Ana içeriğe atla

ŞANS ESERİ


    Ufuklara görebildiğimiz alanlara bakarız ara ara.Oralarda dağlar ilişir gözlerimize.Ufuklar bakışlarımızda gökle birleşmiş gibi zuhur eder uzaklardan görsellerimize.Bu dağların arkasına saklanır güneş çekilir giderek.Öylemidir acaba?Öyle değil ama ben çocukken öyle sanırdım.Güneşin gidildiği,o dağların tepelerine çıkıldığı zaman batıp giden güneşi tekrar görebileceğim düşüncelerini taşırdım.Öyle olmadığını büyüdükçe yaş aldıkça,usul usul,yavaş yavaş öğrendim.Yaşadığımız nefes aldığımız anlarda vardır,kafamıza sığdırıp düşüncelerimizde var ettiklerimizde.Tanrı'da,korkularda,geçmişte,gelecekte,var olan akla gelen herşey nefesler bitişiyle,ölünüp yok olunca bitmiştir.Tanrı;adem babamız anaların anası havva anamızın kendisine sunu ettiği bir meyveyi yedi diye,kalıcı beka kıldığı yaşamı bir başka dünya ya aktarmaya neden gerek gördü?.Vardır elbet bir bildiği.Öteyi,beriyi,arkayı,önü,sağı,solu,tepeyi,aşağıyı fazla kurcalamamak gerek.Otur sofraya önüne konan yemek her neyse ye,suyunu iç,geç tv.karşısına iki siyasi gazel dinle sonrada vur kafayı yat.Sabah ola hayrola.Evet sabah oldu Anamur'da.Kuş sesleriyle uyanıp yeni güne bu erken saatlerde bahçeye çıkarak başlıyoruz.Bu saatlerde sahildeki yeni parklarda yürüyüş ve sabah sporları yapan kadınlı erkekli yazlıkçılar var.Onların yanı sıra denize girenlerde göz seyrinize takılıyor.Siyaset yapılarının neferleri olan belediye reisleri nerden nasıl esipte bu parkları yaptılar bilemiyorum ama ucuz pahalı bunları yapıp halka sunmalarıyla çok iyi şeyler yaptıkları düşüncelerini taşımaktayım.Buralarda daha evvelki ve yakın zamanlara kadarki evrelerde kulaklarına küpelere benzer bir şeyler taktıkları köpekler çokluğuyla karşılaşılırdı.20/Ağustosları aşan 2023 senesinin şu günlerinde ne parklarda,ne caddelerde bu köpeklere rastlanmaz oldu.Ne olduklarını bilmiyor,nere gittiklerinide merak etmiyorum.Geçmiş günlerin birinde bağ bahçe aralarındaki yollardan gezmelerimizin birinde 2 tane kangal cinsi köpeğin iyi niyetli olmayan yaklaşmalarıyla bütün soğukkanlılığımızı muhafaza edip,köpeklere ilgi ve alaka göstermeye,kostaklamaya,kiçilemeye çalışırken köpeklerin arka iki ayakları üzerine kalkarak ön ayaklarıyla üzerimize arbışmaları ara ara hırıltılı sesler çıkarmaları ne yapacağımızı bilmez ürkü ve panik yaratırken yere eğilmemizle köpeklerinde üzerimize arbışmaları bırakıp biraz gerilerde kalmalarıyla havanın sıcaklığı dolasıyla çıkarıp elime aldığım montu bir tanesine savurunca montun fermuar zincirinin demiri köpeğin suratına değip acı vermesi ürküp kaçmasına ve öbürkününde onun peşi sıra gitmesine neden olmuş bu meseleden böylelikle ucuz kurtulmuştuk.Kimse hayvan severlikten dem vurup,hayvan hakları savunuculuğu yapmasın ve bu hususta ahkâm kesmesin.Yaşlı ana ve babalarına bakmayan kadın erkek nice insan tanırım.Bunlar kedileriyle köpekleriyle yatıp kalkmakta nerdeyse dudak dudağa öpüşmekteler.Ben bunları iğrenç buluyorum.Hayvanlar ve bilhassa kediler kıçlarını dilleriyle yalayarak temizlerler.Her oluş ve seyir doğasında özel ve güzeldir.Bu köpeklerin Anamur'da birden bire kaybolmaları,bende;merak ve araştırma "ne oldular acaba" düşünceleri oluşturmamış aksine sokaklarda güven ve rahat içinde,her an an bacağımdan ısırılacağım korkusunu duymayacağımdan sevindiğimide belirtirim.Şans eseri o gün kangal köpeklerin saldırılarından kurtulduk.Kaç çocuk bu başıboş köpeklerin,korkup kaçarak saldırılarına maruz kalarak,parçalanıp öldürülmüşlerdir.Uzaktan uzağa hayvanseverlik taslayan kişilere sözüm ve ayrıca sayıları yüzbinleri aşan,kesilerek cız bız edilip sofralara getirilen,bu sofralarda avurtlar doldurulup gözleri belere belere yenilen etlerinde kendilerini sizlere teslim eden masum hayvanların etleri olduğu,onların kesilmelerine ise vurdumduymaz duyarsız  davranan ve susan bu hayvan sever kesime,neden sofralarında bu kesilmelerine karşı çıkmayıp müsadeler edildiğini sorarım.Bayan,bey,hanım,hanımefendi ot yesene!!O gün korkmayıp şans eseri kurtulduk..20/Ağustos-2023 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...