Ana içeriğe atla

ÇOK SEVELİM


       Koparmak çok anlamları olan bir kelimedir.Yerinden yurdundan koparılmak.Olgun yahut ham meyveyi koparmak,çiçekleri koparmak gibi karşımıza değişik şekillerde ve örneklemelerdekiler gibi ve daha başka yaşam biçimlerimizde çıkar.Çocukken ilkokul yıllarında öğretmenlerimiz bizim için çok değerliydi.Onlara sevgilerimizi belirtmek için ama kendi bahçemizden ama komşuların bahçelerinden çiçekler koparıp demet haline getirerekten sevgi gösterisi olarak öğretmenlerimize verirdik.Bu çiçekler bir kaç gün su dolu bir kavanozda muhafaza edilir sonrada solunca çöpe atıldığı aşikardır.Şimdilerde çiçekler yetiştirilip çelenklerde kullanılıyor,cenazelere düğünlere açılışlara bu çiçek çelenkleri gönderilerekten karşıdaki insana bir iyi niyet göstergesi duygusu ihsan ediliyor.Bilgelik,bilge kişilik sadece kitaplardan okunarak öğrenilmez ve elde edilmez.Zaman içerisinde insan olumlu,olumsuz başına gelen her şeylerden geniş deneyimler ve tecrübeler edinebiliyor.Doğada bir denge vardır.Bu denge bu balans şu kesin bir gerçektirki akıllı olduğunu her fırsatta yere göğe sığdırmayan insan tarafından koparılıp yok edilmektedir.Arıların yaşamları çiçeklere bağlıdır.Onlar zümrüt gibi kırlarda her ilkbaharda açarlar.Bazı rasyonel insanlar bahçelerinde süs olsun diye çiçekler yetiştirirler.Bu çiçeklerden bir tanesinin koparılıp atılması binlerce arının onun balözünden mahrum kalmasıdır.Albert Einstein demiştirki;arılar yok olursa Dünya'da yaşam biter.Bazı belediyeler yollarda,kaldırımlarda,park bahçelerdeki çiçeklere koparılmasınlar diye"Dokunmayın çiçeklere,yazık olur emeklere"yazılı levhalar asarlar.Tekke ve zaviyeler açılıp cehalet yeni baştan getirilmek düşüncesinden ziyade bize çok yönlü bilimsellik öğretecek,fen okullarına yönlendirecek,bizi cehaletlerden kurtaracak düşüncelere hitap etmeli bu sayfalarda"cumanız hayırlı olsun gibi,aşk vs."gibi boş şeylerle vakit geçirmelerden ziyade birbirlerimize bilgi verici paylaşımlar ve yazılar yazarak bir nebzede olsa katkılar sağlamalıyız.Cuma hayırlı olsun demeyle cumalar ve diğer günler hayırlı olmaz.Hayır çalışmalarda vardır.İleri toplumlar dağın öte yüzüne aşıp varmışlar bizler armut piş ağzımıza düş misali lotolardan,piyangolardan,miraslardan paralar bekler bir vaziyette yaşam sürdürme düşüncelerindeyiz.Ne aşklarımızda vefa ne insanlarımızda birbirlerine saygı ve sevgi kalmıştır.Herkes kendi egosunda herkes kendini kurtarma derdindedir.Ben düşünce ve yaşam tarzlarımızı değiştirme zihniyetindeyim.Başka bir Türkiye yok.Burası bizim vatanımız bu halkda bizim halkımız.Birbirimizi sevelim hemde çok sevelim..o1/Ocak-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...