Bir yerden ayrılırken kalbinizi ayrıldığınız yerde bırakmışsanız oralardan ayrılmış sayılmazsınız.Bedeniniz oralardan gitmişken,yüreğinizi bıraktığınız yerden koparamıyorsunuz.Somon balıklarının doğdukları yerlere hiç bir engel tanımadan döndükleri ve orada son kez yumurtalar bırakıp,hayatları nihayet bulduğu gibi,yüreğinizin kaldığı yerlere,bir gün döneceğiniz muhakkaktır.Köyden göçüyorduk.Bir at arabasının üzerine sardığımız yükümüzle,gideceğimiz yer 15 km.uzaklıktaki kazamız Bozkır'dı.Köyden ilk defa çıkan 3-4 yaşında bir çocuk için bu gidiş ürperti,bilinmeyen,tarifi yapılmayan bir korkuydu.Köyü çıkıp darı yerinden geçerken,at arabasının,atların çekimiyle teker akslarından çıkan ses,yüreğimde yankılar yapıyordu.Darı yeri ırmağın kenarındaki Kayacık köyümüzün üzüm bağlarıdır.Söğüt ağaçlarının sık şılgınlarından gizlenen,bu küçücük dere kenarında,kızıl,beyaz,siyah çeşit çeşit üzümler veren,bu bağlardaki,her anından hazlar alarak,geçirdiğim günleri hiç unutamayacağımı.Darı yeri uzaklardayken,aklıma gelişinlerinde,özlemlerimle yad ederken,hasretlerimin en fazlası olarak yer işgal ederdi.Çok gittiğimi sanıyordum,uz gittiğimi düşünüyordum.Gerçektende hiç gitmemişcesine Darı yeri bende sökülüp atılmamacasına kalmış ve yaşamaktadır.Şimdilerde insanların hayatları tekmil çok değişti.Ne mevsimlerin farkındalar,nede mevsimlerle gelen değişmelerin.Leyleklerin geldiklerini,kırlangıçların havalarda ve bilhassa gün batıp alaca karanlık başlarken,yuvalarına kendilerine has ötüşleriyle,sürekli girip çıkıp,uçuştuklarını görenlerimiz yok denecek kadar azdır.Kentlerin büyümeleri,insanların,abuk,subuk suratsızlıklara,dönüşmelerine ve robotlaşmalarına sebep oldu.Elimizden hiç bir şey gelmiyor.Bir zamanlar saatlerini beklediğimiz sinemalarımız vardı.Sinema oyuncularımıza,starlarımıza akristlerimize sevdalandıklarımız,sırf onları görebileceğimiz zannıyla İstanbul'un kalbinin attığı Beyoğlu,İstiklâl caddesine gitmek istemelerimize,gemler vuramazdık.Eğer rüyalar şehri İstanbul'a gidişimiz olmuşta,bir film yıldızı görebilmişsek,döndüğümüzde,övünç dolu anlata anlata bitiremeyip,3-4 de ulama yaptığımız tatlı yalanlarla,arkadaşlar arasında klasımızın arttığını düşündüğümüz o yıllar,belkide hayatımızın gerilerde kalan,ileride bir daha yaşayamayacağımız en güzel yıllarımızdı.Darı yeri,tepeler,ırmak,koyaklar (Vadi) yine yerli yerinde duruyor ama bir sebeple bizi oralardan ettiler.Anılarımıza şahitlik edebilecek akranlarımızda yok artık,Herkes bir sebeple kentlere gidip kaybolarak yitip gitmişler.Ağaçlar yine baharla çiçekler açıp,yeşillenmekte.Höyüğümüzün tepeleri,yine dam boyu otlarla kaplı.Leylekler ilkbaharda yine geliyor.Rantlar uğruna bir bir yüreğimizin gitmek istemeyip ama mecbur edildiğimiz bu yerlere,somon balıklarının doğdukları yerlere geri döndükleri gibi dönebilmek artık çok zor.Bu gitmeleri ben istemedim,mecbur edildim ama kalbim orada..10/Ocak-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Bir yerden