İstanbul yurdumuzun en fazla göç alan kentlerinin ilk başlarında gelir.Göçleri Anadolunun her kentinden,her yaş grubu kadın erkek,reşit olsun olmasın,çocuk denecek yaşlarda bile ama oto stoplarla ama kaçak köçek köylerinde tarla,mal mülk vs.varlıkları yeterli olmayan ve bu kentimizde kendilerine gelecek arayan insanlarımız yapmışlardır.Bu göçlere gerekliliği genelinde yeşilçam sinema filmlerinden oyuncuların rolleri gereği köylerinden İstanbul'a göç konulu sahnelerin olduğu filmleri seyredip,görmelerin katkıları fazlacadır.Köylerdeki imkansızlıklar,onların tutunabilecekleri kent düşüncelerine uyar görüşlerle verilen ve varılan kararlara dönüşür.İzlenen filmlerde anlatılanlar kendi hayat hikayeleridir.Kimisi analık elinde zulüm görmekte,kimileri yokluktan,kimileri sevdadan köylerinden terki diyarı yaparlar.Kara trenler acı acı sirenler çalarak,dumanlarını savurup giderlerken vagonlarında götürdükleri çoğunluk gurbet yolcularıdır.Otogarlardan kalkan otobüslerde elinde saz yada tahta valizle gördüklerinizde trenlerle giden aynı kaderin ortak paylaşımcılarıdırlar.Yokluk ve yokluğun getirdiği çaresizliklerdir insanların yurtlarını,odlarını,ocaklarını terketmelere gerekçeler.Gurbet eller acıdır,geçen günler ise sancılı.Çok azdır para tutabilip köyüne dönebilenlerin sayıları.Hayatlarında filmlerdeki gördükleri gibi mutlu sonlar olmaz,büyük şehirde adım atılan yer bir ücrete paraya,maliyete tabidir,İşsiz güçsüz,tarlası,tapanı olmayan köy delikanlısı için İstanbul'a göç zaruri bir gerekliliktir.Göç olmazsa ya çobanlık yada bir varsılın himetkarlığını yapacaktır.Köyünde beğendiği,yuva kurup isteyeceği kız vardır.Bir çobana,bir hizmetkara,başkasının yanaşmasına kız vermek adetten değildir.Bunun içindir gurbetlere çıkmak,çok paralar kazanmak gerekir.Geçen günlerde sinemalar illerimizde,ilçelerimizde ve bazı büyük kasabalarımızda vardı.Sinemaya gidip film izlemek halkın tek eğlencesi ve sosyalleşmesiydi.Bu kentlerimizin sinema salonlarında göç sahneleri izlenerek görülür,imkansızlıkların olduğu o yıllarda bu beldelerdeki insanlar rüyalar şehri güzel İstanbul'un hayaliyle yanar,tutuşur,oralarda bir gelecek aramak için köylerini,kentlerini terk ederek,varları yokları olan,bir iki gömlektir,iç giysisidir,jilet takılan iki küçük parçadan oluşan traş takımı ve bir sigara tabakasıdır,bu kadarlık yükleriyle gurbet denilen İstanbul'a mevzu vesaitlerle yol alırlardı.Akıştı bunun adı,akmaydı,inip gidip kaybolmaydı.Geri dönmeler çok azdı.Bir daha dönülmez dönülemezdi.Kaç akşamlar geçer,kaç mevsimler tükenirdi de gidenler gittikleri gibi kalırlardı.Haydarpaşa tren yolcuları,Topkapı ve Harem otobüslerle gelip inecekler için son duraktı.Eşyalarıyla bilmedikleri bu kente inişleriyle,apayrı bir heyecan,yürek çarpmaları,paralarının yetip yetmeyeceği ürküleri ve korkuları taşınır,ellerindeki kağıtlara yazılı adreslerdeki hemşehrileri aranmalara başlanır,bu