Ana içeriğe atla

DİL


      Konuşulan DİL toplumların en büyük değerlerinden biridir.Dili korumak ülkeyi korumak kadar önemlidir.Maalesef toplumumuzun entel geçinen mürekkep yalamış,yalamamış her türden insan yapılarımızda dilimizi yadsıma ve yozlaştırma ön planlarda gelmektedir.Futbol tabelaları,maç bitimlerini görsel medyada yorumlayan yorumcular,basındaki spor sayfalarındaki yazı dili anlatımları,okullardaki hocasından,cevap veren talebesine kadar,konuşurken yazarken yabancı bir kelimeyi arı duru TÜRKÇE'mizin arasına sırf kültürlü görünülecek ve olunacak,okuyucular ve izleyiciler çok beğenecek babında değerlendirilerek arı dilimizin arasına sokuvermek ukalalıktan başka bir şey değildir.Analarımızdan doğuşumuzla birlikte öğrendiğimiz saf tertemiz Türkçemizi konuşmalı yeni kuşaklarımızada konuşmalarımızın her kelimesine dikkat ederek yabancı kelimeler dilimizin içine sokmadan Türkçe konuşup,Türkçeyi öğretmeli onları bu yozlaşmalardan kurtarmalıyız.Birde DİN diye dayatılan bir kavramın kapsamında arap kültürü içine alınıp,arapça her kelimeye değil ruhumuzu,bedenlerimizi,tüm var oluşumuzu teslim eder hallere getirilmişizdir.Ülke olarak ne ürettin ne yaptında badal bayrak her gördüğün sakallıyı hacı hoca zannıyla ülkenin her yerinde estirip gürletip serbesiyatlıklar içine bırakıyorsun?Kendilerini şeyh,derviş,ermiş,eren tanımlaması içine alan bir sürü boş beleş insan,dudak ucuklatacak servetler elde edip zevki sefa içerisinde halkın üzerinden geçinir hallere gelmişlerdir.Bu mendeburlar hayatlarında vatana millete yararlar sağlayacak bir tek çivi çakmayıp,yerden bir tek çöp almayarak yine elleri bilmem nerelerinde bedavadan ömür sürdürmektedirler.Bu durum ve oluşları fetö olaylarıyla yaşadık ve gördük.Eğitimin başındaki namaz kılamadığından,camilere gidemediğinden ukala ukala görsel medyada sırıtarak demeçler vermektedir.Din devlet içine sokulmaz,din ayrı devlet işleri ayrıdır.Devletlerin dini imanı olmaz,menfaatleri ve halkının refahları olur.Devlet yöneticileri bu hassas konuların içerisine girmemelidir.Dini payanda yapan ülkeler,ya yıkılmış,yada batıp yok olmuşlardır.Osmanlı ve büyük selçuklu imparatorlukları buna örnektir.Din kişileri bağlar devletler bu hassas konunun içine girmemeli inanan inanmayan her vatandaşın hakkını kanunlar önünde korumalı,vatandaşları güvence altına almalıdır..3-Ocak/2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...