Ana içeriğe atla

AŞK


      Günümüzde en zor olanı nedir diye sorulsa,maddi imkansızlıklardan dolayı AŞK çıkmazlarına düşülüp,bundan kurtulunamaz çözümsüzlüklerdir cevapları sıralanabilir.Eskilerde ufak bir kıvılcım AŞK'ları alevler hemen süratle izdivaçla sonuçlanacak eylemler başlatılırdı.Şimdilerde her iki cinsinde kafalarında farklı kavramlar,farklı yaşam biçimlerine dayalı,farklı farklı beklentiler var.Beklentiler neler;Çok fazla,mücadele istenmiyor,ev araba dahil her bir şey tastamam,eksiksiz olsun isteniyor.İleri yaşlara gelen her 2 cinste de korkular,korkulara dayalı adımlar atmayı zorlaştıran eylemsizlikler görülmekte.Şimdilerde Babamlar zamanındaki gibi,yatacak bir yatak,örtünecek bir yorgan,kafaları koyacak bir yastık ve 2-3 kapkacakla evlilik yapılmıyor.Rahmetli Babam,Sorkun'dan Kayacık köyüne göç eyleyip,burada verimli topraklarda çift çubukla uğraşan Babasının öküzlerinin peşinde koşmamak,reçberlikle ömür tüketmemek için,ilkokulun bitişiyle,olağanüstü bir çabayla Konya/Ereğli İvriz Köy Enstitüsünü kazanarak,Babasından habersiz küçücük yaşlarda Ebemin sağladığı maddi destekle kazandığı bu okula gidip kaydını yaptırmış,bu kayıt ona köyünden bir kız çocuğunu da oraya kayıt ettirme hakkını elde ettirmiştir.O yıllarda yasalar,bu okullarda,köylerden bir erkek öğrencinin köy enstitülerini kazanmalarıyla,ilkokulu bitirmiş herhangi bir kız öğrenciye,imtihansız okuma hakkını elde ettiriyormuş.Bu okullardan mezun olan öğrenciler Ülkemizin gökte yıldızlar çokluğunda köylerine atanarak,atandıkları yerlerde okularını da kendileri yaparak ve öğrencileri o günkü şartlarda kendileri toplayarak,köy çocuklarına ışıyan bir kandil olmuşlardır.Bunu gören değerli müttefikimiz emperyalist düşünce,ne yazıkki bu okullarımızı kapattırıp mantar biter gibi ülkemizde kolejlerin açılmasına neden olmuştur.Kolejlere giden öğrencilerimiz zaman içerisinde durum gösterdiki hep batı ülkeleri ve bu emperyalist ülke hayranlığıyla yetişip ülkemize köy öğretmenleri kadar yararlı olmamışlardır.Anadolu örf ve adetleri,AŞK'a ülkemizde özgür yol alma hakkı ve hüviyeti vermemiştir.Kadın ve erkek,yaşı erdiğinde büyüklerinin öngörüleriyle evlenirler,çocuk yapılır,işte bu kadar.İleri ülkelerin vatandaşları sosyal yaşamlarını kadın erkek bir dayanışma içerisinde sürdürmüşler,ülkelerin kalkınmalarında,kadının yapıcılığından ve fikirlerinden yararlanmışlar bu itibarla ekonomileri üst seviyelere gelmiştir.Herkeslerin çocukluk evrelerinde hormonal dengelerinin akışına dayalı kafalarında yarattıkları AŞK;ilk olarak mahallelerinde veya ilk okula başladıklarında karşıt cinsle bir araya gelmeleriyle,bu tür sosyalleşmeyle bir birlerini görmeleriyle hissedilmeye başlanır.İlk kalp verişler,ilk el tutuşlar,yürekleri gümbür gümbür attırır.Sonra kuytu bir yer ve burada masum ilk öpüşme her 2 cinsede ayakları yerden kesilmişcesine bir haz yaşatır.Sanırım bu ilk öpüşmeyle duyulan ürpertileri herkes yaşamış ve asla bu ilk öpüşü hayatları boyunca unutamamışlardır.İlk AŞK ilk heyecan farklıdır asla unutulmaz.Günümüzde AŞK kişilerde hesaba binmiştir.AŞK'ın temel dayanağı maddiyata yönlenip orada duraklayarak,tahtaya çivi çakılmışcasına sabitlenmiştir.Maddiyatın olmadığı AŞK'lar saman alevi gibi sönmekte iki tarafta mücadeleler etmelere yanaşmamaktadır.Halbuki Babam okulu bitirir bitirmez daha çok küçük yaşlarda köyde bağ komşuları olan Anamı bağ bozumunda görüp,beğenmiş,onunla izdivacını yaparak ilk atandığı Karaman'ın Dağ Durayda köyüne bir tek yatak-yorgan,2-3 kapkacakla at arabasına binerek gitmişler,ölesiye birlikteliklerini sürdürmüşlerdir.Anam anlatır zar zor,borç harç bir radyo almışlar,parasını ödeyememişler,rahmetli Dedem borçlarının geri kalanını kapatmıştır.Şimdilerde AŞK her 2 cinstede lüks araba,bir ev muhakkak olmalı görüşü %100 lerde,olmazsa olmaz şartları olarak ön planlarda.Yeni çiftler pazarlara gidilip temin edilen sebzelerle evde yemek yapıp yemekten ziyade,dışarda canlarının istedikleri yemekleri yemek düşünceleri taşımaktalar.Her sene çok lüks otellerde tatil yapmak akıllarından eksik olmaz,yazlığınız muhakkak olmalı,yaz sıcaklarında keyifli anlar yaşamalısınız.Bu yüzden AŞK çok zor ve kalın urganlarla,kırılmaz kopmaz zincirlerle bağlasanız tutamayacağınız kadar da haşarı.Yinede yaşamlarında herkeslere en güzel AŞK'lar olsun,kimseler AŞK'sız kalmasın.Hayat bir daha asla yaşanmayacak,bir daha asla geri gelinmeyeceği için pişmanlıklar duyulmadan bu güzel duygunun kişilerin kalplerinde gönül verdikleriyle özgürce yaşansın.Kirlenmiş dünya'mızda çamur,batak,hüsranlar,acılar olsada gelecekte,geçmişte sahiplenilecek,peşinden koşulacak,dağlar,tepeler,dereler aşılacak en güzel duygudur AŞK..12/Ekim-2019 Şerafettin Sorkun/Konya'dan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...