Ana içeriğe atla

ÖZLEMLERİMİZ

 


      Bazı gidişler olur mecburiyetlerden.Bu gidişler kısa olmaz,eksiklikleri duyulur burun direkleri sızlarcasına hayatlarınızdan gidişleriyle gidenlerin.Kaymıştır artık hayatınızdan,silinmiştir gözlerinizin önünden.Hevesiniz olur,göresiniz tutar,imkan olmaz ölüm misali yok olmuştur.Durmadan yad edilir yüzünü,gözünü,bakışını,gelirken giderken adımlar atışlarına kadar her bir şeylerini hayal eder durursunuz.Şorda,şurda,burda,orda duyularınıza rast gelip dinlediğiniz yanık türkülerde özlemleriniz artar.Yağan yağmurlarda,akan suların seslerinde aramalarınız olur hasretlerle ama gidilmiş yok olunmuştur.Seneler sormadan,haberler etmeden bir bir geçip gitmekte.Unutulmaz hatıralarım köyle birlikte yol aldığım,kentlerde yaşadığım bunca seneler,yollar olmuş önüme çıkıp durmamacasına yürüyüp yürüyüp varamadığım.Gönlümdeki yaşam sevgisini hiçliklerle asgarilere indirmiş geçen günler arayışlarım olmuştur,Dalar gidersiniz mazinin derinliklerindeki sizi etkisi altına alan,adına nostalji denilen çocukluk günlerinize.Yaşadığınız o evde hep bir arada geçirdiğiniz zamanlar bir bir aklınızdan geçer.Bir şarkı anımsanır. "Gözümde canlandı koskoca mazi" misali.Birlikte olunan o güzel günleri hatırlatırcasına.Her mevsim yavaş yavaş gibi gelip geçsede aslında dörtnala koşan bir atlının hızındadır.Zaman esen rüzgarlar misali acımasızca sizden çok şeyler alarak akıp gitmektedir.Yapraklar sonbaharda sararır,esen rüzgarla savrulup dökülmeye başlarken içinizde hüzün dalgaları yoğunlaşır.Yaşlanınca ölüm korkumusudur bunlar,yoksa hayatınızın eksiklikleri olan analarınızın,babalarınızın yanıbaşlarınızda olmayan eksikliklerinin duyulup,aranılan özlenmelerimi?.1960-1970 arası yıllar.Okul bir korku,korkuyla birlikte belleğimde yerleşen bir kabus,biz çocuklara zorunlu olarak uygulanan bir mahkumiyet.Sinemaları seviyorum,sinemaların önleri en fazla ziyaret yerlerim,saatlerimi uzun uzun oynayacak filmlerin afişlerine bakmalarla geçirip,bunlardan dayanılmaz hazlar alıyorum.Tek tek aklımda unutulmadı bende seyrimdeki afişler.Kamalı Zeybek,Hayatımızın En Güzel Yılları,Bataklı Damın Kızı Aysel,Bir Şoförün Gizli Defteri,Bitmeyen Yol içimden geçiyor.Ahh diyorum bir artist olabilsem.Hevesim var sinema jönlüğüne.Bir şoförün gizli defteri ne olabilir,ne yazmıştır defterinede gizlemiştir diyorum.Benim değil,hepimizin o yıllarda hayatlarımızda varsa yoksa sinema,bunu çok iyi biliyorum.Konya/Bozkır'a,Kayacık köyünden göç edip gelişimizle,öğretmen babamın köydeki birikimlerini koyup,anamın gelinken takılan altınları bozdurulup,rahmetli Dedeminde desteğiyle zar zor bir ev sahibi olabilmiştik.Evimiz Çat,Dere,Sorkun ve Seydişehir şose yolunun 50 mt.falan üstünde Sonyaz mahallesinde bir tepe üzerindeydi.Aynı bitişiğimizdeki Dedemin evinde olduğu gibi,onun kadar büyük olmasada öne doğru çıkmış ahşaptan balkonumuz vardı.Bu balkondan aşağılarda akıp giden çarşamba çayının olduğu bölgeye kadar sıra sıra uzun kavakların olduğu Bozkır'ın bahçeleri vardı.Baharda yemyeşil olan bu güzellikleri bu ahşap balkondan seyretmeleri çok severdim.Akşam yatarken Anamın uzunca bir yatak serip 5 kardeş yanlamasına uzanıverdiğimizi,kış aylarında bir birlerimizin ısılarından yararlandığımızı,Anamın o yatırış şeklinin ne kadar mantıklı olduğunu şimdilerde çok yerinde ve haklı buluyorum.Bu döngülerde,hayat içinde yol alışlarla sevdiklerimiz bizlerden bir daha görünmemek üzere bir bir çıkarak,çekip gidip yok oldular.Yüzlerini,seslerini,gülüşlerini,hüzünlerini onlarla geçen o eski günleri özlediğimi hissediyorum..29/Temmuz-2024 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...