat akışlarınız.O eski ilk okul yıllarımızda ülkemize Amerikan yardımı olarak gelen süt tozları milli eğitim bakanlığının tüm okullarında bir görevli tarafından hademe vs.kazanlarda kaynatılır,kaynatılan sütler görevli öğretmence sıraya dizilen biz çocuklara boynumuzda iple bağlı naylon maşrapalarımıza sırası gelene kepçeyle doldurulur,görevli öğretmenin gözlerinin önünde bu maşrapalardan yine göz nezaretinde zorla içirtilirdi.Kahrol emperyalist pislik ülke köpeklerin içmediği bu gönderdiğin süt tozlarınla aklında bin bir türlü hinlikler doluymuş meğer.Bunları şimdi,şimdi,yeni,yeni anlı...

HERHANGİ BİR GÜNÜM

Çok güzel mezarlar yapılıyor sektör oluşturulmuş ve mermerciler ölülerden bile para kazanıyorlar.Doğrumudur?bana göre gerek yok ama bir kesim değil bayağı fazlaca çok bilmiş bir kesim şu veya bu şekilde değerlendirmeler ve eleştiriler yapabilip "Babasına,Annesine bir mezar yaptıramadı" gibi hiç bitmez laf batağının içinde boşu boşuna çene yapıp laf geveler dururlar ve seni bazı toplum yapıları düşünceleri içinde zora sokarlar.Vardığın,varacağın,vereceğin kararlar olmaz,sana seçenekler bırakmazlar.Lüzumsuzluklar bunlar ama toplumun bazı kesimleri bu ve bu gibi meseleler üzerinde uğraşacak bayağı zamanları olduğundan beyhuda yere saatleri aşacak itibarsız konuşmalar yapabiliyorlar.Gelişmemiş toplumlarda vatandaşlar fen ve ilim doğrultusunda değil,akıllara yatmasa bile öğrendikleri gelenek görenek ve ananeler doğrultusunda hareket ederler.Bu şekil yaşam biçiminden fen o, topluma girmiş olsa bile itibara alınıp,aciziyetlerden kurtulunması mümkün olmayabilir.Kendi kendime çok sorm...

BOYNUMUZUN ÖLÇÜSÜ

        Evlerimizde sağ salim oturuyoruz karnımız tok sırtımız pek.Oturuyormuyuz,oturtuluyormuyuz,oturtuldukmu,bizler bir sifat teşkil ediyormuyuz?,belirsiz.Günlük zam geliyor ve bilhassa akaryakıt ürünlerinde almış başını giden bir zam furyası var.Ağzını açıpta pretosto edebilen,karşı çıkabilen,gık diyebilen ise ne yazıkki sistemin değiştirilip bir tek kişiye yetki verilmesiyle bir tek kişi bile yok.Bir sürü cezaevleri çok öncelerden düşünülüp kafalardaki bir plan dahilinde yapıldı.Bu cezaevlerinin yapılışlarından bile ihaleleri yandaş kişilere verilerek korkunç vurgunlar vurulup paralar kazanıldı,mevcut cezaevlerindeki gerçek suçlular salıverildiler şimdi muhalif nispetteki gazeteci,yayıncı,yazar,öğretmen,kahraman silahlı kuvvetler mensubu subaylar,sıradan meslek erbapları.aklınıza gelen gelebilecek olan her türden kişiler fetöcü veya pkk lı isnatlarıyla,bölüclük ve vatan hainliklerinden isnatlar atılıp tutuklanarak bu gerçek suçluların salıverilip boşaltıldığı ve ...

