Ana içeriğe atla

SEVDA FERDAĞ


     Gezegende yaşayan canlıların en gelişmişi olan insanlarız.Duygularla doluyuz,hırslıyız,seveceniz,öfkelerimiz vardır,acımasız olanlarımız,cana kıyıcılıklarıyla öfkelenip kızdıklarımız ve sanatsal yönleriyle bildiklerimiz ve onlara olan hayranlıklarımızdan ötürü kalplerimizi verdiklerimiz,sevgilerimizi sınırsızca adadıklarımız.Bu gün yeşilçam sinema oyuncularımızdan Sevda Ferdağ hanımefendinin hayata veda ettiğini tv.lerin sabah haberlerinin alt yazılarında okuyup çok üzüldüm.Yeşilçam sinema oyuncuları;hak ettikleri yaşam standartlarını aslında görmeden ve en kötüsü ise yapayalnız yokluklar içinde sürdürdükleri hayatlarında neredeyse muhtaç durumlara düşmüş hallerde bu dünyadan silinip gidiyorlar.Bunları medya haberlerinden sıklıkla duymaktayız.Hayati Hamzaoğlu Antalya belediyesinin kendisine ömür boyu içinde oturabileceği bir ev tanzim etmesiyle sanatçının bir güvencesi olmuş bu habere çok sevinmiştik.Cahide Sonku'lar,Tugay Toksöz'ler,sokaklarda hayatları son bulan sinema oyuncularımızdır.Bilal İnci ve isimlerini hatırlayamadığım bir çok sinema emekcimiz ucuz kaltesiz otel odalarında yaşamları son bulan sanatçılarımız olup,çalışma hayatlarında hiç bir sosyal güvenceleri olmamıştır.Bizler onları filmlerdeki rollerinde gördüğümüz şaşaalı lüks  içinde yaşadıklarını sanardık.Ne yazıkki bu çok sevdiğimiz sinema emekçilerimiz,gerçekte öyle olmayan sahipsizler,kimsesizlerdir.Hayatlarında per perişan devletin sahiplenmediği,hiç bir sosyal güvenceleri olmayan bu sanatçılarımızın gerçek hayatları acınacak vaziyetlerdir.Onlar bizlerin hayatlarımız boyunca gerçek eğiticileriydiler.Giyimleri,kuşamları onlardan öğrendik,düzgün konuşmaları ve hayatımızda en önemli etken olan aşkları sinemada vurgulayışlarından feyzler cesaretler alıp karşıt cinse icracılar olmaya çalıştık.Sinema emekçilerimiz hiç bir yerlerde geçmeyen,filmcilerin onlara göya alacakları oldukları sanrıları taşımaları için verdikleri bonolarla,bu sektörün emekçileri oldular.Filmcilerin kendileri çok paralar kazandılar ama sanatçılarımız bu paraları görmedikleri gibi zaruri ihtiyaçlarını tanınmış kişiler oldukları için esnafın,ev sahibinin,manavın,kasabın güvenmesiyle veresiyelerle sürdürdüler.Yıllar önce,yaşıyormu bilmem Serpil Örümcer Hanımefendiyi yani tarif etmeye burada yazmaktan utanıyorum ama yazmak zorundayım,bir tatil beldesinde dişleri dökülmüş,saçı başı dağılmış,o filmlerde gördüğümüz çok güzel hanıfendi gitmiş yüzünün her tarafı harita gibi çiziklerle çoğalmış sersefil,per perişan vaziyette tatil yerlerinde oluşturulan alışveriş tezgahlarında  esvap,şu,bu satarken görmüş,çok üzülmüştüm.Sevda Ferdağ hanımefendinin,ısınacak yakacağı,yiyecek bir lokma ekmeği varmıydı bilmiyoruz..Diyorlarya,dedilerya bizler çok misafirperver ve vijdanlı vatandaşların olduğu ülkeyiz,bu yüzden başı boş,ne idükleri belirsiz afgan,suriyeli,sudanlı daha bir sürü İstanbul nüfusumuzdan fazla göya mülteci bana ve bir çok vatandaşımıza göre çapulcuları,ülkemiz sınırlarını açıp,onları topraklarımızda barındırıyor ve besliyoruz.Biz çok yüksek vijdanları olan vatandaşlar olarak sanatçılarımızı sahiplenemiyor,onların sosyal güvencelerini sağlayamıyoruz.Işıklar içinde uyu güzel kadın,Sevgili Sevda Ferdağ,yaşadıkça filmlerin ve güzel yüzünle hatıralarımda kalan sanatçı olarak hiç unutulmayacaksın..18/Şubat-2024 Şerafettin Sorkun/Konya'dan 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...