Ana içeriğe atla

ÇUMRA'da TRENLER KALKARKEN-13


    Yerküre büyük kara parçası;Soluk alıp yaşadığımız,susayınca sular içip,acıkınca yemekler yeyip,üstündeki her tür olanaklardan yararlandığımız,çok büyük arazi.Sıkıntılarımızı heybetleriyle bizleri hayranlar bırakıp,yok ettirecek büyük,büyüklükten öte,koskocaman dağları,yemyeşil gizemli ağaç ormanları,uçsuz bucaksız atlas yorganı andırır denizleriyle,erişilmeyen gök kubbesiyle,evimiz,yurdumuz,yuvamız,ocağımız.Durmuyoruz,yerlerimizde rahatça oturmuyoruz,mekanlarımızda huzurluca,sessizlikler ve sükûnetler içerisinde değiliz.Arılara,karıncalara bakıyorum.Onlar evrende yaşayabilecekleri mevsimlerle,gözlere zuhur ettikleri zaman,gayretli,imrenilecek bir çalışma içerisinde görsellerimizdeler.Önlerinde kendilerine uğraşlar,iş güç ortamları odaklı,proğramlı yaşamlarıyla işsizlik sıkıntıları ve güçlükleri çekmiyorlar.Emeklerini çalmazsanız küçücük bünyelerinden beklenmeyen cesaretlerle,taarruza geçip saldırganlıklarda yapmazlar.Ağaçlar;dururlar durdukları yerlerde.Kimselere dallarıyla vurup,kolunu kanadını kırıp,sakat bırakmazlar.Çiçekler baharda açarak bir gelin görüntüsüne bürünerek domur domur domurur,güzellikler sergilerler.Kimler savaşçı veya savaş adı altında saldırgan ve işgalci ruhlara sahip,kimler suçlar işliyor ve öldürmeye yok etmeye proğramlanmışlar?..Başta biz insanlar.Sonra kediler,aslanlar,tilkiler,kurtlar,ayılar,yılanlar,çıyanlar,alıcı kuşlar,örümcekler,keneler,bitler,pireler akıllara gelen,gelmeyen öldürücüler,cana kıyıcılar,yok ediciler.Neden?Ruhumuzda kanımızda var sömürücülük,bedavalardan yaşam sürdürme düşünceleri,haybecilik,hazıra konma,emekler vermeden,çabalar sarfetmeden garibanların,mazlumların üzerlerinden geçinmeler..                                           Uğur Dedesini,Yakup'un babasının bir kaç kişi veya kişilerle birlikte el birliği yaparak öldürdükleri kanısında.O yaşta bir çocuk nasıl bu kanıya varabilir,nasıl böyle bir düşünceler taşıyabilir ve bu derecede Yakup'un babasının yaptığı bir cinayet sanrısına kapılıp ,aynı sınıfta aynı sıralarda okuduğu dedesinin katili sandığı sınıf arkadaşı kel pehlivanın oğlunu dışlamalara alabilir ve düşmanca şartlanabilir,soruları akıllara gelebiliyor ve zihinleri kurcalayabiliyor.Bunda elbette büyüklerin,çocukların yanında konuşulmaması gereken konuları,konuşmaları örnek olarak söylenebilir ve gösterilebilir.Hadim'den kalkıp,göç edip Karaman Kırı köyüne gelen Efkan ve kardeşleri,paraları,paralarının güçleriyle yerleştikleri bu yeni beldede ve bu beldenin Çumra ilçesinde o kadar çok mal mülk vs.alırlarki,bu kadar çok para harcamalar,bazılarının onları takibe almalarını gizliliklerle gerekli kılar.Para caziptir etkileyicidir.Bir başkasının elindeyse olmayan veya olupta daha fazla güçlenmek isteyen daha bir başkasının eline geçmelidir.Para nereden bulunmuştur,nasıl bu kadar kolay istedikleri her şeyleri,ellerinde parayı taşıyanlar rahatça harcayabilip,canlarının çektiğini alabilip,sahip olabilmektedirler?.Neden!!..O zaman bu para kendi hökmiyatlarına geçmemeli,ne yapılıp edilip,haklı,haksız,meşru,gayrimeşru,legal,illegal,paranın gani gani olduğu kişilerin ellerinden alınmalı ve gerçek hak eder,yaşamayı,yaşatmayı bilen sahiplerini bulmalı,bu hak eder sahiplerinin ellerinde teminat altına alınmalıdır?.Bu niyet ve düşünce aylak,bedavacı,avantacılara gayet uygun,münasip akla yatkın ve kolay olandır.Boş beleş,elleriyle bir taş atmadan armut piş ağzıma düş,avanta bir yaşam..05/Ekim/2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...