BAHAR ı BEKLİYORUM

      Elimde küçük bir çapa çiğdem çiçekleri toplardım yüksek tepelerde yaylalarda cemrelerin düşüp karların eriyip bitmesi baharın inmesiyle.Hatıralarım canlanıverdi birden bire.Mart ortalarıyla kışın bitip son yağışlarla baharın ayak seslerini göz kırpışlarını görüyor ve hissediyorum.Doğada bir telaş bir hareketlilik.Böcüde böcekte karıncada arıda aklınıza gelen gelebilen bizlerin işlerimizin çokluğuyla fark etmediğimiz gezegen ortaklarımızda bu hareketlilik.Göçmen kuşlar hazırlıklarına çoktan başladılar.Göç edecekler sulak bol yiyeceklerin oldukları beldelere..Bu yağışlar o kadar çok varlığa yaşam olup hayat verdiki.Bu olumlu bir başlayış güzelliklere kardeşliklere;olumsuzluklardan sıyrılıp yeniden hayat bulmaya canlanmaya can vermeye.Bunun için olmalı,yerimizden kalkıp doğrulmak ve bu yolda olmalı atacağımız adımlar.İçimde çocukca heyacanlar ve çoşkular var.Görüyorum baharın inişini,yerde gökte her tarafta,kulaklarımda ise ayak seslerini hissediyorum.Yavaş yavaş yürüm...

GİDİLİRKEN

        Hayatlarımızdaydılar bağlarda bahçelerde tarlalarda ve evlerimize çatışık,samanlıkla bitişik ahırlarda.Onlar bizleri bırakıp,bırakıp gitmediler.Biz,bizdeki geleceklerini hiçe sayıp,kendi geleceklerimizi düşünüp,satıp savmalayıp onları zorla hayatlarımızdan çıkarıp,kendimize onlarsız,daha rahat ve iyi gelecekler aramak için,kaçarcasına yükü tutup,kentlere geldik.Ne vardı bu kentlerde?.Güvensizlikler,kalleşlikler,açlıklar,sefalet ve yokluklar.En kötüsü de hep bir arada çok çok görüntüler sergilememize rağmen  yapayalnız olunanı.Herkeslerde bir telaş,neyin telaşı belirsiz,soğuk yüzler soğuk duruşlar.Bunlar,bizler;kent insanlarıyız,bir aralardayız,kimse kimseyi tanımaz,herkes bir arada ama soyutlanmışlar,bir birlerini ve bir birlerimize yabancıyız.Ağaçlar bile yalnız değildir.Kuşlar gelir dallarına konarlar müzik yaparlar ötüşerek şakıyarak sonra o ağaca veda edip ayrılırlar.Gidende memnundur,ağırlayıp misafir edende.Bizler vedaya gerek duymayıp,yükü tutup g...

BİR ZAMANLAR SEYDİŞEHİR'de FUTBOL-1

    Kitleleri mıknatıs gibi çekerek hastalık derecesinde sarıp sarmalayan bir kavramdır futbol.İkamet edip oturduğunuz mahallede küçüksünüz,büyükler maç yapacak oynayacakları oyuna sizide alsınlar diye gözlerinin içine bakarsınız,onlar ya bir kişi eksik maçlarını yapar,oyunlarını oynarlar yada takımlarındaki eksik kişiyi tamamlarlar ama tamamlanan,takımın içine alınan eksik kişi siz değilsinizdir.Küçücük yüreğinizde öyle bir acı oluşurki,sessiz sedasız bir köşeye siner şıpır şıpır gözyaşı dökersiniz,sonra bir iç çekersinizki inanın dağlar gümbür gümbür yıkılır,nehirler kurur gökyüzü hüzünlenir kararır ve hayat birden sizi büyümelere kocaman adam olmalara iter.Ben futbolun tarihine değinmeyeceğim geçmiş yıllardaki,çocukluğumdaki sahalarda yüreklerimizi bir meşin yuvarlağın içine sığdırıp bulduğumuz alanlarda,çayırlarda bu yuvarlağın peşinden koşmalarımızdan da bahsetmeyeceğim.Hepimiz biliriz,hepiniz bilirsiniz.Yaşanılan şehirlerde sporu seven,spora gönül vermiş kişiler  bi...