Ana içeriğe atla

ÇOK PARAM OLACAK


    Yağmurlar yağar bulunduğunuz yerlerde,mevsimler yaşanır sevdiklerinizle,her anından hazlar alıp,mutluluklar duyduğunuz.Dağ,tepe,vadi,şehirler ve sokaklar,akan sularla ıslanır.Sular aktıkça doğa hayat bulur,yeşillikleriyle bizlere tebessümlerini sunar.Zaman akar sular misali bir varmış bir yokmuşcasına.Gün,gün seneler hayatlarınızdan geçerken,tepelere yol alınıp dayanılır.Bir yerlere oturup dinlenme ihtiyacı hissedilir.Orada son bulur yolculuklarımız.Tepelerde bir süre kalınır ve tadı yok hiç bir şeylerin der,geçen yılları anar,düşünür olur,bir,bir devirdiğimiz o güzelim,gerilerde kalan günlerimize gıptalar ederiz.Geçen yılları yaşamayı istemek,çıkmazların sarmallarında yitmişliktir.Düşüncelerdeki hayatı yaşamak ise canlılık,dirilik,heyecanlar,istekler,zevkler almalardır.Geçen yıllar değildir aradığımız.Kaybettiğimiz,bir daha bulamayacağım dediğimiz dostluklar,arkadaşlıklardır.Geçmişte yarım bırakılan,zihnimizin bir yerinde takılı kalıp,içimizde dem dem hasret rüzgarları estiren,bitiremediğimiz,bunca senelere yaydığımız eksikliklerin tamamlanmamış hesapları vardır.Akla düştükçe boyunlar bükük,gözler bir noktada,görülmeyen,gidipte gelinmeyen yollara bakılır.Düşman olunmaz,pişmanlıklar duyulmaz,gerilerde kalan yaşanmışlıklardan.O şehirdeydim bir zamanlar.Çumra'da sebebi bir atamaydı mecburi gidişimiz oldu Bozkır'dan bu kente,Bağdat Yolu pikaplarda,sinemaların film başlamadan evvel makinist dairelerinden hemen hemen şehrin tamamının duyacağı,film başlayasıya kentte yankılanan,bu bağırıklara hiç kimselerin itirazlar etmeyip,isteklerle,zevkler alınarak dinlediği bu şarkı kasıp kavuruyor."Bir bakış baktın Kalbimi Yaktın Aşkın Kemendini Boynuma taktın".Söyleyenin ismi Coşkun ama adımı coşkun,soyadımı coşkun hatırlayamıyorum.Sonraları Sevim Tuna hanımefendi ve diğer şarkıcılardan dinleyip hatıralarımın işgalinde var olup yer alan bu şarkıyı youTube kanallarından sıkça severek dinler olmuşumdur.Çocuklarda hevesler var,bekliyorlar sinemalar önlerinde,parası olan giriyor,parası olmayan kapı kapanasıya bakıyor,bi umut belki sinemacı "Gelin sizde girin seyredin" dermi,içeri alırmı acaba diye.Artistler,film yıldızları kalplerimizde birer kahraman,tutkularımız var onları sevmelere,onlara olan hayranlıklarımızla sinemaya girip film seyretme isteklerimiz baremleri çok yüksek üst seviyelerde.Bende bir çocuğum alışılmış yaşamımdan,sinemalarda farklı gördüğüm,üst seviyelerde sanarak o insanların hikayelerine aldanan.Zaman unutulmuyor geçsede.Onda bir daha geriye dönük yaşama istekleri ilk sıralarda.Sihir bu,bu sihrin büyüsü sarmış sarmalamış ve etkisine almış,yüreklerimizde derinlerde çıkası,gidip bir yerlerde kaybolası tutmuyor.Yok işte köralası para.Nerede,nere gitti bu paralar?.Her gün nerdeyse sinema delileri olmuşcasına filmleri gidip sinemalarda seyredenler var.Bu her gün gidenler paraları olanlar,bu paraları bulanlar nerelerden buluyorlar?,her filme giderek,o filmleri seyredip gördüklerini öğünerek,kasım kasım kasalıp,anlatacak kadar.Benim hikayem belirli çizgilerde değişmiyor aynı.İzzet bey mahallesi Atatürk ilkokulumun yanında sarı 2 katlı evimiz,yıldırım sineması önünden başlayan uzunca bir yolun sağlı sollu kenarlarında dükkanlar,aşağıda ortalarda önünü tapulu malım olmuşcasına sahiplendiğim dilek sineması,daha aşağılarda çarşamba çayı,okçu,karamankırı köyleri,işte Çumra bitti,bu kadar.Onların hikayelerinde rüyalar şehri İstanbul var,beyoğlu var,marmara var,adalar,galata kuleleri,rumeli hisarları,peralar,haydarpaşalar,üsküdarlar,denizin ortasında kuleler var,iç geçirecek heyecanlar uyandıracak beyoğlunda yeşil çamları var.Bende ise bu şehre giderek,burada yaşayacak uç hayaller.Bilmedim,bilmedim ama bende para hiç olmadı.Büyüyünce olacak.Tek avuntumun,büyüyünce çok olacağı,İstanbul'lara gitmeleri,haydar paşa garında sinema artistleri gibi posta trenlerinden inmeleri,galata köprülerinde dolaşmaları,film artistlerini görmeleri,ada vapurlarına binmeleri,adalarda dolaşmaları yapacak,gidecek,gezecek kadar çok param olacak.Yağmurlar yağdı,çok zamanlar geçti,ben büyüdüm ama halâ ruhum çocuk.Kayboldu tüm değerler birer birer.Sevdiğimiz film yıldızlarının çokları,yokluklarla muhtaçlar içinde yaşamları son buldu,bırakıp gittiler.Sinemalarda silindi bir bir,kalan bir kaç şehirde tek tük,seyretmelere gidenler çok az,işgal edilen salonlarında ise o eski tatlar yok..15/Şubat-2024 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...