Ana içeriğe atla

DURMUŞ KAPLAN


     Yakın arkadaş çevrem çok iyi bilirler.Her sabah olmasada aralıksız hangi mevsim olursa olsun sürdürdüğüm koşularım,uzun yürüyüşlerim ve kültür fizik hareketlerim var.Bu virüslü günlerde de kimseler uyanmadan kuşluk ötüşleri başlamasıyla koşular için sabahın ilklerinde evden çıkıyorum.Koşuların satırlara sığdıramayacağım sağlıki yönden faydaları çok.Özgüveni yüksek tutturduğunun yanı sıra uyku sorunuda yaşatmıyor.Yorulmadan evde oturduğunuz yerlerde dinlenmelerin farkında olmaz,sıkılır durur,sıkıntılarla buzdolabının kapağını açar abur cubur vakitli vakitsiz ne bulursanız atıştırır durursunuz.Muhtelif zamanlarda gününüzün çok az sürelerini spora ayırırsanız dinç olabilir,genç kalabilir,sağlıklı bir ömrü devam ettirebilirsiniz.Dün hayatın önümüze kader yazgısı olarak çizip,iş aş gereği yollarımızı ayırdığı arkadaşlarımdan Durmuş Kaplan'la uzun bir whatsap görüşmem oldu.Durmuş Kaplan spor camiasının Konya'da yakından tanıdığı efendi kişiliği,oynadığı güzel futbolla bu camianın hatırı sayılır kişilerindendir.1970 li senelerde Beyşehir sporun Konya şampiyonu olan kadrosunda,emeği en fazla sporcularındandır.Bir arkadaşıyla kim olursa olsun birlikte yol yürümüşlüğü kader birliği etmişse,tepelerin dağların aşılacağı,aç susuz devam ettirilecek bu yol yürüyüşlerinde,yolun zorluğundan,caymanın teklifi asla ondan gelmez,kendisi bu zorluğu ve meşakkati görmesine,hissetmesine rağmende arkadaşımı üzerim diye oyun bozanlığı yapan kişi olmaz.Bu yürümenin seyrinin sonucu ne olursa olsun Durmuş asla dönmez.Kaderin insanlara nasıl ve ne şekil bir yazgı hazırlayacağı biz insanlar tarafından önceden bilebileceğimiz bir yeti değildir.Sapasağlam beton gibi diye tabirleyeceğimiz düşünceler taşıdığımız bu değerli dostumuz,ailesinden devam eden irsi,kalıtsal bir rahatsızlığı yoktur.Yanlış,hatalı bir sağlık teşhisi neticesi sonucu,iki güne bir diyalize bağlanmaktadır.Durmuş bu hatalı teşhisi bile iyimser tavırları yüzünden kaderin bir yazgısı olarak görmekte kimseleri suçlamamaktadır.Yaşam şartları rüzgarların kuru yaprakları önüne katıp ora bura savruşturduğu gibi herkesleri şartlar gereği bir yerlere savruşturmuştur.Kimse yüreğinin götürdüğü yerlere gidemeyip zorunlu olarak bir yerlere gitmektedir.Seydişehir'deki Alümiyum fb.sı yurdun dört bir yanından kaderlerimizi bir çok arkadaşlarımızla bu kentte birleştirdi.Siyasetin sağ sol ayrımına dönüşen en zor evreleri sanayii kuruluşlarının olduğu bölgelerde yaşanır.Bizler arkadaşlar olarak hangi görüş ve fikirlerde olursak olalım gerçektende bir birlerimizi çok sevdik ve siyasi düşüncelerimizi asla dostluğumuzun üstesinde görmedik.Buradan bana Durmuş'la yeni baştan görüşme,iletişim kurma imkanı hazırlayan,birlikte aynı takımda da forma giyip futbol oynadığımız Durmuş'un amca oğlu Mehmet Kabran'a da teşekkürler ediyorum.17/Mayıs-2020 Şerafettin Sorkun/Konya'dan....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...