Ana içeriğe atla

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ


Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok
olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri olarak kalplerimizde en güzel yere yerleşip gönül tahtımıza oturmuştu.Çumra'dan Kozan'a göç ederken sanki Selma Güneri Çumra'da bırakılmışcasına bende derin bir hüzün yaratmıştı.Bir güz günüydü Kozan'a gidişimiz.Ne olacaktıki o zamanlar eşyamız.3-4 kapkacak,bir kaç döşek yorgan ve sahip olduğumuz en büyük değer bir radyo.Bu yüzden bir kamyon değil Babam bir otobüs tutmuş eşyaları otobüsün arka koltuklarına yüklenmiş bizde içimizde ürkülere neden olan bir başka kente gitmenin heyecanlarını yaşarken,otobüsün boş bulunan koltuklarına oturup haraket etmiştik.Gidiyorduk.Bu kaçıncı göç,bu kaçıncı gitmelerimizdi.Tam kalbimizi verip,alıştığımız samimi olduğumuz arkadaşlarımızdan kopmalrımızdı.Otobüs haraket etmeye başlayınca komşularımızdan ve bizlere vedaya gelen arkadaşlarımızdan ayrılışımız yine daha evvelki göçlerimiz gibi sol yanımda derin iz bırakacak ürpertilere neden oldu.Biz Karaman'a doğru yol alırken yağmur başlamış ve otobüsün camlarına yağmur damlaları vuruyor,lastik tekerleride ıslak yollarda kayarak bizi Çumra'dan uzaklaştırıyordu.İnsan şarkılarsız olamıyor.Zaman sinemalarımızı bizden kopardı ama bize hatıralarımızı gün gün yaşatan eski şarkılarımız,dinledikçe eski günleri yad edebiliyoruz.İnsanlar bazı değerleri kaybettiler ama bazı başka değerleri bulabildiler.Sosyal paylaşım sitelerinde Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar,kendi kültürleri kendi değerleri kriterlerini taşıyan arkadaşlar edinip köklü paylaşımlarla yine hayatlarında anlam ifade edecek iletişimler kurabiliyorlar.Ben yıllar önce Selma Güneri'mi Çumra'da bıraktığımı sanırken,Kozan'da da buldum ve burada bu sosyal paylaşım sitesinde de bazı paylaşımlar yapıyor mutlu oluyoruz.Bir paylaşımında yeşilçam sinemamızın beyefendi jönü Ediz Hun'un elinden bir ödül aldı.Bu paylaşımı izlerken nasıl duygulandığımı anlatamam.Bir gün satır satır dizi dizi bu yaşayan efsaneyi yazmak isterdim ama buna bir türlü başlayamadım.Ödül alırken filmlerini seyrettiğimiz sinemalarda bizlere verdiği coşku ve canlılık vardı.Dolu doluydu,şıktı,hanımefendiydi,ilk filmini seyrettiğim kadar masumdu...08/Nisan-2017 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...