Ana içeriğe atla

MUT ELİNDE-10




     Mersin ilimizin kendi güzel,insanları güzel bu şirin kentimizi arifi tarife ne gerek var misali anlatmaya kelimeler kifayetsiz ve yetersiz kalır.Öyle güzel bir coğrafyaki;adım attığınız yer ve yöreden "Tamam aradığım güzellikleri buldum burada kalıyorum bir yere gitmeyeceğim" diyebileceğiniz ayaklarınızı kaldırmayı istemeyeceğiniz bir mekan.Mut;sadece güzelliğiyle değil,aynı zamanda işsize işin,aşın bol olduğu ziyareti fazla olan ekmek kapısıdır.Tarım işçileri için fırsat şehridir.Çalışkan durmak bilmeyip koşturan bu yiğit insanlarımız ürettikleri ürünleri her mevsim tatmaları,yemeleri için yurdumuzun diğer kentlerine dağıtım yaparlar.Bazı yörelerinde yürük kültürü atalarından öğrendikleriyle devam ettirilmekte,hayvanlarıyla,kıl çadırlarla yükseklerdeki otlaklara çıkılmaktadır.Pusulanın toplu iğneli başının devamlı kuzeyi gösterdiği gibi Mut insanlarının yapılarını ölçütlemeye kalksanız,ibrelerde güzellikler ve çalışkanlıklar görebilir,ibrelerin çalışkan ve güzel insanlar noktası olarak buralarda durduğunu görürsünüz.Atalarından irs'en aldıkları yürük yapıları silinmemiş,güler yüzlü ve sevecenliklerini yol seyriniz buralara düşerse,karşılaştığınız zaman yüz simalarında farkedersiniz.Aşıklar bayramı ve yayla festival şenlikleri ilk olarak buralarda başlayıp,yürük geleneği sürdürülen gezgin ruhun sosyal yapı ve münasebetlere verilen önemini anlatması bakımından,çok anlamlı ve değerlidir.Karacaoğlanımız bu beldeden çıkıp evrensel bir değer niteliği kazanıp bütün Dünya tarafından tanınıp öğüneceğimiz gurur abidemizdir.Türkücülerin okuyucuların padişahı olan Musa Eroğlu'muz buralıdır ve o da evrensel canlı bir sanat abidesi değer değilmidir? Ya tarım ürünleri?Mut'un zeytini ve zeytinyağları sadece ülkemizde değil Dünya'da en güzeli diyebileceğimiz kalite ve standartlardadır.Daha henüz kış ortaları yaşadığınız başka kentlerde,bir alışveriş merkezinin sebze reyonunda gezerken,gözlerinize mevsiminde olmayan bir badem çağlası ilişmişse,baharın çok daha erken başladığı,badem ağaçlarının çiçeklere bürünüp yapraklarının çıkıp çağlalara dönüştüğü Mut elimizden gelmiştir.Evet Mut'un bu şirin ve güzel beldemizin içinden geçiyoruz.Buradaki tek sıkıntı bu bir tek yoldan başka bir çevre yolunun olmayışı,artan insan ve araç sayılarıyla,zorunlu olarak başka kentten gelip biz misali,buradan geçmek zorunda kalan araçlarla,yolun çekmediği,artan trafiğe zor anlar yaşattığıdır.Mut'un tam ortasından geçen şehirler arası kara yolunun her iki yanlarına park edilen araçlarıda eklersek,Mut trafiği araç ve gereçlerden sıkıntılı durumlara dönüşmektedir.Ana yolda trafik ışıkları tali yollara geçişlerden dolayı çok uzun beklemelerden sonra yanmakta,Mut'tan çıkışınız bayağı zaman almaktadır.Evet ülkemizde sadece bu küçük beldemizde değil,her tarafta artan araç sayıları kentlerdeki yaşamları zorlaştırmakta,hatta bunaltır vaziyetlere düşürmektedir.Yinede tavsiye ederim.Yayla şenliklerinde ve festivallerinde gelin bu mus mutlu insanlar kenti Mut'u görmeye.Gelişinizle hayatınızdaki farkında olmadığınız bir eksikliğin tamamlanmış olduğunu hissedeceksiniz..30/Ocak-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...