Ana içeriğe atla

HERHANGİ BİR GÜNÜM

Çok güzel mezarlar yapılıyor sektör oluşturulmuş ve mermerciler ölülerden bile para kazanıyorlar.Doğrumudur?bana göre gerek yok ama bir kesim değil bayağı fazlaca çok bilmiş bir kesim şu veya bu şekilde değerlendirmeler ve eleştiriler yapabilip "Babasına,Annesine bir mezar yaptıramadı" gibi hiç bitmez laf batağının içinde boşu boşuna çene yapıp laf geveler dururlar ve seni bazı toplum yapıları düşünceleri içinde zora sokarlar.Vardığın,varacağın,vereceğin kararlar olmaz,sana seçenekler bırakmazlar.Lüzumsuzluklar bunlar ama toplumun bazı kesimleri bu ve bu gibi meseleler üzerinde uğraşacak bayağı zamanları olduğundan beyhuda yere saatleri aşacak itibarsız konuşmalar yapabiliyorlar.Gelişmemiş toplumlarda vatandaşlar fen ve ilim doğrultusunda değil,akıllara yatmasa bile öğrendikleri gelenek görenek ve ananeler doğrultusunda hareket ederler.Bu şekil yaşam biçiminden fen o, topluma girmiş olsa bile itibara alınıp,aciziyetlerden kurtulunması mümkün olmayabilir.Kendi kendime çok sormuşumdur.Biz gelişmemiş toplumlardan birimiyiz?.Evet ne yazıkki biz gelişmemiş insan çokluğu olan 3.Dünya ülkesiyiz.Yasaları deliyor kendimize haksızlıklar yapsak,ülkeyi satsak savmalask,vatan hainliği yapsak,yetim hakkı yesek,fakirin fukaranın sofrasındaki yiyeceğinin yarısını çalıp,yutsak;yasaların bize işlememesini istiyor kendi inandığımız ölçütlerdeki doğruların yanlış olsa bile yasal hak olduğu kanısına varıyoruz.O zaman biz gelişmiş bir ülke olabilirmiyiz?Olamayız olabilmemizin mümkünatlarıda olmaz.Donanım gerek,bu donanımı meydana getiren alt yapılardan köklü çağdaş eğitimler almış ışıyacak yol gösterecek neferler gerek.Dalgaların sesini dinlemeyi duymayı onların kıyılara sahile vurmasıyla meydana getirdiği dümdüz kumlar üzerindeki oluşan parlaklığı seviyorum.Islanan taşlara bakıyorum.Onlardan gözlerime ilişen etkileyici ve desenli olanları topluyorum.Akdeniz in bu mevsimlerde kıyıları bana göre ve benim aradığım sessizlikte ve güzellikte.Okul yıllarım geliyor aklıma,arkadaşlarım,arkadaşlıklarım.Okul çıkışlarında eve gelişlerim Çumra'daki 2 katlı merdivenleri dışarıda olan evimizin dış kapısından merdivenleri çıkarak eve girişimle çantayı önlüğü bir tarafa fırlatıp "Anne ne pişirdin" diye mutfağa girmemle önüme koyulanı silip süpürdüğüm o bir daha dönüp yaşayamayacağım doyamadığım güzelim yıllarım.Anam geliyor aklıma yosun yeşili gözlerinin rengini aldığım gelin Anam.Gözlerim ıslanıyor ağlamaklı oluyorum.Kıyıda yürüyen hemde çok hızlı yürüyen kuşlar var.Islak gözlerle onlara bakıyorum.Bir bildikleri varki yiyecek bulabilmek için kıylara gelip günlük açlık ihtiyaçlarını gideriyorlar.Bir daha geçmiş yaşanmıyor ve sevdikleriniz hayatlarınızdan bir bir gidiyorlar.Üzerimden bir tek martı kıyıya değil denize yakın fazla yüksekte değil kıyı boyunca barabar(Parelel)benim sahildeki yürüyüş yönüme doğru uçuyor.Akdenizde dişli balon ismi verdikleri bir balık türedi,diğer tür balıkların nesillerini bırakmamacasına yok etti.Balıklar büyümeden hatta yumurta halindeyken bile denizdeki tümden balık neslini yeyip bitirip silip süpürüyor.Ne martılara ne insanlara yiyecek balık bırakmadı.Öyle ilginç bir balıkki bu mendebur varlık nasıl ve ne şekil bu sularda türemişse yüzmeyi bırakıp kıyıda az duraklasanız bu duruşunuzla ufak ufak olanlarının bile ayaklarınızı kanatacak ve lnanamazsınız ama etinizi koparacak dişlemelerinden kurtulmazsınız.Yüreklerinizde dolu dolu hiç tükenmeyen sevgi dağları oluşur.Kime neye?çok şeye ama işte dönüyor Dünya geçip giderken bir ara durup birilerini indiriyor ve sonra yoluna devam ediyor.Kalbiniz mahsunlaşır yaralar alırsınız bu indirilen yolcuların bırakılışlarıyla.Sizin yola devam edişiniz bir süre daha devam edecektir.İşte benim daha evvel birlikte gidilirken Anamın yolda indirilişinin aklıma gelip gözlerimin ıslandığı gibi sizlerinde kaç yolcusu yollarda indirilmişlerdir,kimbilir.Yalnız gitmek istemesenizde bu böyle oluyor yol gidiliyor yol bitiyor.Yollar yürünüp birlikteliklerle yol alıp gidilirken sana refakat edenler hayatlarımızdan bir bir  indirilip yapayalnız kalınıyor.İndirilen sevdiklerimize "İnmesinler dursunlar" diyebileceğimiz güçlerimiz yok.Bir daha hayatlarımızda göremeyeceğimiz bu değerlerimize kalplerimizde yaşattıktan sonra granitlerden mermerlerden mezarlar yapsak,başlarına altınlardan kabir taşları diksek ve bu taşlara sırma saçlıydı,sülün gibiydi,şuydu,buydu diye yazılar yazdırsak ne olur,yazdırmasak ne olur.Evet bana göre kayıt olan,kalplere yerleşen bir değeri yok hiçliğinin içine alabilmemiz mümkün değil.Herhangi bir günüm bu günde bu şekil gündemlendi.21/Mart-2022 Şerafettin Sorkun/Konya'dan  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...