korkuları dindirecek sığınılacak yürek çarpmalarını sonlandıracak yada 3-5 kuruşu olan için ucuz oteller,bir kaç günü iş bulasıya geçirip,idare edilecek,geceyi geçirip,rahat uyunulacak bir mekan!!.Ya para bir kaç gün içinde biter de,iş bulunamamış,yemeksiz,barınaksız kalınmışsa!!..Böylesi bir durum çok kötü felaketlerin başlayışı ve artık bitiş olurdu.Filmlerdeki gibi mutlu son ne yazıkki gerçek hayatta olmazdı.Muhanetin kapısı zor açılır yada hep kapalı,ekmeğide kanla yoğruluydu.Soğuklara ve uykusuzluklara güç yettikçe,bilmeziye dolaşarak,banklarda oturarak,parklarda geçirilecek zamanlarla dayanmak,tüm bu zorlukların üstesinden gelinecek bir şey değildir.Artık bir bilinmeyen hayatın yolculuğu başlamıştır.Gurbet acıdır,her günü de acıtır.Sonra büyük gurbet Almanya yollarına düşmek,kaçınılmaz kaderi olmuştur Anadolu insanlarımızın.Bin bir çile ve zorlu hayat şartlarıyla acı gurbetlerde devam eden makus kaderleri hiç değişmemiş,su diye acı dolmuş içtikleri bardaklarına,ekmek diye hüzünler sarmışlardır,sofralardaki yufkalarına.Zorla evlendirilmek istenen genç kızlarımızdan tutunda,öz anaları ölen,üvey ana elinda kalan,horlanmışlık ve dışlanmışlıklardan bıkıp,usananan ve bu rüyalar şehrini kurtuluş gören binlerce insanımız bir şekilde bu şehrimizde ama gelecek aramış ama yitip yok olup gitmişlerdir.Hayatlarımız hiç kolay değildi,hiç kolay olmadı..04/Ocak-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
İstanbul yurdumuzun en fazla göç alan kentlerinin ilk başlarında gelir.Göçleri Anadolunun her kentinden,her yaş grubu kadın erkek,reşit olsun olmasın,çocuk denecek yaşlarda bile ama oto stoplarla ama kaçak köçek köylerinde tarla,mal mülk vs.varlıkları yeterli olmayan ve bu kentimizde kendilerine gelecek arayan insanlarımız yapmışlardır.Bu göçlere gerekliliği genelinde yeşilçam sinema filmlerinden oyuncuların rolleri gereği köylerinden İstanbul'a göç konulu sahnelerin olduğu filmleri seyredip,görmelerin katkıları fazlacadır.Köylerdeki imkansızlıklar,onların tutunabilecekleri kent düşüncelerine uyar görüşlerle verilen ve varılan kararlara dönüşür.İzlenen filmlerde anlatılanlar kendi hayat hikayeleridir.Kimisi analık elinde zulüm görmekte,kimileri yokluktan,kimileri sevdadan köylerinden terki diyarı yaparlar.Kara trenler acı acı sirenler çalarak,dumanlarını savurup giderlerken vagonlarında götürdükleri çoğunluk gurbet yolcularıdır.Otogarlardan kalkan otobüslerde elinde saz yada tahta valizle gördüklerinizde trenlerle giden aynı kaderin ortak paylaşımcılarıdırlar.Yokluk ve yokluğun getirdiği çaresizliklerdir insanların yurtlarını,odlarını,ocaklarını terketmelere gerekçeler.Gurbet eller acıdır,geçen günler ise sancılı.