Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ESKİ BİR DOST

     Sokaklarda gezinirken,çarşılarda dolaşırken eski,çok eski bir dostunuzla karşılaşılıyor,gözlerinizin taa içlerine kadar gülümsemeler,dudaklarınızın büzüşüvermesiyle oluşuveren tebessümler.Neden acaba?.Sizde ve onda geçmişlerde yaşadıklarınızın hatıraları var.O güzel değerleri hissediyor ve o gerilerde kalan,eski çocukluk günlerine gidiyorsunuz.Taşıdığınız,içinizde tuttuğunuz,kimselerin bilmediği gizli sırlarınız var.Onları konuşuyorsunuz.Kim ne yaptı,nerelerde,kimlerle görüşülüyor sorgu ve sualleri ile tüm arkadaşlarınız konu ediliyor.O şurda,bu burda bilgileri vermeler hazlar aldırıyor ikinizede.Eski çocukluk günleriniz bir bir gözlerinizin önünden geçiyor.Kentler büyümüş,koca koca bloklar oluşmuş.Gitmeler gelmeler zorlaşmış.Ara ara böyle tesadüfi rastlaşmalar olabiliyor binde bir.Herkes bir birinden arınmış,uzaklaşmış,insanlar soğuk,donuk,mat sifatlara bürünülmüş.Sınıfta sıralarda teneffüs aralarında sınıfa öğretmen giresiye yaptığınız haşarılıklar,öğretmenin anid...

KARLARI BEKLERKEN

        Konya'da sabahın ilkleri.İlkleri derken 07,00 ler gibi değil.Bu saatler siyasal yapının kış-yaz saati uygulamaları bu yıl her ne kafalarından geçmişse yapılmadığı için zamanın 09,00 ları bile neredeyse alacakaranlıklarda ve ben bunu sabahın ilkleri olarak niteliyorum.Dün 28/Ocak günü penceremden sevinçle gökyüzünden yağan karları izlerken,dedimki;yaş,baş dinlemeyip çocukluk yıllarımda yaşarcasına,karlarda bölelenip,taklalar atma düşüncelerimi gerçekleştireceğim.Yunmadan gömülen köse misali fazla uzun sürmedi,yağışlarının arkası kesildi.Bu gün 29/Ocak günlerden,bir haftanın bitip,yeni bir haftanın başladığı pazartesi.Şöyle pencereden dışarılara bakıyor,gözlerimin erdiği ufukları tarıyorum.Eskilerde savaş zamanları öncüler gider düşman tarafını gizliden tepelerden kolacan eder,geri dönüp üstlerine savaşacakları düşmanlarının istihbarati bilgilerini verirlermiş.Bu günde sanki öncüler gönderildilerde gönülsüz gönülsüz hafif hafif yağalımmı yağmayalımmı diye ince...

BAHATTİN ÖNER Namı diğer PELE DAYI

    Bugün 28/Ocak-2024 günü sabahleyin Konya'da inceden inceden sanki uzun uzadıya yağacakmışcasına günlerden sonra kar yağışı başladı.Pencereden bu güzel manzarayı sevinerek izledim.İlerleyen saatlerde lapa lapa biraz daha devam etti,arkasından kesildi.Saat 10,00 sıralarındayken Mehmet Selçuk abim telefonla aradı.Biraz sohbetten sonra Pele Bahattin'in vefat ettiğini söyledi.İstanbul'dan döneli 2 gün olmuştu,Bahattin'de 2 gün evvel Konya'da vefat etmiş,Bozkır'a götürülüp orada toprağa verilmişti.Bundan hemen hemen 40-50 gün evvel Konya'mızın güzel insanlarından Kaleci Hüseyin Öner vefat etmiş bu erken ölümüyle çok üzülmüştük.Haliyle Pele Bahattin'in ölümünede derinden üzüldüğümü belirtirim.Tuhaftırki bu iki rakip sporcu arkadaşımızın soy isimleride Öner'dir.Mehmet Selçuk Abim her ikimizinde ortak arkadaşlıklarımız olan Pele Bahattin ve Kaleci Hüseyin' rakip olarak karşı karşıya oldukları oynadıkları bir maçı anlatmaktan geri durmadı.Hüseyin'i...

