Ana içeriğe atla

MENDİL KOYMACA


       Sevgisiz yaşanmazki;Kör topal yaşanırda,sevgisiz buzlar ülkelerinde buz dağlarında yaşanır gibi soğuk geçen zamanlardır geçirdiğiniz zamanlarınız.Tatsız,tuzsuz geçer her biten gün,her başlayan gece,adına "Benim için zaman çok güzel geçti" diyemezsiniz.Sevdiğinizin uzaklarda olduğu düşünceleriyle,uzaklarda olduğunu hayal ettiğiniz günün eskiye dönük anılarıyla geçer,yaşadıkça hayat akışlarınız.O eski ilk okul yıllarımızda ülkemize Amerikan yardımı olarak gelen süt tozları milli eğitim bakanlığının tüm okullarında bir görevli tarafından hademe vs.kazanlarda kaynatılır,kaynatılan sütler görevli öğretmence sıraya dizilen biz çocuklara boynumuzda iple bağlı naylon maşrapalarımıza sırası gelene kepçeyle doldurulur,görevli öğretmenin gözlerinin önünde bu maşrapalardan yine göz nezaretinde zorla içirtilirdi.Kahrol emperyalist pislik ülke köpeklerin içmediği bu gönderdiğin süt tozlarınla aklında bin bir türlü hinlikler doluymuş meğer.Bunları şimdi,şimdi,yeni,yeni anlıyoruzda,halâ devam eden hinliklerine,satılık insan yapılarının çokluğundan,o zamanlar hiç bir şey yapamamışken,şimdilerde de hiç bir şeyler yapamıyoruz.

    Sizde yoktur,vardır fırsatınız olmaz bakmalara.Bir arkadaşınız şimdiki imkanların olanaklarının fazlalığıyla karıştırdığı çekmecelerde eline geçirdiği siyah beyaz bir resmi sosyal medyada paylaşır yada bir yerlere kaldırdığınız eski albümleriniz elinize geçer,siyah beyaz bir resim gözlerinize ilişir,uzun uzun bakarsınız elinize geçen bu resme.Okul resminizdir ama okul bahçesi ama okul giriş merdivenlerinde.Tüm sınıf hep beraber bir yere durup o yılların el verdiği imkanlarla sahiplenilip elde edilen veya çağrılmış bir fotoğrafçıya,poz veririlirken fotoğraf makinalarına ürkü ve heyecanlarla dolu  bakışlarla resim aldırırken o günkü masum duruşlarınızı değerlendirdiğinizde dudaklarınız büzüşür tebessümler edersiniz.Sevgilerle dolu doluyduk o yıllarda.Saçlarından ellerimizle tutup bağlayamadık zamanı.Geçsin çarçabukta büyüyelim diye biz istedik zamanın geçivermesini.Şüphesiz biz oyuna geldik.Zaman biz istedik diye çabucak gelip geçiverdi,o güzelim yaşadım diyemeyip,halâ unutumadığımız aklımızdan çıkaramadığımız çocukluk yıllarımızı.

        Anılar,anılar dersiniz ve en çokta o çocukluk yıllarınızda geçirdiğiniz zamanların saf temiz arı duru geçen evrelerini özlersiniz.Kafanızda hep büyümelerin olduğu evrelerde gönül vermişlikleriniz şarkılar türküler ve dikkat çekmeler beğeniler küçücük yüreklerinize sığdırdığınız sevdalarınızdır olgularla hayallerinize sardırdığınız kavramlarınız.Herkesler kaf dağlarının arkalarına çekilmiş gitmişcesine çok zamanlar geçmiş kim bilir nerelerdeler o çocukluk arkadaşlarınız.Zümrüt-ü Anka kuşları havalanıp uçup giderek bayağı yol alarak hiç göremeyeceğiniz ufuk ötelerine kanat çırparak yok olup kaybolup gitmişler ve siz hatıralarınızda yaşatıp hiç silemediğiniz anılarla güzel bir uyum içinde yaşarken artık şimdilerin ve geleceğin değilde geçmişte yaşananların hayatınızın en güzel yılları olduğu kanılarındasınız.Yaa o ilk mektep yıllarınız,oyunlarınız,tahtaya kalkma,öğretmeninizin sorduklarını bilememe korkularınız,çocukça ilk mektep yıllarınızdaki tutku ve heyecanlarla dolu habersiz taşıdığınız sevdalarınız.Mazi kalbimizde her an yaşarcasına.                                                                                         Çocukca yüreklerinizden geçirdiğiniz ilk aşkınız gelir aklınıza.Bir mektup yazarsınız hayalinizde ona.Sevgili,ilk göz ağrım.Hatırla dışarda okul bahçesinde yaptığımız bir ders esnasında öğretmenimizin dersin sıkıntı yapar bir şekle dönüşüp üzerimize yansımasıyla ve bu durumu yüzlerimizde gören öğretmenimiz "Çocuklar ders bitti oyun oynayacağız" demesiyle hepimiz neşelenip canlanıvermiştik.Bahçe içinde koca bir daire oluşturup yerlere oturduk.Bezirgan başı bendim,elimdeki mendili önlüğümün altına koydum.Mendil görünmeyecek ve sonra birilerinin arkasına bırakılacak o fark etmezde daire dolaşılasıya bunu hissetmezse mendil konulan yerden alınıp mendil koyulan kişinin fark etmediği yere gelip mendil oradan alınıp bükülüp topuz yapılan mendille mendil bırakılan kişinin sırtına ceza olarak vurulacak o koşarak bir daire boyu kaçarak tekrar yerine oturacaktı.Benim aklımda mendil koyma düşüncemde kim olabilirdi? tabi sen.Önlüğümün altındaki mendili bir tur koşulayıp farkettirmeden senin arkana bırakınca dairenin karşı tarafındaki müzevirlerin sana işaret edip el kol dudaklardan fısıltılarla sana işmar etmeleriyle sen arkana bakıp mendili fark ettin ve alarak peşim sıra koştun.Ben ceylanların peşlerinden koşan çitalardan hızlı koşmalarımla beni yakalaman mümkünmü?kahkahalar tüm sınıfta ve ben bir koşuda senin kalktığın yere oturdum.Oldunmu bezirgan başı sen.Mendili sakladın kendince benim yaptığım gibi döndün daire boyunca.Kime bırakacaksın?tabiki bana,bunu bilmemem mümkünmü?Bir turda bırakmadın,ikinci turda fark etmeyim diye biraz uzağıma ardım sıra attığını hissettim.Sen daireyi dolaşıpta bana geleceğine yakın aldım yerden mendili ve süratle koşarak dayağından kurtuldum.Hatırası ömre bedel o çın çın çınlatıp bağırışlarımızın,etrafımızdaki evlere kadar gittiği seslerimizin,nerede olduklarını biliyormusun?Bilmem o güzel anıyı unutmayıp,benim gibi ara ara hatıratında seninde hiç yaşattığın oluyormu?.. 11/Mart-2022 Şerafettin Sorkun/Karlı kış akşamında Konya'dan  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...