Ana içeriğe atla

ÇUMRA'da TRENLER KALKARKEN-3




     Alım gücü rahatlıktır,rahatlık olan alım gücü bir şeye sahip olma piyasada geçerli olan para ile mümkündür.Para yoksa bu parayı kazanmak ve kazandığınız bu parayla ona buna muhtaç olmadan mesuliyetlerinizle yani eşinizle,çorunuzla,çocuğunuzla hayat yollarından çamurlara batmadan,ayaklarınızı çöğür dikenleri kanatmadan ilerler,yollar alabilirsiniz.Bir belde size yetecek ihtiyaçları karşılayamıyorsa orasını terk etmek başka yerlerde başka beldelerde yaşam aramak,gelecek aramak kaçınılmaz hale gelir.Eğer bu karar yani gitme düşünceleri kararı alınmış veya verilmişse artık durmak sıkıcı hale geldiği gibi nefes alıp vermek bile zorlaşır.O sevdiğiniz çocukluk yıllarınızda koşup arkadaşlarınızla oyunlar oynadığınız semtler oyun alanları dar bir alandır ve ben bu kadar küçük yerlerde nasıl zaman geçirmişim düşüncelerini taşır hale gelir aklınızdan bulunduğunuz yerlerden başka yerlere göç düşünceleri geçirirsiniz.Ülke olup o ülkede fert olan vatandaşlar gelecekleri ve devam ettirdikleri nesillerinin varoluşu olan çocukları için refahlar içinde sürecek hayatlarının özgürlüklerini isterler ve beklerler.Bizler demokratik hak ve özgürlükleri kurtuluş savaşımızla bağımsız devlet statüsü elde edip vatandaşlık haklarını Büyük Atatürk'ün 1923 senesinde cumhuriyeti kurmasıyla kazandık.Bir tek toplu iğnemizin bile olmadığı ülkemizde Osmanlı'dan kalan ödenmesi gereken borçlardan başka elde avuçta hiç bir şey yoktu.Sınırları çizilmiş yeni coğrafyada insanlar tutunabilmek için çalışmak sadece çalışmak,geleceklerini idame ettirecek yaşamalarını sürdürebilecek standartlara ulaşmak için üretmek zorundaydılar.Kendilerini yönetenlerden bir gelecek,bir beklenti bulamayıp çizdikleri vatan sınırlarının içinde yeni bir var oluş yaşama biçimi aramaya ve bulmaya çalıştılar.Toprak ve hayvanlar..Teknoloji yoktu,Osmanlı torunuyuz diye öğünenler bunu her fırsatta söyleyenler bu boş laflarla neyi vurgulamak neyin nesini öğünmek istiyorlarsa boşa konuşuyorlar mesnetsiz atıyorlar ve boş laflarla avunuyorlar bunu bilsinler.Anadolu coğrafyasında insanlarımız yoksuldu ama saraya kıyısından köşesinden bulaşanlar ise sıradan vatandaşların rüyalarında göremeyecekleri servet sahibi ayrıcalıklı kişilerdi.Hayvanlarını önlerine aldılar Hadim ve tepelerinden vadilerinden Efkan ve kardeşleri yazıya Çumra'ya doğru yol aldılar.Çumra yazıları bak bak göz seyriyle yumurtayı görebileceğiniz düzlüklerde yürü yürü yürümekle bitiremeyeceğiniz,kat edemeyeceğiniz mesafelerde ve büyüklükteydi.Hadim'de saraylıydı lakapları.Dedeleri saraydan paşa kızı kaçırmış,sığınacak saklanılacak zula yer olarak Hadim'i benimsemiş ve orada saklanarak belkide bedelini hayatıyla ödeyeceği bir infazdan kurtulmuştu.Bu gidiş bir bakıma babalarının vefatıyla saraylı analarının öngörüsüydü.Göç yer değiştirme her insanın kolay vereceği karar değildir.Bulunduğunuz yöreyi doğduğunuz toprakları terk etmek pek kolay varılan,verilen karar olamaz.Yeni bir yer,yeni bir belde bilinmez muammalarla,zorluklarla doludur.Paranız vardır yeni topraklar alır hizmetkarlarınız olabilir ve geldiğiniz yerde yerleşik olanlar bu şekil gelmenizden topraklar almanızdan,onlardan seviyesi üst bir hayat kurmanızdan pek hoşnut olmayabilirler ve size gizliden bir düşmanlık ayrıca bir takip başlamıştır.Saraylı hanımefendi kocasının bu kentini dar alan olarak görüyor kendisini dört duvar arasında sıkıştırılmış olarak hissediyordu.Belkide çok sevdiği,beğenerek bilerek kaçtığı eşinin vefatı artık buradan gitmek adına bir fırsattı.Bu fırsatı kaçırmak istemiyor,bu küçücük yerde ömrünü tamamlamak istemiyordu.Çocukları Efkan,Gürkan,Orhan annelerinin fikir ve görüşlerine her zaman itaat eder karşı çıkmazlardı.Efkan kerpiç evlerin sıralandığı Çumra'ya daha evvel Babasıyla gitmiş ve arazileri bol bu beldeyi yerleşmiş daha ileri seviyedeki göçmen kültürüyle tanımış ve beğenmişti.Dizili katarlarıyla kara trenin gökyüzüne dumanlar savurarak gidişine Çumra'da treni o ilk görmesiyle göz eriminden çıkasıya kadar bakmış siren sesinden etkilenmişti.Çumra idi yeni kent,gönüllerinin pusulasının toplu iğneli başı yerleşke olarak burayı gösteriyordu.Derman ararken dertlere düş olur bu dertlerden çıkamaz çıkamazsınız.Çumra kafilelerle ve önlerindeki hayvan sürüleriyle kenarından dolaşılıp çarşamba çayı üzerinden aşılıp ilerde görülen Okçu köyüne girilmeden taş köprü geçildikten sonra sola kıvrılıp yol alınarak hayallerindeki yerleşme arzusu taşıdıkları köye varıldı.Önceleri gelinip gidildiği için yaban değildi köy.Saraylı Sıddık Hn.daha evvelden biliyordu buraları.Kaç kez eşiyle birlikte gelmiş köylerden tanışık oldukları köylülerin destekleriyle tarlalar almışlar ve kocası sağken konuşup kararlaştırılarak ilerde yurt olarak yerleşmeyi düşündükleri buraya kerpiçten bir ev inşa ettirmişlerdi.Evlerinin hemen yanına ahıllar yapılıp hayvanlar bu ahılların içlerine alınmış gönülleri rahata ermişti. Hadim'den kalkışlarıyla bir yokluğa ve zorluğa varış olmayacaklardı.Yollarda hayvanlarla yatmışlarlar gündüzleri hayvanları güdüm ederek tekrar yol almışlardı.Saraylı Sıddık ara ara atında iniyor ama atının terkisine sarılı yüküyle atının eyerini asla elinden bırakmıyordu.Geceleri atının üstündeki bu yük iniyor yatacağı yerde yastık gibi kafasının altına koyuluyordu.Yol gidilirken tekrar atın terkisine sarılarak gidilecek yollara devam ediliyordu.2/Ekim-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...