SEVİLESİ HAYAT

      Eski anılarda kalan yaşadığımız mevsimler ve şimdilerde yaz günlerini andırır mart ayı kıyaslamam.Sonbahar rüzgarları vu vu diye sesler çıkartarak eserdi bir zamanlar.Rüzgar esmez,kocaman bir devin ağzından hışırtılar çıkaran bir canavarın kükreyen sesi gibi gizemli gelirdi.Çatırdayan ağaç dallarından düşen sarı yaprakları,ortalığı harman yerine çevirircesine,göz eriminizin aldığı heryerlere savrulmalarını görürdük.Şimdilerde sanki yaz sıcakları.İlkbaharda kış bitmeden çiçekler açıyor,sonbaharlarda ağaçlarda yapraklar yemyeşil.Yani bu mevsimlerde güneşin gökyüzünden hiç eksilmediği yaz günleri yaşanır gibi.Eski sonbahar rüzgarları esmiyor,bir tek damla yağmur düşmüyor.Mevsimin gerektirdiği hafif üşümeler yapan ayazları yaşayamaz olduk.Esme rüzgar demeyeceğim.Es rüzgar!!.Üst başlarımızda,saçlarımızda,bedenlerimizde hatta iliklerimize kadar seni hissedelim,mevsimleri mevsimler gibi yaşayıp,sararmış yaprakların ora bura savruluşlarını görelim.Yaz akşamlarının bitmesini...

SESİNİ DUYAR GİBİ OLUYORUM

    Yaşadıklarım geçen senelerle hiç yaşanmamışcasına anılır durur sessizlik zamanlarımda.Bir hiçliğin içine aldığım,işe yaramaz layıklıklarla değerlendirmelerimle ölçütlediğim gibi değil.Ben kendimi hiç beğenmiyorum,eder değerler olarak görmüyorum sanrı düşünceleri bunlar.Öyle olsa mahallenin bütün çocukları,gerek futbol maçlarında ve gerekse tepelerdeki uçurtmalar uçurtmalarımızda,bilye oyunlarında,uzun eşek atlamalarında,çelik çomaklarda kendileri toplanır,bensiz başlatırlar çocukluklarının keyifli zamanlarını geçirecekleri oyunlarını.İnerdi bahar,buzlar çözülürken,biz bu doğa döngüsünü oyunlarda hissederdik.Soğuklar diner yumuşayıverirdi evren.Akşamlar çökmezdi çabucak,kuş ötüşlerinden kuşların yuvalarına gitmeyişlerinden,güneşin doğacağı günlerin yaklaştığını hissederdik.Yorgun akşamlarım oluyor bu zamanlarda.Dinlediğim türküler değişmedi,takılıyorum yine o eski türkülerle.Gelin anam,güzel anam,son zamanlarında bir sandalye üzerinde mutfakta oturur,yanına gelişlerimde esk...

İNTİHARLAR

      Aileler iki kişiyle başlayıp çocuklarla tamamlanan en küçük sosyal gruplardır.Ülkenin çatısı altında aynı dil,aynı ülkü birliği oluşturulan vatandaşlarla devlet adı alınır.Sınırları çizilen bu toprak parçası içinde vatandaşların maddi imkanlarının sağlanması karınlarının doyurulması,çorlarının çocuklarının eğitimleri ve geleceklerinin hazırlanması devletin başına yönetici olarak sandıklarda oylar kullanarak halk tarafından seçilen kişilerin asli görevleridir.2020 senesinin 4/Ocak Cumartesi gününde 20 yaşlarında adı Sibel Ünli olan İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü 3.sınıf öğrencisi hayat şartlarının ağırlığını geçin,bir lokma yiyecek bulamamaya mahkum edilişi sebebiyle "Yaşamımın anlamı kalmadı" deyip Marmara denizi'nin Samatya sahili kıyılarından elindeki çantasınıda bu kıyılardaki kayalıklara bırakıp boğazın sularına kendini bırakarak,çekilmez bulduğu bu hayattan yaşamına son verip,silinip gitmiştir.Yemek kartında bir lira kırk kuruş kalmış ...

