Hani bir efkar tutar koyumu koyu,ziftler karalığında.Sözleşilir 4-5 arkadaş bir araya gelinir,verilir bir karar kafa kafaya.Kurulur masalar devrilir bir bir kadehler arkası arkasına.Devrilen kadehler misali;Günler esrikleşir,sarhoşluklarımız gibi bir bir geçer gider hayatlarımızdan.İşte geldi ayak seslerini hissediyorum Sarı Sonbaharın.Yavaştan üşümelerimiz başlayacak.Giysilerimiz değişecek,özgürlükleri bitecek öğretmenlerin,öğrencilerin.Hepten ürküler korkular duyulur okul açılışlarında,ders yılı başlayışlarında.Konya/Bozkır'da ilkokuldayken,zil çalıp bahçeden okul kapısından sınıflara girilince,içimde korkuya dönüşen,ürpertiler uyaran heyecanlar yaşardım.Her okul başlayışında halâ o zil sesinin ürküsünü taşır,o mektebe ilk başladığım güne takılı kalırım.O yıllarda "Devletin malı deniz,yemeyen keriz" denmez insanın gözü gibi korunur misali okulumuz açılmadan,okul idaresi tarafından Atatürk İlkokulumuzun tahta koridorları ve odaları okul hadememiz tarafından ziftlenir,mazotlanır,dış cephesi badana boya yapılır,yeni ders yılına bu şekil hazırlıklarla başlanırdı.Yaşıtlarım bilir mazot ve zift kokusu her ne kadar dayanılmaz ve bunaltıcı olsada,okullarının sınıfları ve koridorları benim okulum gibi tahta olanların bu kadar zamanlae geçmesine rağmen,belleklerinde bende olduğu gibi okul kokusu olarak kalıp,yerleşmiştir.Ne zaman okul açılsa Bozkır'da okula başladığım o hiç unutamadığım ilk gün aklıma gelir.Atatürk ilk okulumuzun o yıllarda koridorları ve sınıfların zeminleri tahtadandı.Okul açılışlarında tahtalar eskimesin diye,bu tahtaların üzerine fırçalarla uygulanan mazot ve ziftlerin kokularıda hayatlarımızdan o kadar uzun zamanlar geçmesine rağmen o yılları yaşayan öğrenciler olarak hiç birimizde silinmez,o günü yaşarcasına belleklerimizde kalırdı.Okullar açıldı,mini mini öğrencileri anneleri babaları okullara götürürken okula ilk başladığım o ilk gün bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp geçiyor.Bağlar bozulur,elmalar ağaçlardan koparılıp bir bir devşirilir,devşirmelerden sonra yavaş yavaş inerdi soğuklar Bozkır'da Sonyaz mahallemize.Tepedeki evimizin pencerelerinden aşağıdaki bahçelerdeki ağaçların yapraklarının sarardıklarını görür,rüzgar esişleriyle yerlere düşüşlerine hüzünlenir,bu düşmelerle öldüklerini düşünür,içimde acılara benzer tuhaflıklar olurdu.Can çekişir hissederdim o görselime yansıyan sararmış yapraklarla ağaçların rüzgarla sallanışlarını.Her Sonbahar gelişi,sararmış yaprakların rüzgarların önünde sürüklenişleri,içimde dedim ya dalgaları bol hüzün çoklukları oluşturur.Okulların açılıp,ders yılı başlayışları Bozkır'da mazot ve zift kokularıyla okula başladığım o ilk gün unutulmaz hatırlarım olarak bende hep anımsanır..11/Eylül-2023 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Hani bir efkar tutar koyumu koyu,ziftler karalığında.Sözleşilir 4-5 arkadaş bir araya gelinir,verilir bir karar kafa kafaya.Kurulur masalar devrilir bir bir kadehler arkası arkasına.Devrilen kadehler misali;Günler esrikleşir,sarhoşluklarımız gibi bir bir geçer gider hayatlarımızdan.İşte geldi ayak seslerini hissediyorum Sarı Sonbaharın.Yavaştan üşümelerimiz başlayacak.Giysilerimiz değişecek,özgürlükleri bitecek öğretmenlerin,öğrencilerin.Hepten ürküler korkular duyulur okul açılışlarında,ders yılı başlayışlarında.Konya/Bozkır'da ilkokuldayken,zil çalıp bahçeden okul kapısından sınıflara girilince,içimde korkuya dönüşen,ürpertiler uyaran heyecanlar yaşardım.Her okul başlayışında halâ o zil sesinin ürküsünü taşır,o mektebe ilk başladığım güne takılı kalırım.O yıllarda "Devletin malı deniz,yemeyen keriz" denmez insanın gözü gibi korunur misali okulumuz açılmadan,okul idaresi tarafından Atatürk İlkokulumuzun tahta koridorları ve odaları okul hadememiz tarafından ziftlenir,mazotlanır,dış cephesi badana boya yapılır,yeni ders yılına bu şekil hazırlıklarla başlanırdı.Yaşıtlarım bilir mazot ve zift kokusu her ne kadar dayanılmaz ve bunaltıcı olsada,okullarının sınıfları ve koridorları benim okulum gibi tahta olanların bu kadar zamanlae geçmesine rağmen,belleklerinde bende olduğu gibi okul kokusu olarak kalıp,yerleşmiştir.Ne zaman okul açılsa Bozkır'da okula başladığım o hiç unutamadığım ilk gün aklıma gelir.Atatürk ilk okulumuzun o yıllarda koridorları ve sınıfların zeminleri tahtadandı.Okul açılışlarında tahtalar eskimesin diye,bu tahtaların üzerine fırçalarla uygulanan mazot ve ziftlerin kokularıda hayatlarımızdan o kadar uzun zamanlar geçmesine rağmen o yılları yaşayan öğrenciler olarak hiç birimizde silinmez,o günü yaşarcasına belleklerimizde kalırdı.Okullar açıldı,mini mini öğrencileri anneleri babaları okullara götürürken okula ilk başladığım o ilk gün bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp geçiyor.Bağlar bozulur,elmalar ağaçlardan koparılıp bir bir devşirilir,devşirmelerden sonra yavaş yavaş inerdi soğuklar Bozkır'da Sonyaz mahallemize.Tepedeki evimizin pencerelerinden aşağıdaki bahçelerdeki ağaçların yapraklarının sarardıklarını görür,rüzgar esişleriyle yerlere düşüşlerine hüzünlenir,bu düşmelerle öldüklerini düşünür,içimde acılara benzer tuhaflıklar olurdu.Can çekişir hissederdim o görselime yansıyan sararmış yapraklarla ağaçların rüzgarla sallanışlarını.Her Sonbahar gelişi,sararmış yaprakların rüzgarların önünde sürüklenişleri,içimde dedim ya dalgaları bol hüzün çoklukları oluşturur.Okulların açılıp,ders yılı başlayışları Bozkır'da mazot ve zift kokularıyla okula başladığım o ilk gün unutulmaz hatırlarım olarak bende hep anımsanır..11/Eylül-2023 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Yorumlar
Yorum Gönder