Ana içeriğe atla

ÇEKİRGE KEDİLER ve KÖPEKLER


      Bir gün daha tükenip bitti.Gece sessiz sessiz gezegeni güneşe teslim etmek için yol almakta.Yeni bir gün başlıyor.Eylül ortaları,mevsim sonbahar,kavurucu sıcaklardan sonra Anamur'da ılık rüzgarlar esmeye başladı.Esintileri hoşlanılan güzellikler olarak bedenlerimize vuruyor.Sevindirici buluyor,haz alıyorum.Küresel ısınmayla artan sıcaklar,eylül'le nispeten azaldı.Geçmiş senelerde,çocukluk yıllarımda,bu mevsimin,bu günlerinde,bağ ve bostan bozumları olurdu.O güzellikleri çocukken yaşamış,halâ tadı damaklarımızda kalmışcasına,yaşanılan unutulmaz güzellikler olarak anılarımızın derinlerine gömülmüştür.Zaman akıcı hiç durmuyor,tutulmuyor.Gökler delinmişcesine yağıp duran ve bu yağışlarla sellere dönüşen yağmurların sokakları silip süpürdüğü gibi zamanda gün gün her geçişiyle bizlerden bir şeyleri alıp,bir daha hiç vermemecesine süpürüp götürüyor.Eski yıllarda her bir şey daha yalın,insanlarımız sevecen,bir birlerine ılımlı ve töleransları fazlacaydı.Yağmur mevzusu edilmişken,gezegenin her tarafında ülkemizde dahil can kayıplarına neden olmuş,ağaçları köklerinden söken rüzgarlar esmiş,sokaklarda park edilmiş araçları kibrit kutuları gibi yerlerinden alıp,götürüp,sürükleyen sel baskınlarını görsel medyalardan izlemekteyiz.Hiç yağmur görmeyen,yağmayan yerlerde yaşamlarını sürdüren insanlarımız hayıflanarak keşke bizim buralara da yağsa serzenişlerini yapacaklar.Bunlardan biride benim.Yağsın,yağsında,ölçütlü yağsın,sel baskınları yaşamayan,can korkusu taşımayanlar için "Uzaktan davulun sesi hoş gelir" deyimi örnek gösterilebilir.Yaradan bu şekil felaketler göstermesin ve yaşatmasın.Sabah yürüyüşü için dışarı çıkıyorum.Henüz gün doğmadı.Veranda kapısın açıp merdiven tablalarında devasa bir çekirgenin benden ürküp uçtuğunu gördüm.Gözlerimi uçuşunu takip ettim.Çit çalılarına kondu.Saklanan böcek olduğu için uzun süre gizlendiği yerde görseline kendisine zarar veren eylem ilişmedikçe hiç kıpırdamadan durabilir.Tarıma ve bitkilere çok zararlı bir böcek.Bu kadar büyüğüne ilk defa rastlıyordum.Bana ürkütücü geldi.Çocukken Ebem hindi culuklarını bana güttürürdü.Onları önüme katar tarlalarda hoplayıp zıplayan çekirgeleri kovalarlarken bende peşleri sıra koşar dururdum.Tarlalardaki böcü böcek ve bilhassa çekirgeleri toplarlar,bu haşareleri besin kaynağı olarak kursaklarına indirirlerken tarıma da çok fayda sağlarlardı.Ayakkabılıktaki yürüyüş ayakkabılarımı alıp,giyerken çekirgenin konduğu çit çalısını gözlerimle takip altına alıp,kaybetmemeye çalışarak merdivenlerden indim.Farkettirmeden yaklaşıp çalının üzerinden çekirgeyi uçmasına fırsat vermeden el çabukluğuyla alarak katlettim.Etrafa göz gezdirdim başka zaman sürülerine bereket çokluklarıyla orda burda dolaşıp duran kedilerden etraflarda gözlere zuhur eden bir teki bile yok.Kedi çekirgeyi ve bilhassa bu kadar büyük olanını çıtır çıtır,afiyetle yiyebilir.Bu kentte hayvan severler hüviyeti altında kendilerine yafta oluşturmuş ve bilhassa hanımefendiler,farklı farklı yerlere kedi ve köpekler için bıraktıkları yiyeceklerin bozulmaları,koku yapmaları,umurları olmadan,kendilerince beslediklerini sanarak bu hayvanları tembelliklere alıştırmaktalar.Bu sanrılara alışan hayvanlar da her insanın çocuk kadın kız yaşlı kendilerinden korkan,korkmayan insanların önüne çıkarak dikkat çekmek istiyor ilgi ve alakalar bekliyorlar.Bırakılan besinlerin çokluklarıyla rahatça beslenen kediler ve köpekler çok besililer,besili olmaları tabi haliyle bunların cinsellik hormonlarının artmalarına da sebepler olduğundan sayıları yıl,yıl büyümede,çoğalmakta.Beslenen kediler,kendilerini besleyecek kişilerin olmasını duyularıyla öğrenip,bilmişler hazır yiyecekler varken ve oralardan rahat rahat beslenerek ev ve dışarılardaki fare vs.gibi zararlıları yakalamıyorlar.Zira kedilerle farelerin birlikte bu insanların koydukları yiyecekleri beraber yediklerine rastlamışlığım olmuştur.Vatandaş şimdi benim bu şekilde yazılarımla,çekirgeyi sabahleyin sokağa çıkarken katletmemle,sokaklardaki başı boş sahipsiz dolaşan kedi ve köpeklere yukarıdaki satırlarımda belirttiğim görüşlerimle,acıması olmayan,hayvanları sevmeyen,cani ruhlu biri olduğum düşüncelerini taşıyabilirler.Varsa bu şekil görüş ve düşünceler kesinlikle katılmıyorum.Hayvan sahipleri hayvanlarını parklara ve sokaklara çişlerini yaptırıp,bu hayvanların bu pisliklerle insanların sağlıklarını bozacak hastalıklara yol açacak nedenler olacağını kesinlikle düşünmüyorlar.Parklarda ve deniz kenarında hayvan dışkılarına çoklukla rastlanmaktadır.Bu hayvanların sabahın ilklerinde kimselerin olmadığı zamanlarda sürü oluşturup tek tük sokaklarda rastladıkları insanlara saldırdıklarıda görülmüş bayağı bir insan sayısını ısırarak sakat kalmalarına neden olmuşlardır.Kısırlaştırılmaları ve gözetim altında tutulmaları görüşlerinde olduğumu belirtirim..17/Eylül-2024 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...