Çok azdır para tutabilip köyüne dönebilenlerin sayıları.Hayatlarında filmlerdeki gördükleri gibi mutlu sonlar olmaz,büyük şehirde adım atılan yer bir ücrete paraya,maliyete tabidir,İşsiz güçsüz,tarlası,tapanı olmayan köy delikanlısı için İstanbul'a göç zaruri bir gerekliliktir.Göç olmazsa ya çobanlık yada bir varsılın himetkarlığını yapacaktır.Köyünde beğendiği,yuva kurup isteyeceği kız vardır.Bir çobana,bir hizmetkara,başkasının yanaşmasına kız vermek adetten değildir.Bunun içindir gurbetlere çıkmak,çok paralar kazanmak gerekir.Geçen günlerde sinemalar illerimizde,ilçelerimizde ve bazı büyük kasabalarımızda vardı.Sinemaya gidip film izlemek halkın tek eğlencesi ve sosyalleşmesiydi.Bu kentlerimizin sinema salonlarında göç sahneleri izlenerek görülür,imkansızlıkların olduğu o yıllarda bu beldelerdeki insanlar rüyalar şehri güzel İstanbul'un hayaliyle yanar,tutuşur,oralarda bir gelecek aramak için köylerini,kentlerini terk ederek,varları yokları olan,bir iki gömlektir,iç giysisidir,jilet takılan iki küçük parçadan oluşan traş takımı ve bir sigara tabakasıdır,bu kadarlık yükleriyle gurbet denilen İstanbul'a mevzu vesaitlerle yol alırlardı.Akıştı bunun adı,akmaydı,inip gidip kaybolmaydı.Geri dönmeler çok azdı.Bir daha dönülmez dönülemezdi.Kaç akşamlar geçer,kaç mevsimler tükenirdi de gidenler gittikleri gibi kalırlardı.Haydarpaşa tren yolcuları,Topkapı ve Harem otobüslerle gelip inecekler için son duraktı.Eşyalarıyla bilmedikleri bu kente inişleriyle,apayrı bir heyecan,yürek çarpmaları,paralarının yetip yetmeyeceği ürküleri ve korkuları taşınır,ellerindeki kağıtlara yazılı adreslerdeki hemşehrileri aranmalara başlanır,bu korkuları dindirecek sığınılacak yürek çarpmalarını sonlandıracak yada 3-5 kuruşu olan için ucuz oteller,bir kaç günü iş bulasıya geçirip,idare edilecek,geceyi geçirip,rahat uyunulacak bir mekan!!.Ya para bir kaç gün içinde biter de,iş bulunamamış,yemeksiz,barınaksız kalınmışsa!!..Böylesi bir durum çok kötü felaketlerin başlayışı ve artık bitiş olurdu.Filmlerdeki gibi mutlu son ne yazıkki gerçek hayatta olmazdı.Muhanetin kapısı zor açılır yada hep kapalı,ekmeğide kanla yoğruluydu.Soğuklara ve uykusuzluklara güç yettikçe,bilmeziye dolaşarak,banklarda oturarak,parklarda geçirilecek zamanlarla dayanmak,tüm bu zorlukların üstesinden gelinecek bir şey değildir.Artık bir bilinmeyen hayatın yolculuğu başlamıştır.Gurbet acıdır,her günü de acıtır.Sonra büyük gurbet Almanya yollarına düşmek,kaçınılmaz kaderi olmuştur Anadolu insanlarımızın.Bin bir çile ve zorlu hayat şartlarıyla acı gurbetlerde devam eden makus kaderleri hiç değişmemiş,su diye acı dolmuş içtikleri bardaklarına,ekmek diye hüzünler sarmışlardır,sofralardaki yufkalarına.Zorla evlendirilmek istenen genç kızlarımızdan tutunda,öz anaları ölen,üvey ana elinda kalan,horlanmışlık ve dışlanmışlıklardan bıkıp,usananan ve bu rüyalar şehrini kurtuluş gören binlerce insanımız bir şekilde bu şehrimizde ama gelecek aramış ama yitip yok olup gitmişlerdir.Hayatlarımız hiç kolay değildi,hiç kolay olmadı..04/Ocak-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Yorumlar
Yorum Gönder