ayrılırken kalbinizi ayrıldığınız yerde bırakmışsanız oralardan ayrılmış sayılmazsınız.Bedeniniz oralardan gitmişken,yüreğinizi bıraktığınız yerden koparamıyorsunuz.Somon balıklarının doğdukları yerlere hiç bir engel tanımadan döndükleri ve orada son kez yumurtalar bırakıp,hayatları nihayet bulduğu gibi,yüreğinizin kaldığı yerlere,bir gün döneceğiniz muhakkaktır.Köyden göçüyorduk.Bir at arabasının üzerine sardığımız yükümüzle,gideceğimiz yer 15 km.uzaklıktaki kazamız Bozkır'dı.Köyden ilk defa çıkan 3-4 yaşında bir çocuk için bu gidiş ürperti,bilinmeyen,tarifi yapılmayan bir korkuydu.Köyü çıkıp darı yerinden geçerken,at arabasının,atların çekimiyle teker akslarından çıkan ses,yüreğimde yankılar yapıyordu.Darı yeri ırmağın kenarındaki Kayacık köyümüzün üzüm bağlarıdır.Söğüt ağaçlarının sık şılgınlarından gizlenen,bu küçücük dere kenarında,kızıl,beyaz,siyah çeşit çeşit üzümler veren,bu bağlardaki,her anından hazlar alarak,geçirdiğim günleri hiç unutamayacağımı.Darı yeri uzaklardayken,aklıma gelişinlerinde,özlemlerimle yad ederken,hasretlerimin en fazlası olarak yer işgal ederdi.Çok gittiğimi sanıyordum,uz gittiğimi düşünüyordum.Gerçektende hiç gitmemişcesine Darı yeri bende sökülüp atılmamacasına kalmış ve yaşamaktadır.Şimdilerde insanların hayatları tekmil çok değişti.Ne mevsimlerin farkındalar,nede mevsimlerle gelen değişmelerin.Leyleklerin geldiklerini,kırlangıçların havalarda ve bilhassa gün batıp alaca karanlık başlarken,yuvalarına kendilerine has ötüşleriyle,sürekli girip çıkıp,uçuştuklarını görenlerimiz yok denecek kadar azdır.Kentlerin büyümeleri,insanların,abuk,subuk suratsızlıklara,dönüşmelerine ve robotlaşmalarına sebep oldu.Elimizden hiç bir şey gelmiyor.Bir zamanlar saatlerini beklediğimiz sinemalarımız vardı.Sinema oyuncularımıza,starlarımıza akristlerimize sevdalandıklarımız,sırf onları görebileceğimiz zannıyla İstanbul'un kalbinin attığı Beyoğlu,İstiklâl caddesine gitmek istemelerimize,gemler vuramazdık.Eğer rüyalar şehri İstanbul'a gidişimiz olmuşta,bir film yıldızı görebilmişsek,döndüğümüzde,övünç dolu anlata anlata bitiremeyip,3-4 de ulama yaptığımız tatlı yalanlarla,arkadaşlar arasında klasımızın arttığını düşündüğümüz o yıllar,belkide hayatımızın gerilerde kalan,ileride bir daha yaşayamayacağımız en güzel yıllarımızdı.Darı yeri,tepeler,ırmak,koyaklar (Vadi) yine yerli yerinde duruyor ama bir sebeple bizi oralardan ettiler.Anılarımıza şahitlik edebilecek akranlarımızda yok artık,Herkes bir sebeple kentlere gidip kaybolarak yitip gitmişler.Ağaçlar yine baharla çiçekler açıp,yeşillenmekte.Höyüğümüzün tepeleri,yine dam boyu otlarla kaplı.Leylekler ilkbaharda yine geliyor.Rantlar uğruna bir bir yüreğimizin gitmek istemeyip ama mecbur edildiğimiz bu yerlere,somon balıklarının doğdukları yerlere geri döndükleri gibi dönebilmek artık çok zor.Bu gitmeleri ben istemedim,mecbur edildim ama kalbim orada..10/Ocak-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Yorumlar
Yorum Gönder