HÜSEYİN ÖNER

    Seneler gelir geçerde bir hiçliğin içinde olduğunuzun farklarına varamaz anlayamaz anlayamazsınız.Bir kaç gün evvellerinde Konya spor camiamızın en önemli şahsiyetlerinden biri facebook sayfalarından hastahaneye yattığını belirtip tüm sevenlerine ameliyat olacağını ve kendisini bu amelayıtyla desteklemelerini belirtip vedasını edip bu dünya'dan göçüp gitti.Hüseyin Öner iyi demeler çok eksik kalır çok kaliteli gerçek bir değerdi.Hayatı mücadelerle geçen spor camiamızın bu güzel insanı tanıyanlar olarak denebilirmi acaba, Hüseyin'in boş beleş bedavadan geçinen bir hayatı oldumu?Olmadı,bu güzel insan talebelik yıllarından tutunda o zamanlar genç nesillerin tatillerle,gezmelerle süren baba paralarıyla sürdürüp keyifler yaptıkları yaşamları varken,o ekmek parası kazanmak evine ekmek götürmek ve okul masraflarını çıkarmak için her tür işe koşuyor ve bu her tür işlerle tutunmaya çalışan Anadolu insanı hüviyeti teşkil ediyordu.Evet Hüseyin tutundu,efendiliğiyle,sevecenliğiyle,başa...

GÖKYÜZÜ MAVİLİKLERİNDE TUTKULARIM

         İnsan duygularıyla baş başa kalınca ne anlatacak?Doğduğu yerleri,göç seyirleriyle yaşamına ortak olanları,oralardaki etkisinde kaldığı olayları anlatır,kalem eder yazar,defter sayfalarına dizin,dizin dizeler.Kovboy filmlerinin Amerika'larını,büyük sahra çölünün kumullarını anlatacak değil elbet.Beğenilip aşık olunan kızlar,iş hayatı,yaşadığı beldelerin sokaklarında yürümeleri,boy boy dükkanların sıralandığı,kalabalık insan kitleleriyle renklenen caddeler,mahallesinde çelik çomaklar,saklambaçlar,körebeler,yakar toplar,uzun eşekler,bunlara benzer bir sürü oyunlar oynadığı arkadaşlar ve unutulmaz ilk aşklar.Hepten bunlardır anlatımlarının içine giren konular.Kendisini doğuran dünyalara getiren anasını ve babasını sevecek ilk alâlarda.Sonra yumuk,küçücük ellerini okşayıp tuttuğu,masum bebek bakışlarını görüp,olur olmaz,sebepli sebepsiz gülücükler sergileyen,uykusuz kalınca cıyaklamaları,ağlamalarıyla beleme beşiklere belenip,minik elleriyle anasına destek o...

BİR ZAMANLAR SEYDİŞEHİR'de FUTBOL-2

    Yaşantılarımız rüzgarları,yağmurları,karları gördü.Hayatlarımız boyunca yürümelerle bitiremeyeceğimizi düşündüğümüz bitirilmesi,tüketilmesi zor yollar yürüyüp,bitirdik.Yollar,yıllar bitmez tükenmez derken gençlik yıllarımız yollarla,yıllarla geçip,gidip,tükenip gitti.Birken iki, ikiyken üç ve dört derken,çocuklarla,torunlarla uzayıp giden sayıları artan geniş aileler oluverdik.Yollarda bitiyormuş saçlara düşen aklarla geçip giden yıllarda.Façalar düzgünmü diye ne çok bakardık aynalara.Ellerimizde tarak birisine o bir tek birisine kendilerimizi beğendirmek adına o zamanlar çok sık,şimdilerde ise tamamen yok olup cavlaklaşan yada aklar düşüp beyazlaşan yandan,sağdan,soldan şekil vermelere çalıştığımız saçlarımıza,ne özenmeler yapardık.Aklıma Bağdat Yolu şarkısı geliyor.Dinlemelere doyamadığım bu şarkıyı Çumra'da ilk pikap sahip oluşumuzla taç plaktan dinleyip mest olmuş bir değil defalarca dinlemelerimle anamı bıktırıp gınalar getirmelerimle azarlamalarına maruz kalıp pikab...