Ana içeriğe atla

HAYVAN DOSTLARIMIZ

 


    Hayvanlara içimden kapanmayan musluklar gibi şırıl şırıl sevgiler akıverir ama en çok atları severim.Onlar bana göre çok farklıdırlar.Kişnemeleri,dört nala tepelerde,yazılarda alabildiğine koşuşlarıyla üzerlerine biniverip özgürlüklere keşfetme düşünceleri içimden geçer.Sabahın ilklerinde kuş sesleriyle uyananlarınız olurmu?.Kumruların,güvercinlerin ku ku diye ötüşleri,evleriniz müstakil ve bahçeliyse ve bahçenizde mevsimine göre çeşit çeşit birikmiş kuşların ağaçlarınızda şakıyarak sizlere armoniler sunmaları dünyanın en güzel müzikleri olarak kulaklarınıza yansır.Horoz ötükleri duyduğum zaman yatağımda,hava soğuksa yorganı üstüme taa kafama kadar örter,ılıman ve sıcaksa ayaklarımla tepikleyip itekleyerek daha derin uykulara güvenler içinde geçişler yaparım.Köydeyseniz eşek anırmaları,analarını emmek isteyen oğlak kuzu melemeleri tümden bu sesler güvencedir erinçliktir,huzurdur,rahatlıktır.Teknoloji çok şeyler verdi ama bundan günden güne şikayetçi insan sayısı çoğalmakta ve şehir yaşamının içinde pek mutlu değiller.İnsan yapı olarak anlaşılması güç ve zor bir varlıktır.Bir günü bir gününe tutmaz.Düşünsenize bir günü bir gününe tutmayan bu yapılarla bir arada olup,lüzumsuz konuşmalar,gereksiz tartışmalar yapıp canınız sıkılacağına,yüksekçe bir tepede oturup aşağıdaki vadilerde 4 nala koşan atları izlemekten daha güzel ne olabilir?.Şehirlerde sokaklarda başı boş dolaşan kedi ve köpeklere korkularımızdan dolayı acımasız,sert ve sevgisiz davranışlar sergileyip dostluklarını istemedik.Isırıyorlar,saldırıyorlar dedik,sistemin başındaki beceriksiz zihniyetler bunları fırsatlara çevirip,köpekleri katletme yasaları çıkardılar.Çok geçmedi fırsat bu fırsat diye sürülerce köpekler katledilip,boş arazilere bırakıldılar.Bunlar vahşetti,zavallı korumasız hayvanları vahşileşerek katlettik.Bir dönem eski tarihlerde veba diye bir hastalık vardı,.2019 senesinde covid 19 adlı bir virüsle milyonlarca insan canından oldu.Kedi ve köpekler katledilirse sokakları yılanların,farelerin istilalar edeceği kaçınılmazdır.Bir zamanlar dediğimiz eski tarihlerde nasıl veba farelerden bulaşmış milyonlarca cana neden olmuşsa,bu dostlarımızın katledilmeleriyle yeniden hortlayacağı muhakkaktır. Kentlerde,dolmuşlarda,otobüslerde,oturduğumuz mekanlarda iç,içe olunup,çok yakınlaşarak,artık birbirlerimizden kaçar düşünceleri taşır hallere geldik.Günden güne artan araçlar bıkkınlıklara neden.Kendimizi dinlemelerimiz,hastalıklarımız çoğaldı.Ormanlarımız her yaz gelişinde binlerce dekar beceriksizliklerimizden cayır cayır yanmakta.Papatyaları,çiğdem çiçeklerini,menekşeleri hiç görmez olduk.Kim istemez papatyalarla kaplı zümrüt gibi çayırların üzerine uzanıp zamanı büsbütün unutmayı.Ahh o çocukluklarımızdaki güzellikler,yer yarıldı,suların akıp gidişleri gibi birden bire kayboluverdiler..19/Ağustos-2024 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...