Ana içeriğe atla

FELAKET

       Bir gün iyi gider diye başlanılan birliktelikleriniz de çok istediğiniz beraberliklerin ellerde olmadan farkındalık ve kontrolsüzlüklerle egoya dönüşerek ona ve size zarar verdiğini görüp bu ne olduğu belirsiz gelişmeyle hem karşı tarafı hemde kendinizi üzdüğünüzü farkeder keşkeleri bir bir aklınızdan geçirerek eski serbest özgürlüklerinizin olduğu günlerinizi arayabilirsiniz.Herkes kendince haklıdır.Bu meydana gelen sevimsiz olaylarla ortada bir suçlu yoktur.Mesele iki tarafın anlayış ve izanında ve bakış açılarındadır.Yaşadıkça şartlara göre gelişir ve değişir duygular.Zaman içerisinde sebepli sebepsiz mutlu,mutsuz,karamsarlıklar pişmanlıklar gibi anları yaşatır.Bu gelişmelerle bir anlık öfkelere kapılıp yersiz ve yerindesiz kararlar vermekten ziyade geniş düşünürek gelişmeleri zamana bırakmakta yarar vardır.Bu duyguların yönlenmesi sizin elinizdedir muhakkak ama ne yazıkki bakış ve görüşleriniz değişmedikçe yönlendirme olayında başarılı olamazsınız.Öyleyse bu şekil konum harp yapılmışcasına sizi yıpratan bir felaket olarak boşluklara düşmenize sebepler olabilir.Günler geçtikçe akıp giden ömür çok değişik ve farklı anlar yaşatır.Hele hele anlamsız bazı şeylere sahip olma gibi düşünceler ise bu Dünya da oyalamaca olup itibar edilmemesi gereken kavramlardır.Düşünün nelere sahip olmadınızki geçirdiğiniz yıllar boyunca,hangilerini elinizde tutabildiniz,hangilerini uzun süreler muhafaza edebildiniz?.Tutamadınız,edemediniz..Öyleyse bu Dünya da hiç bir şey size ait değil ve hiç bir şeye sahip olamadığınız gibi hiç bir şeyide bir yerlere götüremiyorsunuz.Öyleyse her şeyleri olduğu gibi ve beklentilersiz doğal arı duru çıplak sevin.

      Emperyalist devletlerin kışkırtmaları ve yeni kaynaklar elde etme düşünceleriyle Ukrayna ve Rusya arasında bir savaş başlatıldı.Milyonlarca kadın çocuk yaşlı genç yerlerinden yurtlarından edildiler,evlerinden barklarından mahrum durumlara düşürüldüler kimileri canlarından oldular kimileri ise halâ 1 aydır devam eden bu savaşla soğuklarda yiyecek içecek temin edememe koşullarıyla sığındıkları yerlerde per perişan mücadele edip yaşamaya çalışıyorlar.21.yy da böyle bir felaketi savaş denilen saçmalığı bir kaç ülkenin çıkarlarına gelecek diye derin sulara doylar gibi doylayarak halkını bir felaketin içine iten liderlere ne demeli.Aynı felaketler daha evvel Irak'a Libya'ya Lübnan'a Afganistan'a Suriye'lere yapılmadımı,Ortadoğu terör örgütleri yuvaları barınakları haline getirilmedimi?.Ne işi var taa Atlantik ötesinden buralarda terör örgütleri kuran Amerika'ların.Bu pislik zihniyet galiba tüm Dünya'yı karıştıran bu ülke yok olmadan asla savaşlar bitmeyecek ve Dünya insanca yaşama kavramlarına erişemeyecek.Buna göre bunun rejimine uymayan,bunun parasını kullanmayan tüm ülkeler fason ülke ve insan hakları katledicileri.Avrupa birliği de bu ülkenin payandalığından kurtulmalı insan hakları adı altında sözde martavallarla başka ülkelerin iç işlerine karışmamalıdırlar.Ülkelerin ekonomilerini batırıp kendileri mal satarak ve bilhassa sattıkları silah ve mühimmatlarla bu ülkeler büyük borçlara sokulmakta halklar fakirleştirilmektedir.Bu şekil entrikalardan ülkeler akıllarınıbaşlarına alarak kendilerini kurtarmalı bu oyunlara gelmemelidirler.Gezegen felaketlere dönüştürülüp yaşanmaz hallere getirilmek istenmektedir.Ne için bir kaç kötü zihniyetteki insanın sömürü içinde rahat ve asalak yaşaması için.Yaşadık gördük,covid 19 doğadan çıkmış bir mikropmudur?Buna asla inanmıyorum bu mikrop bu zihniyetteki insanların laboratuvarlarda çıkartıp bir kaç milyon,milyar insanı yok ederek Dünya nüfusunu azaltmak ve bazı geride kalan insanlarıda ilaca,hapa bağımlı kılmaktan başka bir şey değildir.Felaketler bundan sonra daha cesurca kapılarımızda her an artık önümüze çıkarılacaktır.Bu entrikaları denediler ve kolaylaştırarak alışkanlık haline getirdiler.Bilinmeliki beşeriyet çok büyük bir felaketin içine itilmiş ve atılmış durumdadır.28/Mart-2022 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...