Ana içeriğe atla

ALİ RIZA TARHAN


     Bozkır'da yeni bebeler doğar büyürler.Bebeler kız yada erkek hapamlarda (Avuçlarda) çerezlerin savruluşları gibi yön bulur,zaman içinde dallara,kollara ayrılır,sürgünler verirler ve nihayet olurlar.Kızlarımız al yanaklıdır,sağlık belirtisidir al al yanaklarıyla.Erkek çocukları;gürbüz,afacan,kabına sığmaz.Doğuşları,dünya'ya gözlerini açmalarıyla ilk haykırışları,çığlıkları,çarşılarında,sokaklarında,dağlarında,çınlar.Bu sesler,bu haykırmalar tepelere yukarı tepelere,etrafını sarıp,sarmalayan dağları aşıp,gökyüzü maviliklerine karışıp,uçsuzluklara yol alır.Bozkır yem yeşildir.Sorkun dağlarının sarıot yaylalarından çıkan çarşamba çayının sularıyla,her türden bitkileriyle hayat bulmuş,atalar tarafından yerleşim yeri olmuştur.Çarşamba çayı mevsim geçişleriyle farklı akışlar sergiler.Coşkun ve deli akar ilk bahar aylarında.Leyleklerin,ebabillerin konak yeri,yaban ördeklerinin üzerinden geçip,habitatlar arayıp yol aldıkları,yazları ise kenarlarında oturup eğleşen,soluklanan insan yapıları misali duruktur.Çarşamba çayı debileriyle duygular yükler Bozkır'da doğup,Bozkırda büyüyen insanına.İçinde aşk vardır,sevda mayalanmıştır.Tutkuları arıya,kuşa,toprağa,yanık türkülere,ud'a çalgıya,köçekliğedir.Hayat şartlarının gerektirdiği mecburiyetler Bozkır'dan ayırmışsa insanını,içinde çıraların yanışlarını andırır özlemler,hasretler oluşturur.Ruhunda doğuşuyla,ilkbaharda debisi yüksek çarşamba çayı akışları misali hareketlilik vardır.Yaşları eren gençler yerlerinde durmaz,etrafındaki dağı tepeyi keşfe çıkar.Her yüksek tepe,dağ çıkışı özgüvendir,cesarettir.Bu yüzden Bozkır'lı hani deyim yerindeyse ekmeğini taştan çıkarır,doğuştan cesur ve korkusuzdur.Hareketlilik spor ruhunu yansıtır.Her kentin bir futbol takımı olduğu gibi güzel Bozkır'ımızında renklerini akan sulardan,yemyeşil bitki örtülerinden alan yeşil-beyaz forma renkli ve her Bozkır'lı gencin bu spor kulübünde formasını giymek,futbol oynamak istediği bir takımı vardır.Bu takımdan kimler kimler gelip geçmiştir.Ali Rıza tarhan'da bunlardan biridir.Ali Rıza Tarhan gençliğinden ölesiye devam eden yaşamında Bozkır Gençler Birliği spor kulübüne sporcu ve antrenör olarak hizmetler vermiş,yeşil-beyaz forma rengine gönül verenlerden olmuştur.Ali Rıza'nın oynadığı Bozkır Gençler Birliği müsabakalarında rakip takımların hocaları:Müdafa oyuncularını tamamen Ali Rıza'ya göre adapte edip,"Ali Rıza asla topla buluşmayacak" telkin ve taktiklerini vermişlersede Ali Rıza ne yapıp edip,o sıkı markajlara rağmen muhakkak golünü atmış,Konya bölgesinde dikkatleri üzerinde toplayan gol adamı,santrofor ünvanına haiz olmuştur.Ali Rıza Tarhan Bozkır sevdasından dolayı kendisini isteyen büyük kulüplere transfer yapmayıp,Bozkır'da futbol oynayıp,Bozkır'da çalıştırıcılık yaparak hayatı nihayete ermiştir.Efendi kişiliği,hiç kimseleri kırmaz yufka yürekliliğiyle Bozkır'dan bir Ali Rıza Tarhan gelip,geçmiştir.Güle güle güzel çocuk,ışıklar içinde uyu,toprağın bol olsun..24/Temmuz-2024 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...