Ana içeriğe atla

YOKSUL SEVDALAR-10


     Gün batımlarıyla yukarılardaki otlaklardan önündeki sığırlarla güdüyü tamamlayıp köye dönen İbrahim için,sığırların peşlerinden koşmalarının yorgunlukları vardır.Yattığı yer ahırdan eve dönüştürülen bir yerdir.Hafız ağzı hafif kırılan,Bozkır/Çat yapımı bir testiyi su içmesi için ona vermiş,yemeklerden sonra yorgun akşamlarında,köyün çeşmesinden su doldurduğu bu testiden,ağzını dayayıp,bir eliyle testinin gövdesinden,bir eliylede sapından tutup dengeleyerek,kana kana sular içip,gecelerin farkındalıksızlığıyla,sabahları ederek,köy meydanından güdü yaptığı inekleri toplayarak,tekrar tepelerdeki kendi köyüne yakın otlaklara yol almıştır.Hafız İbrahim'i Tanrı'nın kendisini sınamak için bir gönderisi olarak düşünmektedir.Kimsesizlerin kimsesizi İbrahim,kanadı kırık,yaralı bir kuş gibidir.Hafız'ın karısı İlerde,İbrahim'e ekstradan mayaladığı yoğurtlardan ve tavukların yumurtalarından da,ara,ara pişirip,şebit ekmeklere dürümler yaparak göndermektedir.Bir zümreyi,bir toplumu hepten ilgilendiren sosyal etkinlikleri yoksa,düğünleri,bayramları,çalgıları çalmıyor,çengileri oynamıyorsa,öğrendikleriyle biter ömürleri.Gözlerini açtıklarında,içinde bulunulan ortam;çalışmalar ve uğraşmalardır.Gök kubbenin altında bu topraklarda,bu coğrafyada dünyaya gelip,büyümüşler,ataları öğretmenleri olmuş,ne öğreneceklerse onlardan öğrenip,ömürlerinin içerisinde bu öğrendikleriyle karınlarını doyurmuş,sırtlarını pek tutmuşlardır.Birlik olmasalar yapamazlar,güç alamazlar.Bu dayanıklılığı,nüfuslarının çoklukları verir,bir birlerinden güç alır,güçler bulurlar.İbrahim'in güç alacağı,güç bulacağı kimseleri kalmamıştır.Soğuklarda üşümemesi,güçlü olması,kendi başına her bir şeylerin üstesinden gelmesi gerekmektedir.Bu gücü ona bırakıp geldiği köyündeki Saliha vermektedir.Saliha gündüzleri hayallerinde geceleri düşlerindedir.Hafız köyün çocuklarına duaları öğretmekte din dersleri vermektedir.Akşamları kandil ışığı altında kendi çocuklarıyla ayrıyeten bir seans daha başlatıp,bu evreye yorgun İbrahim'de almıştır.Allah'ın yaradanın varlığı bilinmeli,kendilerini şeytanın şerrinden korumalıdırlar.Korumalıdırlarki öte dünya'da suçsuz günahsız olarak gidebilmeli bu şekilde cennete girebilmelidirler.Öğrenilen dualarla şeytandan kurtulabilindiğini İbrahim bu derslerde Hafız'ın anlatımlarıyla öğrenmiştir.Hafız her işin başı besmele çekmek demiştir.Bismillahrahmanirahim diyerek işe başlanması gerekirmiş.Eğer şeytandan kurtulunmak gerekse abdest bozarken,sidik salarken,yatağa girip uykuya başlamadan evvel 3 defa destur geri dur denmesi lazımmış.Değilse şeytan çarpıverir ağzını burnunu yamulturmuş.İbrahim önce şeytandan korkmuş ama kurtulmanın duaları bilmek olduğunu öğrenince,kendini tamamen bu derslerde,hafızın öğretilerine canı gönülden vererek,bu sihirli kelimeleri ezberlemeye çalışmıştır.İnsan ölmüyor,toprağa gömüldüğü zaman,ameli düzgünse,toprağın altındaki cennete alınıyormuş.Hırsızlıklar yapıp,onun bunun hakları yenirse,asla cennete girilmiyor,o zamanda bir sürü odun yığınlarının yakıldığı ateşler içine günahkarlar atılarak,orada yakılıyorlarmış.İbrahim cehennemden,cehennemdeki ateşlerden ürpermiş ve çok korkmuş,daha bir fazla duaları ezber etmelere kendini tamamen vererek,akşamlara kadar sığırların peşinden koşmalarla meydana gelen yorgunluklarını unutup,Hafız'ın verdiği derslerin katılımcısı ve takipcisi olmuştur.Cennetin çok güzel bir yer olduğunu düşünmeye başlamış,orada cennette hiç ölünmediğini öğrenince kendisine bir rahatlık gelmiştir.Ama bu dünya'da asla günah işlememesi gerekiyormuş.İbrahim bunları öğrendiği zaman ölmüş anasını aklına getirmiş,anasının cennette olduğu düşünceleriyle rahatlamıştır..11/Şubat-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan Sandı köyü anılarım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...