Ana içeriğe atla

ÇUMRA'da TRENLER KALKARKEN-11




     Görme,duyma,bilme,öğrenme,sevme,sevilme,istekleri.Gezmeler ve çevremizi keşfetmeler.Hepsi ama hepsi sahip olmak istenen değerler olarak bizleri işgal eden kavramlardı o yıllarda.Baharın gelmesi heyecanlar estirirdi,kuş cıvıltıları,leyleklerin,kırlangıçların gelişleri içimizi yeşertir,sınırsız,hadsız sevinçler verir,gökyüzünde uçuşları ve güzelliklerinin seyirlerine doyamazdık.İlkbahar'la kırlardaki bir badem ağacının çiçeklenişine,içimizde aşk başlardı.Yaz tatil demekti,özgürlüktü.Gök kubbenin altında doymak bilmediğimiz gün batımlarından,gökyüzünün sonsuzluklarında ışıldayıp,parlayan,yıldızlı gecelerine kadar etkileyici.Ya o canımızın çektiği paramız olur,olmaz,yerdik,yemezdik,tatları damaklarımızdaki,günün her saatinde istek duyduğumuz dondurmaları ve akşamları yazlık sinemalarıyla,farklı daha bir farklı,geçmiş günlerdeki yaşadığımız güzelliklerin içindeydik.Evet o zamanlar yaşanılan yeryüzünün en güzel zamanlarıydı bizim olduğumuz o kentte geçip giden hayatımız.Çumra'da evimizin olduğu yerdi Dünya'nın merkezi.Tam tıpı tıpına ölçün,bakın.Bahçemizin giriş kapısının önü demiryoluna kadar kocaman bir meydandı.Orada toplanırdık tüm çocuklar.Oyunlara orada başlar,herhangi birimizin muhakkak var olan bir futbol topuyla,evimizin oradaki kavaklığın yanındaki hemen onun bitişiğindeki terkedilmiş eski santralın yanındaki boş alanda,kıyasıya,akşamlar inesiye kadar,futbol maçları yapardık.Bize neydi zamandan,Dünya'dan,geçmişten,gelecekten.Biz anı yaşayan ve sadece kendi varlığımızın farkında olan masum çocuklarıydık yer kürenin.Güz iner kuzey rüzgarları girerdi yavaş yavaş.Kırlangıçlar çekilirdi önce sessiz sedasız sıcak güney illerine.Habersiz olmazdı leyleklerin gidişleri.Veda ederlerdi toplanıp,Çumra semalarında tur,tur,turlayarak.Gökyüzü boşluklarında bir kaç kez uçuşlarıyla.Hüzünlü gelirdi biz çocuklara leylek vedaları.Daha bir sertleşirdi leylek gidişleriyle kuzey rüzgarları ve ilk evimizin önündeki kavak ağaçları sararmaya yüz tutar,sonra Çumra caddelerindeki akasyalar solar,evimizin hemen yanıbaşındaki Atatürk ilkokulumuzun bahçesindeki kayısı ağaçlarının yapraklarıda sararır,sonra tümden dut,at kestaneleri,elma ağaçları,söğütler,kavakların yapraklarının soluşları,takriben devam eden yaprak dökülmeleriyle,içlerde ürkü ve boşluk yaparcasına iniverirdi sarı sonbahar.Çumra'da Atatürk ilkokulumuzun tren yoluna bakar arka tarafı ve Karkın hemzenin geçitini rahatça pencerelerimizden görebileceğimiz okul bahçemizin sol köşebaşında olan iki katlı sarı boyalı evimizden,tüm tren geçişlerini görür,görmesekde gecenin geç saatlerini aşıp giden sessizliğinde rayların üzerlerinde kayıp giderlerken çıkardıkları gürültü seslerini duyardık.Bu sesler rahatsız edici gelmez bir gün bu trenlerle yolculuklar yapma düşüncelerine dalar giderdim.Nere giderdi bu trenler,beni çok etkisine alan acı acı öten sirenleriyle?Zamanın tanımadığım uçsuz bucaksız evrelerinin bulutlar ötesi sonsuzluklarına gitme düşünceleri taşırdım bu tren geçişlerinde..05/Ekim-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan                         

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...