Ana içeriğe atla

MUT-12




      Evet tantuni sıkımları yenildi,midelere indirildi,üzerine gevşemeye müstehak olunmasın diye,yollarda rehavete bürünülüp,uykuya mağlüp olunmaması için,demli taze çaylar içildi.Burası şüpheli,pek bilmiyoruz.Lokantacı her gelene taze çay diyor ve devamlı taze çayı muhafaza edebilmesi hesaplara göre mümkün olmaz.O müşterilerine gülecen bir tavırla çaylarının taze olduğunu söylüyor,bizde buna inanmak zorundayız.Mut nüfus ve hacmine göre tepelerinin verdiği müsadeler doğrultularında işgal edilmiş bir yer.Şehrin ortasından geçen,çift şeritli gelişli gidişli çevre yolundan tantunicide geçirdiğimiz süreler zarfında trafik akışında rahatlama olmuşki,girişimizden daha meşakkattsiz rahat bir çıkışımız oldu.Gelip geçip gerilerde kalan seneler eski imkansızlıkların olduğu seneler değil.Çevre yolu kenarında bir değil bir kaç tane kurulmuş zeytinyağı fabrikaları var.Bu tesislerden üreticiler ülke genelinde her yere ama parekende ama toptan kargolarla istekler doğrultusunda zeytin,zeytinyağı,sabun vs.gibi ürünleri sizlerin ev adreslerinize gönderebildiklerinin yanı sıra,hemen üretim yerlerinin yakınında oluşturdukarı satış yerlerinde,gelen geçen yolculara ve yerli halka satışlar yapıyorlar.Güzel bir uygulama.Alışverişlerden,sizlerde,satıcıda memnun.Ucuzmu?,değil.Sadece arı,duru,saf,katışıksız hileli olmadığını biliyorsunuz.Kötü haber tez duyulur misali,avm lerde satılan,adları belli ve kaliteli diye düşünülen marka yağlarda bile karıştırmalar olduğunu,yazılı ve görsel medya haberlerinden çok yakın bir zamanda duymuş,kime güvenilecek kaygılarına kapılmıştık.Hakikaten halk olarak kime güveneceğiz?.Bunlardan dolayı üzülüyor,bizlere sağlıklarımızla oynayacak kalitesiz yağlarmı yediriliyor düşüncelerini haklı olarak taşıyor,ülke vatandaşlarının haklarının aranmayıp,sahipsiz bırakılmasına ve bu tür uygulayıclarada vatandaşlar olarak,basit sembolik tutarlarda para cezaları verilmelerine kızmalardan,öfkelenmelerden başka hiç bir şeyler yapamıyoruz.Şu da bir gerçekki kapitalizmin en ağır şartlarının sistemin başındakilerle uygulanır oluşuna,bu sistemi değiştiremez azınlıklar olarak,sisteme çanak tutanların sayısal çoklukları ve gün gün çapsızlıklarının artmasıyla da artık güzel günlerimiz çok gerilerdemi kaldı sorularını akıllara getirip üzülmelerden başka hiç bir şeyler yapamıyoruz.Zeytin hasadı zamanı buradan,bu yoldan,bu fabrikaların çalıştığı zamanlarda geçiyor iseniz,fabrikanın içine girip,zeytinin modern preslerle ezilip,yağa dönüştüğü esnada,ihtiyacınız olan yağ tenekelerinizin gözlerinizin önünde dolduruluşunu görüp,yağınızı gönül rahatlığıyla hiç bir vesvese (Kuşku,işkil,kuruntu) ve şüpheye kapılmadan alabiliyorsunuz.Sadece yağ ve zeytinmi?.Bal,kekik,salça,sabun yöresel ürünler olarak,sizlere sunulmakta..31/Ocak-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...