Ana içeriğe atla

APOLLO GOL-1


      60-80 seneleri arası Konya Amatör küme liği maçları çekişmeli.iddialı ve kıran kırana geçer,halk nezdinde de seyirci potansiyeli açısından fazlaca itibar görürdü.O yıllarda Gençlik ve Spor Bakanlığı hizmetleri illere imkanlar dahilinde yansır illerin beden terbiyesi il müdürleri halka ve bilhassa gençlere sportif faaliyetler yapılacak hizmetleri seferber ederdi.Spor dengeli beslenme ve planlı idmanlarla,çok küçük yaşlardaki çocuklara sağlanan imkanlarla ve hocalarla sağlanırsa başarılara gidileceği muhakkaktır.Bunlar ülkemizde yapılamadığı için ne yazıkki uluslararası kulvarlarda ülkemizin adını duyuracak,ayyıldızlı bayrağımızın göndere çekilmesini sağlayacak spor ve sporcu başarılarımız pek olmamıştır.Tesis ve saha alt yapılarının her şehrimizde olmaması,bazı doğuştan spora yetenekli çocukların evine destek olmak adına berberdir,terzidir,kalaycıdır,nalbanttır çırak olarak onların dükkanlarına çalışmalara gitmesi ve bu itibarla spor alanlarından geniş kitlelerin yararlanmasını engel olarakta sebepler olarak gösterebiliriz.Mevzu yıllarda çok az aile haricinde o da imkanları müsait olanlar çocuğunu elinden tutup bir spor kulübüne götürüp kaydettirmediği gibi hatta çoğunluk Anadolu'daki halk yapıları spor yapmanın günah olduğu düşüncelerini bile taşımışlardır.İlçelerimizde öyle şimdilerde gördüğünüz gibi stadlar olmaz,belediyelerin ilgi ve alakalarıyla boş olan bir hazine arazisine karayollarımızdan destekli gönderilen bir grayderle düzenleme yapılır,bu düzeltmeyle kale direklerinin saha ölçütleri doğrultusunda dikilmesi,kireç tozları dökülerek futbol oynanacak alan çizilir,orası bu hazırlanmalarla hem milli bayramların,hemde liğ maçlarının yapıldığı alanlar olurdu.Gelelim benim doğup büyüdüğüm yaşadığım coğrafya ya.Bozkır her ne kadar İç Anadolu bölgemizin tahıl ambarı Konya'nın bir ilçesi olsa da.Akdeniz bölgemiz sınırları içinde yer alır.Toros dağlarının İç Anadolu'ya bakan eteklerindedir ve deniz seviyesi yüksekliği 1200 mt.lerdir.Literatür;dışarıdan göç almadığını,Yörük ve Türkmenlerin yaşadığı halk yapısıyla kendine has kültürünü hiç bozmadan bu günlere kadar sürdürür karakteristik özelliklerinden bahseder.Toros dağlarının uzanıp gittiği yükseltilerden nokta kadar bir boşluk bularak buraya yerleşen halk yapıları bu küçücük kazada medeniyet kurmuşlardır.Ortasından kaynağı Sorkun'un Sarıot yaylası olan Çarşamba çayı geçer.Bu çay burda yaşayan insanların duyguları olmuş herkeslerlerin aşkı ve içinde unutamadığı sevdasına dönüşmüştür.Bozkır'da yaşayanlara can olmuş,hayat vermiştir.Bozkır'da Çat,Dere,Sorkun istikameti tarafında,Sonyaz mahallesinin alt tarafındaki Bozkır'ın bahçelerinin olduğu yerde bir çayır vardır,eski ismi gavurlar mahallesinin ve orta mahallenin ötesinde değirmen çayırı ve onun ilerisinde ise mevzu çayırlardan çok daha büyük olan camız çayırı vardır.Bu çayırların üçüde çarşamba çayının kenarındadır.Yağışları bol olan bu bölge;eski yağışlardan bahsediyorum şimdilerde benim çocukluğumdaki hiç kalkmaz karların olduğu yağışlar oluyormu,olmuyormu bilmiyorum,karların kalkması,baharın gelmesiyle yemyeşil bir hüviyete bürünür,Bozkır'lı vatandaşlar bu çayırlara iner,kadınlar genç kızlar batırıklar yapar,ip atlar,çayın kenarındaki kalın,büyük söğüt ağaçlarına salıncaklar kurup sallanırlar,erkek çocuklar ise kıyasıya bu çayırlarda futbol maçları yaparlardı.Fundalıklarda,ağaç diplerinde mor menekşeler,zümrüt yeşili çayırlarda baharın müjdecisi papatyalar Bozkır'ı yaşaması güzel habitatlara döndürürdü..26/Mart-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan Yazı uzun olduğundan 2 bölümdür.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...