Ana içeriğe atla

BOZKIR'ın NESİ EKSİK


      Bozkır dedikleri büyük kasaba severler güzeli gelmez hesaba demişler zamanında yöremize ait millileşmiş yurt dışı sınırlarını aşarak kişilik ve hüviyet bulmuş türkülerimizin birinde.Bozkır'dan çok güzel insanlar gelip geçmiştir.İmkansızlıklar,yeterli,kazacak,işleyecek topraklar olmaması,dağların ortasına sıkıştırılmış çok az bir arazinin olduğu bu güzel yerde belki eskilerde karınların doyduğu oluyormuş ama,zaman bu küçük ve şirin beldemizi gün gün artan nüfus sayıları ve teknolojinin meydana getirdiği araç gereçlerin çokluklarıyla iyice daraltmış yaşanmaz kılmaya başlamıştır.Bir kentte yaşayan insanların refah düzeylerinin din de dahil iyi olması bu kentin insanlarını mutlu kılar en önemli etkenlerden biridir.Gerisi bana göre bunun içerisine eğitimin haricinde din,milliyetçilik gibi bir çok kavramlar dahil hepisi bağlar gazelidir.Amanın gel gel aslan mustafam köçeklerin de renk katmasıyla gerçekten muhteşem bir yöresel,sanat eserimizdir.Bu güzel eseri kim yarattıysa,güzel Bozkır'ımızı evrenselleştirip tüm dünya'ya tanıtmıştır.Bozkır yarı Akdeniz iklim özelliği taşır.Hadim,Taşkent,Ermenek yörelerimizde yarı Akdeniz iklimi özellikleri grubuna girer.Ermenek'e bir sihirli el değmiş ekonomik yapısı değişmiş,refah düzeyi çok artmıştır.Ermenek'in dağların aralarından gelen suları iki dağın arasına set çekilerek kontrol altına alınmış ve aşağılardaki tutulan su,baraj yapılarak Ermenek'e tabiri caizse siyasetçilerin halkın yapısına uyar gazel okuduklarında olduğu gibi bu su setle tutulmayla denize dönüşmüştür.Burada elektrik üretilmekte,yerel halk deniz diyelim artık bu denizin kenarlarına her türden zeytin dahil ağaçlar dikmekte,sayfiye evleri yapıp yazları vakit geçirmekte sebzeler meyveler yetiştirmektedir.Denizin gelmesiyle yazları sörfçüler ve diğer türlü su sporları yapan gruplar ayrıca turizm amaçlı ziyaretçilerin artmasıyla bu yöre yeryüzü cennetine dönmüştür.Ermenek vatandaşları da Bozkır yöremiz insanlarının gözlerini açar açmaz toprak ve arazi kıtlığından gurbet ellerin yollarını tuttukları gibi,onlarında ömürleri yurt dışı dahil diyarı gurbetlerde geçmiştir.Aslan Mustafam büyük bir eserdir.Gerçekten ülkeye,memleketine,köyüne,kasabasına kim bir çivi çakmışsa Allah razı olsun.Bozkır'ımızın ortasından iklimin özelliklerine göre yağışlar bol olursa su debileri yüksek çarşamba çayı akmaktadır.Bu çayın suları Sorkun'un Sarıot yaylasından çıkmakta,Sorkun dağlarına karlar çok düşerse sular coşmakta,bu sular ise senelerce boşu boşuna taa Çumra ovalarına kadar giderek Çumra arazi sahiplerinin servetlerine servetler katmaktadır.Bu suların önü çok kolay kesilir ama burada Ermenek'li vatandaşların tepelerde yerleştikleri gibi yerleşim olmamış çayın 2 kenarlarına konuşlanılarak o zamanlarda şehir bu şekil kurulmuş.Daha evvelki yazılarımda bir yerel seçimde belediye başkanlığı adaylığı için,birlikte futbol oynadığımız,Konya'mızda devlet kurumları hizmetlerinde başarılı çalışmaları bulunan,besiciler derneği başkanlıkları yapan,çalışkanlığı ve dürüstlüğüne kefil olduğum Nazif Karabulut'a bu seçimlerde Bozkır'lı hemşehrilerimden siyasi görüş şu bu önemli değil deyip oy istemiştim.Bozkır'lı hemşehrilerimiz teveccühlerini onu başkan seçerek gösterdiler.Şimdi Nazif Karabulut başkan Bozkır yerleşim yerlerinin yukarılara Akçapınar,Sorkun'un daha yukarıları,Karacaardıç taraflarındaki yüksek bölgeler,Üçpınar ve Konya gidiş yolunun yüksekliklerine,Kozağaç köyü tepelerine yukarıdaki siyasi anlayışlarında razı olurluklarıyla,böyle olmalı çünkü parasal destek gerekli taşınma projeleri düşünülüp Bozkır'ın olduğu bölge tamamıyla suyla doldurularak yani halk deyimiyle burası da Ermenek'e deniz getirildiği gibi denize dönüştürülemezmi?.Küresel ısınmalarla artık yağışlar azalmakta,Konya'mızın her tarafında obruklar meydana gelmektedir.Obruklar susuzlukların eseridir.Belki 2050 li senelere doğru Konya'nın içme su ihtiyacını karşılayan Altınapa baraj suları gün gelip yeterli olmayacaktır.Siyasi yapılar işe yaramaz bir sürü projelerle halkın paralarını çar çur etmektedirler.Buranın maliyeti sadece BozkırIn şu an içinde oturan vatandaşların iskan tutarları olacaktır.Batılı yani Avrupa ülkeleri bu tür projelerle bilhassa İsviçre bu şekil coğrafik yerleri çok güzel cennet denilecek yaşam alanlarına getirmişlerdir.Benimkisi üpotik bir hayal ama sabah sabah kulaklarınıza bir kar suyu kaçırayım dedim.Aslan Mustafa'yı besteleyip yapandan Allah razı olsun.Bozkır'ın nesi eksik,neden bir denizi olmasın!!..06/Mart-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...