Ana içeriğe atla

YOKSUL SEVDALAR-9



 

     Sandı'da İbrahim için yeni,bambaşka bir hayat başladı.Dışlanmışlık,korku,ürkü,pısırıklık ve en kötüsü sahipsizliğin zuhur ettiği kimsesizlik,onu eziyor içini acıtıyordu.Anası aklına geliyor,içini çeke çeke bir köşeye sinip ağlıyor,sonra güdü yaptığı mala melala geri dönüyor,onlara ho,ha diye sesler çıkararak,varlığını hissettirmeye çalışıyordu.Sabahtan köyün sığırları çeşmenin orada toplanıyor,İbrahim onları oradan alıyor ve ekili alanlara sokmamaya çalışarak,kırlara yaymaya götürüyordu.Azığı köylü tarafından hazırlanıyordu.Yukarılara,Sandı'nın kır bağlarının daha yukarılarındaki otlaklarda,yapayalnız,sığırları güdü yapıyordu.Buralarda sıklık olmayan seyrek bir birlerine belli mesafelerde ardıç ağaçları ve ardıçlara nazaran daha uzak mesafelerde alanlara serpilmiş,tek tük ahlat ağaçları,köyün bağları,köylere dağılımlı tarlalar ve mera niteliğindeki otlaklar vardı.Soğla gölü buralardan,yükseklerden bakıldığından,sanki uzatılsa elle dokunulacak kadar daha yakın ve daha farklı güzellikte bir görsel sergiliyordu.Oraya gitme düşüncesi kafasına yerleşti.Soğla'ya kadar olan o kısımda Sandı,Yalıhüyük ve Çiftlik köylerinin tarlaları vardı ve bu mevsimde ekili alanlar olduğundan,yemyeşil görselleri,gölün masmavi sularıyla birleşmiş bir muhteşemlik olaraktan,tepelerden panoramik doğa harikası yansımasıyla,gözlere zuhur ediyordu.İbrahim ara,ara da çok az tanıdığı babasını aklına getiriyor ama onun artık bir daha kendisini arayıp soracağı düşüncesini taşımıyordu.Anası öldü öleli,muhtara bırakıp gidişinden bu yana,babası köye bir daha hiç gelmemişti.Saliha ya daha fazla ihtiyaç duyuyor ama Saliha'yla çok az bir arada olabiliyor,oyunlar oynayabiliyordu.Babasıyla çok kısa süreler ve kısıtlı zamanlarda bir arada olmuşlar,bu sürelerde de,babasının kucağına almaları,koltuk altlarından havaya atıp kapmaları hoşuna gitmiş,şimdi uzaklarda bu ilgiyi,sahiplenilmeleri çok özler olmuş ve içi yine burum,burum,burumlaşarak,ezikleşmişti.Artık bir başka yerlerde köyünden,Saliha'dan,birlikte oynanılan oyunlardan,her şeylerden ıraklaşılıp yapayalnız kalınmıştı..09/Şubat-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan Sandı köyü anılarım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...